| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askerî Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 16.02.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 109 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında İYİ Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Kamerun'la aramızda imzalanan askerî çerçeve anlaşmasının hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Şu kısa zaman içerisinde, ülkemizdeki bazı sağlık sorunlarına, özellikle şehir hastanelerine değinmek istiyorum. Sağlık, sosyal ve biyolojik hayatımızdaki önemi nedeniyle, çözülmesi gereken sorunlar konusunda hep 1'inci sırada yer almıştır. Neoliberal sistemin büyüsüne kapılan AK PARTİ iktidarı, sağlıkta da rant getirebilecek her alanı değerlendirmiştir. Türk Sağlık teşkilatı pandemide iyi bir mücadele örneği verdi; başarı, sistemin değil, çalışanlarındır. Hükûmetin kendi müteahhitlerine gösterdiği şefkatten sağlık çalışanları da esnaf gibi, işçi gibi, memur gibi, çiftçi gibi yararlanamamıştır. Sağlık personeli gözünü kırpmadan -ahlakları gereği- hayatını kaybetti; ölenlere rahmet, hasta olanlara Allah'tan şifa diliyorum.
Yoksulluk sınırı üzerinde hiçbir sağlık çalışanı para kazanamamaktadır. Maddi sıkıntılar, mesleklerinden doğan tıbbi riskler yanında sağlık personelinin bir derdi de şiddettir, can güvenliğidir. AK PARTİ zamanında sağlıkta şiddet aldı başını gitti, Hükûmet gerekeni yapmayarak seyirci kaldı, bu durumuyla da olan olayların ortakçısıdır. Konuyla ilgili, İYİ Parti Grubumuzun vermiş olduğu kanun teklifi maalesef Genel Kurul gündemine getirilmemiştir.
Sağlık personeli, mesleki zorlukları, maddi yetersizlikleri ve can güvenliklerinin olmaması nedeniyle şimdiye kadar görülmediği bir şekilde bir beyin göçü sergilemektedir. Öyle ki saygın bir yabancı yayın organı okurlarına bu durumu "Türkiye'nin doktorları gidiyor, enflasyon sarmalının son zayiatı." şeklinde takdim etmiştir. On yılda 4 bin tıp doktoru ülkeyi terk etmişken son bir yılda bu, tırmanmış ve bini geçmiştir ülkemizi terk eden tıp doktoru sayısı. Sayı hızla artmaktadır, Türk sağlık sistemi devamlı kan kaybetmektedir.
Yalnız sağlık çalışanları mı hayatın zorluklarıyla savaşıyor? Sanırsınız, Allah korusun, büyük bir doğal felaket yaşadık ya da savaşa girdik ya da ülkeyi toptan sarsacak bir olay yaşadık. Toplumdaki bir avuç rantçı dışında günümüz Türkiyesinde millet topyekûn hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
Sağlık lime lime, nereye dokunursanız elinizde kalıyor. Pek çok sorun gibi sağlık sorunları da kangren safhasını aşmış, otoampütasyon safhasına girmiştir. AK PARTİ, "post-truth", gerçek ötesi, gerçeğin çarpıtılması ve onu kendi tarzına uygun servis etmekte gerekli tecrübe, bilgi ve enstrümanlara sahiptir. En tipik örneği ise şehir hastaneleridir. 3.500 yataklı devasa şehir hastaneleri, diktatörlerin tutkusal olarak sahiplendiği, yönetenlerin etki ve güçlerinin simgesi yaptıkları pahalı, hastalara eziyet olan yapıları çağrıştırmaktadır. Hükûmet kamu-özel iştirakiyle köprülere, yollara, limanlara hangi gözle bakıyorsa şehir hastanelerine de aynı gözle bakmaktadır. Tüm kamu-özel iştiraklerinde olduğu gibi şehir hastanelerinde hiç açıklanmayan bir durum da sözleşmelerinin ticari sır olmasıdır. Zannedersiniz atom bombası, uranyum zenginleştirme tesisi, stratejik bir silah veya devrim yaratacak bir çalışma içindeyiz; hâlbuki altı üstü bir hastane. Anlaşmazlık durumunda Londra mahkemeleri yetkilidir. Hükûmet, şehir hastanelerine karşı bu derece tavizkârdır. Şehir hastaneleri öyle takdim ediliyor ki sanırsınız gökten AK PARTİ'nin yüzü gözü hürmetine inen bir nimettir.
Değerli Türk milleti, olan şudur: Çalışan, hizmet veren hastaneyi yıktılar veya çalışamaz hâle getirdiler veya eski hastanelerin bir kısmında poliklinik hizmetleri gibi basit hizmetleri yürütüp, çalışsın diye hastaları şehir hastanelerine, şehrin 8-10 kilometre uzağında bir bina yaparak oralara gitmeye zorluyorlar. Çalışan aynı çalışandır, bilgi aynı bilgidir, tecrübe aynı tecrübedir. Şu anda şehir hastanelerinde hizmet veren personel başarılı ise -ki öyledir- terk etmedikleri devlet hastanesinde de başarılıydılar. "Bu hastaneler olmasaydı pandemiyle baş edemezdik." sözü koskoca bir safsatadır.
