GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:52
Tarih:03.02.2022

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'nin geçici 1'inci maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, geçtiğimiz hafta, on gün önce, kötü hava şartları yüzünden Aksaray'da yolda kalan yolcuların okullarımızda, yurtlarımızda barınmasını, beslenmesini sağlayan başta Sayın Vali olmak üzere, Millî Eğitim çalışanlarına, diğer kamu çalışanlarına o yolcular adına bir teşekkürü borç biliyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi öğretmenlerimizin beklentilerini karşılamaktan çok uzaktır. Teklif -mesleği sadece bazı yönleriyle ele alması- Yükseköğretim Personel Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kanunu gibi muadil düzenlemelerin çok gerisinde kalmıştır. Yaklaşık 1 milyon 200 bine varan sayılarıyla öğretmenlerin özlük hakları, meslek kanunu sadece 10-11 maddeye sıkıştırılmak istenmektedir ki bu kadar acele edilmesini de anlamak mümkün değil. Burada öğretmenleri ilgilendiren en önemli gösterge 3600 ek göstergenin uygulanması, öğretmenler bunu heyecanla bekliyor. Bu ise "2023'ün başında yürürlüğe girecek." deniliyor, bu kadar acele etmenin, sıkıştırmanın bir anlamı olmadığını görmekteyiz.

Yine, kanun teklifine baktığımızda, sanki, Millî Eğitim Bakanlığı, sadece kadrolu öğretmenlerin bakanlığı izlenimini vermektedir. Bu kanun teklifinde özel okullarda çalışan öğretmenlerimiz yoktur, halk eğitimde çalışan usta öğretici öğretmenlerimizin adı dahi geçmemektedir, PIKTES kapsamında göçmen çocuklara canla başla eğitim öğretim vermeye çalışan öğretmenlerimiz maalesef yoktur. Rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerimizin bu düzenlemede adı dahi geçmemektedir. Yine, ücretli öğretmenlerle ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Yani Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmenler arasında bir adaletsizlik ve eşitsizlik meydana getirmiştir.

"Sözleşmeli öğretmen" kavramının kaldırılacağına Sayın Cumhurbaşkanı söz vermesine rağmen, bu kanun teklifinde sözleşmeli öğretmenlerle ilgili sadece 2 düzenleme var nakil yönetmeliğinde. Oysa sözleşmeli öğretmenlerin Anayasa'dan kaynaklanan aile birliğinin korunması yönündeki haklarına bu kanun teklifinde rastlamak mümkün değil. Sözleşmeli öğretmenlerden birisi Adana'da, diğeri Ardahan'da çoluğuna çocuğuna hasret bir şekilde hayatını devam ettirme zorluğu içerisindedirler. Oysa yapılacak bir planlamayla bu öğretmenleri eş durumundan birbirine kavuşturmak, çoluk çocuk hasretine son vermek devletin başlıca görevlerinden bir tanesidir.

Yine, dört yıl boyunca eğitim fakültelerinde veya diğer öğretmen yetiştiren kurumlarda yetiştirdiğimiz gençlerin hayalleriyle, düşleriyle biz bir nevi alay etmekteyiz, onların düşlerini, hayallerini, ileriye dönük sevdalarını ve türkülerini yok etmekteyiz. Atanamayan öğretmenler bas bas bağırmaktadır, feryat etmektedir. En azından bu ücretli öğretmenlerle kapatılan öğretmen açığına şubat ayında 50 bin atama yapılarak bu gençlerin feryadına, figanına kulak vermek gerektiğini düşünmekteyiz.

Yine, engelli öğretmenlerden 2 bin atama sözü verildiği hâlde, engelli öğretmenlerimizin ataması yapılmamaktadır. Günümüzde uygulanmakta olan mülakat, gerçekten, gençlerin devletle olan gönül bağının zayıflamasına ve devlete olan güvenin sarsılmasına sebep olmaktadır. Geçen hafta Aksaray'da bir kamyon şoförünün oğlunun -öğretmen- yeterli puanı aldığı hâlde kendisi tarafından bilinmeyen bir nedenle mülakat notu, sözlü notu 60'ın altında verilerek atanmasının önüne geçilmiştir. Kendisine sorduğumuzda... Yani devletin aleyhine herhangi bir girişiminin olması mümkün değil; Aksaray, vatanına, milletine, bayrağına sevdalı insanların yaşadığı, vatanına, bayrağına ihanet edecek insanların olmadığı, evliyalar ve enbiyalar diyarıdır, buradan vatan haini çıkmayacaktır, çıkmaz da ama bu gencecik çocuk hâlâ niçin 60'ın altında mülakat notu aldığını bilememektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

AYHAN EREL (Devamla) - Aynen şöyle feryat etmektedir: "Biz yıllarca KPSS'ye çalışmaktayız, eğer beni öğretmen olarak atamayacaklarsa 'Kardeşim, bu dönemde sen öğretmen olamazsın, boşuna KPSS'ye çalışma, dirsek çürütme, defter, kitap eskitme, gelme buraya.' desinler, biz de önümüze bakalım, yolumuza bakalım." Mülakatta neden düşük not verdiğinizi gençlerimize açıklarsanız -güvenlik gerekçesiyle mi, fiziksel gerekçeyle mi, zihinsel bir engeli mi var- o çocuklar da bundan sonra hiç olmazsa dershanelerde kitaplarla, şunlarla bunlarla uğraşmasınlar; ayakkabı mı boyayacak, limon mu satacak, inşaatta mı çalışacak, kendilerine bir yol çizsinler. Ya mülakatı kaldırın ya da mülakatta neden az not verdiğinizi bu gençlere açıklayın.

Daha bir yığın notumuz vardı ama süre yetmedi. Öğretmenlerin gerçekten bir yığın derdi, bir yığın problemi var. Getirdiğiniz bu kanun teklifiyle bu dertleri, bu problemleri çözmek mümkün değil.

Hepinize saygılar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)