| Konu: | BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 07.02.2013 |
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin ülkemizde yaşanan kadın cinayetleri ve nedenlerinin araştırılarak bu konuda mevcut hukuksal düzenlemelere ve imzalanan uluslararası sözleşmelere işlerlik kazandıracak gerekli mekanizmaların oluşturulması yönündeki hususların tespiti amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve İç Tüzük'ümüzün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasına yönelik önergesinin aleyhinde söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkan, kadın cinayetlerinin nedenlerinin araştırılması elbette çok önemli bir konu. Buna dair, ülkemizde yapılmış olan yasal düzenlemelerin nasıl bir tarihsel gelişim gösterdiğini araştırmak ve bu çerçeve içerisinde Parlamentomuzun neler yaptığını incelemek elbette ki bu Parlamento çatısı altında bulunan bütün milletvekillerimizin ortak görevi. Çünkü bizim siyaset anlayışımızda "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." zihniyetinin olduğunu her seferinde buradan ifade ediyoruz. İnsanı yaşatırken insanın en önemli ögesi olan kadınımıza karşı da bir kısım hak ve hukuklarının korunması ve onların sosyal çevre içerisinde etkinliklerinin belirginleşmesi noktasında AK PARTİ iktidarı döneminde atılmış adımları da görmemezlikten gelmek asla mümkün olmamalı.
Buradaki hatip benden önce bir kısım ifadelerde bulundu. Aslında ben buraya çıkarken, bu Parlamentoya teşekkürle sözlerime başlamak üzere çıkmayı arzu ediyordum. Çünkü iktidarıyla muhalefetiyle içinde bulunduğumuz bu Parlamento 8 Mart 2012 tarihinde Türkiye'de, bütün insanlığa, insanımıza, bütün siyasilere örnek bir davranış sergiledi ve Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'u tam bir uyum ve ahenk içerisinde birlikte çıkarttı. İşte, Parlamentoda insanımızın, 75 milyonun bizden arzuladığı en önemli unsurlardan birisi de uzlaşmayla bir kısım kanunların Meclisten geçirilmesi talebi. Bu talebe de en güzel şekilde, kadınımıza karşı yekvücut, yekpare, beraber olmakla göstermiş olduğumuz duruşu örnek gösteriyoruz.
İşte bu güzellikleri burada yaşatmak lazım ve bunları bu kürsüden ifade etmek lazım ama buraya çıkıp da kadına karşı uygulanan şiddette ana unsur olarak sadece erkeği göstermek ve sadece erkeğin bu tür davranışlarıyla kadına karşı şiddet uygulamasını bir şekliyle sunmak bence son derece yanlış bir tutum. Zira, bizim, her şeyden önemlisi, kadınıyla erkeğiyle öncelikle aileyi yaşatmamız lazım. Aile unsurunu burada ifade ederken, güçlü bir aile ve toplum içerisindeki en önemli çekirdek aile olarak ailenin varlığını ifade etmemiz lazım. Sizler, daha konuşmaya başlarken ailenin bir unsuru olan erkeği bu olayın eksi yönünde göstermiş olmak ve bütün şiddet uygulamalarının erkekten geldiğini ifade etmiş olmak bence talihsiz bir açıklama idi. Dolayısıyla, ben, bunu bu kürsüden söylenmemiş olarak kabul ediyor ve öyle görmek istiyorum. Dolayısıyla, sosyal dünyamız içerisinde güçlü aile bireyini yetiştirebilmek için, hangi cinsten olursa olsun, öncelikle ahlaklı bireyler yetiştirmemiz lazım. Kadınına saygı gösteren, erkeğine saygı gösteren, toplumuna saygı gösteren bireyler yetiştirdiğimiz ölçüde hem kadına karşı olan şiddeti önlemiş olacağız hem de erkeğimize yapılan şiddeti bir şekliyle önlemiş olacağız.
Önemli olan, burada toplumsal uzlaşıyla ortaya çıkartılmış bir yasanın yürürlüğe ne şekilde intibak sağlanacağı ve ne şekilde uygulanacağına dair bir kısım çalışmalar yapmış olmak. Biz, AK PARTİ iktidarı olarak, kadına karşı şiddeti bir insanlık suçu olarak görüyoruz. İnsanımıza yapılan şiddeti de bir insanlık suçu olarak değerlendiriyoruz. Dolayısıyla, kimden gelirse gelsin, kötü bir davranış asla emsal teşkil etmemeli. Ve 8 Mart 2012 gününde burada çıkartılan yasada emeği geçen tüm parti gruplarımıza da ayrı ayrı teşekkür ettiğimi bir sefer daha huzurunuzda ifade etmek istiyorum.
Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da AK PARTİ iktidarı dönemi içerisinde kurulmuş olan bir bakanlık ve son iki yıldır uygulamalarını gördüğümüz zaman, toplumun bütün katmanlarıyla, özellikle konusuna matuf ve maruf olan tüm kurumlarla istişareler yapmak suretiyle, kadına karşı şiddetin önlenmesine dair bir kısım eğitim programlarını, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, başta barolarımız olmak üzere, aile mahkemelerine bakan hâkimlerin eğitiminde de çok önemli derecede uyguladığını görüyoruz. İnanıyorum ki, bu önümüzdeki süreç içerisinde, şu an itibarıyla kamuoyuna yansıyan ve bir kısım gazetelerde sürekli olarak manşete taşınan aile içi şiddetin, bir şekliyle ailenin tam olarak kutsal görüldüğü toplumumuzda, iyice bilinçlendirilmesi ve eğitimi sonrasında inşallah sonlandırılacağını düşünüyorum.
Ve yine, kadın konukevlerinin kurulmuş olması da bu dönemin çalışmalarından bir kısmı. Özellikle 50 bin nüfusu aşmış olan tüm beldelerimizde ve belediyelerimizde kadın konukevlerinin açılması noktasında bir yasal yaptırım uygulanıyor. Şu an itibarıyla da ülkemizde yaklaşık, 115'e yakın konukevinin varlığı ortada. 2002 yılı itibarıyla 12 adet olan konukevi şu an itibarıyla 115'te ve bir kısım koruyucu tedbirlerin uygulanmasına dair de yasal mevzuatımızda bir kısım çalışmalar yapılmakta.
Ben inanıyorum ki? Türkiye'de, son günlerde özellikle sıkça bahsedilen şiddet önleme merkezleri de bunlardan bir kısmı. Hâlihazırda 14'e yakın şiddet önleme merkezi kurulmuş durumda ve bunlar, kadınımıza karşı yapılacak her türlü şiddete karşı, onları koruyucu bir unsur olarak görülecek.
Ve yine, teknik takip müessesesi de ülkemizde uygulamaya başlandı ve pilot bölge olarak Bursa ve Adana illeri tercih edildi. Önümüzdeki günlerde de ben Türkiye'nin değişik bölgelerinde bu çalışmanın artırılarak devam edeceğini düşünüyorum.
Burada özellikle bir hususu da ifade etmek isterim ki kadın istihdamıyla alakalı yapılan projeleri de takdirle karşıladığımızı söyleyebilirim.
Hafta sonu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımızla birlikte seçim bölgem Çankırı'daydık. Orada, Sayın Valiliğimizin önderliğinde çok güzel bir proje başlatılmış ve Okullara Kadın Eli Değsin Projesi kapsamında, Toplum Yararına Çalışma Projesi'yle 400 tane kadınımıza istihdam imkânı sağlanmış ve onlara belediyemizin açmış olduğu kadın eğitim ve istihdam merkezlerinin açılışında da onların coşkusunu, istihdama yönelik arzusunu ve üretkenliğini görmüş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz, Çankırı kadını ve Türk kadınının sadece bir anne olarak görev yapmakla kalmadığını, onların Millî Mücadele döneminde yapmış olduğu katkıları; evladının üstüne örtmesi gereken battaniyeyi, Millî Mücadele döneminde, cephanesinin üstüne örten bir zihniyetin ürünü olduğunu çok iyi bir şekilde biliyoruz.
Burada, değerli hatibin konuşmalarının ekseriyetine katılmadığımı ancak bir hususa özellikle katıldığımı ifade etmek istiyorum. Değerli hatip bu ülkede bir zihniyet değişiminin olması gerektiğini ifade ediyor. Doğrudur, kadını sadece bir birey olarak görmenin ve sadece bireysel faaliyetleriyle özgülemiş olmanın bakış açısının yanlış olduğunu burada ifade etmek istiyorum. Doğrudur, kadın bizim kültürümüzde, değerlerimizde çok önemli bir misyona sahiptir ama kadını sadece burada birey olarak görüp aileden ayırdığınız zaman, kadın-erkek fırsat eşitliğini her ne kadar uygulamış olsak bile aile kurumuna haksızlık ettiğimizi özellikle ifade etmek isterim. Dolayısıyla, kadının aile içerisinde bir gücünün ve varlığının ülkenin her kademesinde yapmış olduğu faaliyetlerle daha güçlendirileceği bilinciyle hareket etmeliyiz. Dolayısıyla, kadınımızı sadece belirli konularda gündeme taşıyıp bunun dışında diğer faaliyet alanlarının dışına çekmiş olmanın kimseye bir getirisi olmaz. Bu yönde de çok ciddi çalışmaların günümüzde Hükûmetimiz tarafından yapıldığını da görüyorsunuz. Özellikle kadının istihdamının artırılmasına yönelik istatistik verilerine baktığımız zaman, son dönemlerde kadının istihdamının arttığını da memnuniyetle görüyoruz.
Bu güzelliklerin tamamının birbirimize karşı saygı, sevgi ve konularımızı birlikte müzakere ettiğimiz ölçüde gerçekleşeceğini buradan bir sefer daha ifade etmek istiyorum. Erkeği kadından, kadını erkekten ayırmanın, hele hele aile kurumunun içerisinde farklı bireyler gibi burada sunmanın yanlış olduğunu düşünüyorum.
Bu düşünceyle, önergenin aleyhinde oy kullanacağımızı bildiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.