Devletin yaptığı hastanelerde bir yatağın maliyeti maksimum 74 bin dolar iken şehir hastanelerinde bir hasta yatağının maliyeti 400 bin dolar civarındadır. Kamu-özel iştiraki hastanelerin maliyeti devletin kendi yaptığı hastanelerin 5-6 misline mal olmaktadır. Bunun yanında görüntüleme hizmetleri, laboratuvar hizmetleri, otopark hizmetleri gibi getirisi yüksek hizmetler de hastaneyi yapan firmaya bırakılmıştır. Bu binaların bakım giderlerini de Sağlık Bakanlığı yüklenmiştir. Ayrıca, Sayıştay raporlarında görüyoruz ki -en basitinden- hiç yapılmamış yapılar yapılmış gösterilerek devlet zarara uğratılmaktadır. Şehir hastanelerinin yapılması bir dert, işletilmesi ise iki derttir. İşin kötü tarafı, yirmi beş yılda hastanelerin borcu bitecek, oysa hastane işletmesi bina yok oluncaya kadar milletin cebinden milyonlarca lira para çekmeye devam edecektir.
Şehir hastaneleriyle yaratılan bir diğer algı yönetimi de bu hastanelerin ülkemizin yatak ihtiyacını karşıladığı şeklindedir. Bakalım durum böyle mi? Eski hastanelerden şimdilik 5 tanesi yıkıldı, geri kalanlardan bir kısmı başka kurumlara devredildi. Konuyla ilgili Sağlık Bakanlığının resmî verisi yoktur. Yerinde incelemeler sonunda 3 hastanenin de başka kurumlara devredildiği görülmüştür. 5 tanesi kapatılmış olup bir kısmında poliklinik hizmetleri verilirken bir kısmı da idari yapı olarak kullanılmaktadır.
Şehir hastaneleriyle ülkemizde 20.827 adet hasta yatağı kazanıldı. Bunun yanında 16 hastanenin atıl hâle getirilen yatak sayısı 6.020'dir. Bu hastaneler, şehir hastaneleri çalışsın diye kapatıldı. Şehir hastanelerinin bugünden sonra ülkemize maliyeti 81 milyar dolar olarak hesap edilmektedir. Döviz kurlarındaki yükseliş, hastane ödemelerinde aşırı yükselmelere neden olmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'nin yıllık enflasyonu da bu borcun üzerine eklenmektedir. 2022 yılında Sağlık Bakanlığı bütçesinden şehir hastanelerine ayrılan pay 40 milyar Türk lirası iken dövizdeki artışlar nedeniyle bu miktar 64 milyar liraya revize edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Sağlık Bakanlığının tüm giderleri için -hastaneleri, aile sağlığı merkezi, idari hizmetleri vesaire- 2022 yılı genel bütçeden ayrılan para 116 milyar liradır. 20.827 yatak için Sağlık Bakanlığı 6.020 yatağı terk etti, hastaneleri yıktı; kabaca sırf yatağa oranlarsak 20.827 yatak için Bakanlığın bütçesinin yüzde 18'i ayrılırken, geri kalan tüm hizmetler ve 230 bin yatak için ayrılan pay ise yüzde 82'dir yani Sağlık Bakanlığı, bütçesinin beşte 1'ini yataklarının onda 1'ine ayırmış durumda. Bu bütçeyle Sağlık Bakanlığı ya hastalara kurumlarının kapısını kapatacak veya bütçesini artıracaktır. Şehir hastaneleri yüzünden Sağlık Bakanlığı 2022'de Türk milletine sağlık hizmeti veremez durumdadır.
İYİ Parti, haksızlıkların farkındadır. Devlette devamlılığı biliyoruz. Bu hastanelerin muhataplarıyla masaya oturulacak, fahiş kazanç kalemleri gözden geçirilecek ve bu sözleşmeler yeniden düzenlenecektir. Biz hastanelere karşı değiliz, yapılan işlere karşı değiliz; milletin ihtiyacı varsa yapılacaktır, yapılsın, ölçek ne gerektiriyorsa o yapılsın.
Günümüzde hastane çokluğu gelişmiş ülkelerde övünç vesilesi olmaktan çıkmıştır. Ülkeler hastalarıyla değil, sağlam insanlarıyla övünmektedir. Hastane yıkıp hastane yapmak sükûnetle karşılanamaz. Biz, İYİ Parti olarak, yatırıma karşı değiliz, ranta karşıyız. İYİ Parti, ülkesinin parasını kuruşuna kadar koruyacaktır. Ülkemizin sağlık sistemi a'dan z'ye ıslahata muhtaçtır. İYİ Parti olarak biz birinci basamak sağlık hizmetlerine önem vereceğiz. "Kişiyi bırakın hasta olsun, ben tedavisini yapar, para kazanırım." görüşü ve duygusu içinde değiliz. Biz diyoruz ki: Sağlam insanlara sahip olalım, onların sağlığını koruyalım ve hizmetin büyük kısmını onlara götürelim.
İYİ Parti, Rüzgârgülü Projesi'yle ilk ve ortaokul öğrencilerinin sağlıklarıyla yakından ilgilenecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Yerli aşıda, ilaçta, tıbbi aletlerde dışa bağımlılığın azaltılması İYİ Partinin yakından ilgilendiği bazı sağlık sorunlarıdır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)