GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kongaz Süleyman Demirel Moldova Türk Lisesi Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:55
Tarih:17.02.2022

HDP GRUBU ADINA ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içinde bulunduğumuz şubat ayı biz Aleviler için kutsal bir aydır. Aleviler sessizce, şatafattan uzak, gösterişten uzak oruç tuttular, cemlerini yaptılar. Ben tüm Alevi halkının yaptığı hizmetlerin Hak katında kabul edilmesini diliyorum.

Değerli milletvekilleri, iktidar 84 milyonu temsil ettiğini iddia etmekte. Buraya çıkan her hatip de kürsüde "Kürt-Türk kardeştir, Alevi- Sünni kardeştir." der. Bu, hamasettir arkadaşlar. Şimdi, bu sözün doğru olmadığını, gerçekliğe aykırı olduğunu size tek tek, madde madde açıklayacağım.

Alevilerin eşit yurttaşlık talepleri yıllardır çeşitli bahanelerle görmezden geliniyor, bunun için kendi aramızda birlik olmadığımıza dair bahaneler öne sürülüyor. Aleviler arasında çeşitli yorum farklılıkları olabilir. Kaldı ki Sünni tarikatlar ve mezhepler arasında da çok daha fazla farklılıklar vardır. Alevilikte zaten yol bir, sürek binbirdir. Alevilikte şeyhülislamlık, halifelik gibi makamlar olmadığı için tekçilik diye bir şey olamaz. Alevilikte yolun farklı sürekleri olabilir ama Alevilerin temel talepleri doğrultusunda herhangi bir farklılık yoktur. Türkiye'de, Alevilerin 7 çatı kuruluşunun, ortak açıklamaları mevcuttur. Bu talepleri bir kez daha dikkatinize sunmak için detaylandırıyorum. Bu talepleri sağır sultan bile duydu ama ne yazık ki bu Meclis duymadı.

1) Alevi inancı tanınmalı ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu tarafa Alevilik ve Aleviler yok sayılmış; yapılan Anayasa'da, yasalarda, yönetmeliklerde ne Alevilere ne de Alevilerin inanç ve ibadetlerine yer verilmemiştir. Bu yönde, Anayasa, yasalar ve tüm yönetmelikler taranmalı, Köy Kanunu'ndan İmar Kanunu'na kadar tüm alanlardaki yok saymalar, eksiklikler giderilmelidir. Ki bununla ilgili Meclise detaylı bir kanun teklifi verdim, maalesef Meclis gündeme bile almadı.

2) Alevilerin ibadethanesi cemevleridir. Arkadaşlar, inançlarda esas olan beyandır. Devletin görevi ise bu beyanı kabul edip gereğini yerine getirmektir. Alevi toplumu, tartışmasız bir şekilde, toplu ibadetlerinin cem, ibadethanelerinin de cemevi olduğunu beyan etmektedir. Bu hakikati yok sayıp cemevlerine farklı statüler aramak yerine, cemevlerine ibadethane statüsü tanınıp anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Buradan muhalefete de sesleniyorum: Muhalefet, siz, elinizde olan belediyelerdeki cemevlerinin tapusunu derhâl Alevi kurumlarına teslim edin. Hiçbir sinagog, cami, kilise yok ki tapusu devletin veya belediyelerin, elinde olsun.

3) Okullarda okutulan zorunlu din dersleri ve mevcut eğitim sistemi Aleviler için bir asimilasyondur. Okullarda okutulan zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi, dayatılan seçmeli din dersleri Sünni İslam dersleridir. Alevi çocukları Sünnileştirilmektedir. Bu konuda yıllardır Alevi örgütleri mücadele etmekte, mitingler yapmakta, davalar açmaktadır. Bu derslerin Alevi çocukları açısından bir asimilasyon dersi olduğu Danıştay ve AİHM kararlarıyla birçok kez teyit edilmiştir. Son Millî Eğitim Şûrası'nda 4-6 yaş arası bebeklere zorunlu din dersi için tavsiye kararı alınmıştır. Başta Aleviler olmak üzere, asimilasyon tehdidi yaşayan ve çocuğun pedagojik gelişiminden endişe eden birçok kesimde infial yaratmıştır. Demokratik kitle örgütleri bu karara karşı seslerini duyurmak için 27 Şubatta Kadıköy'de demokrasi ve laiklik mitingi gerçekleştirecektir.

4) Madımak Oteli ibret müzesi olmalıdır. 2 Temmuz 1993 tarihinde Pir Sultan Abdal'ı anma etkinliğine katılan 33 canımız katledildi. Sivas Madımak Oteli ibret müzesine dönüştürülmelidir; katliamı teşhir eden, lanetleyen görseller yer almalıdır. Böylece bu insanlık dışı katliamlardan ders çıkartılmalı ve bir daha tekrar etmemesi için, yaşananlar lanetlenmelidir. İleri demokrasilerde bu tür mekânların müzeye dönüştürülmesi gelecek kuşakların böylesi katliamları bir daha yaşamaması için elzemdir. Bu minvalde, Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi gibi geçmişte yaşanan Alevi katliamlarıyla yüzleşilip rızalaşma sağlanmalıdır. Alevi katliamlarıyla ilgili ayrı ayrı hakikatler komisyonu kurulmalı, devlet bu katliamlarla ilgili gizli arşivleri açıklamalıdır; dava süreçleri yeniden ele alınmalı, bu katliamlarla ilgili ibret müzeleri ve anıtlar yapılmalıdır.

5) Alevi inanç merkezleri Alevilere iade edilmelidir. Alevi toplumunun inanç ve ibadet merkezleri olan başta dergâhlar ve ocak merkezleri olmak üzere birçoğu Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kültür Bakanlığı veya belediyelerin mülkiyetindedir. Bu inanç merkezleri, Hacı Bektaş Dergâhı örneğinde olduğu gibi, ya müze olarak kullanılmakta ya da Çorum Osmancık'taki Koyunbaba Türbesi gibi Sünni inanç temsilcilerine verilip amaç dışında kullanılmaktadır. Bu duruma son verilmeli ve tüm Alevi inanç merkezleri, dergâhları Alevilere iade edilmelidir.

Değerli arkadaşlar, biz Aleviler yurttaşlık görevimizi eksiksiz yerine getirmemize karşın taleplerimiz hiçbir zaman dikkate alınmadığı gibi, ne kamuda varız ne de yasalar karşısında eşitiz. Alevi ibadethaneleri olan cemevlerimiz bugün, elektrik faturalarında hâlen ticarethane olarak tanımlanıyor. Yedi yüz yıllık Şahkulu Dergâhı Cemevi'ne 55 bin Türk lirası, Garip Dede'ye 30 bin TL, Pir Sultan Abdal Kültür Derneklerine bağlı cemevlerine -yıllardır süren- ticarethane faturaları olarak 9 milyon 200 bin lira civarında borç çıkarılmakta. Biz kimseye "Gelin, elektriğimizi, suyumuzu ödeyin." demiyoruz. Bir inanç olarak tanındıktan sonra zaten bu sorunlar olmayacaktır. Laikliğin gerçek anlamda uygulandığı tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi devlet, inançlara tarafsız ve eşit mesafede olmalıdır. Laik bir devletin belirli bir dinî yapılanması, dinî bir kurumu olmamalıdır; dinleri, inançları ve ibadethaneleri devlet finanse etmemelidir; devlet, sadece, herkesin kendi inancını finanse etmesine aracı olmalıdır. Demokratik, özgür bir sistemde dinler, inançların esas sahibi olan o inancın mensuplarına bırakılır; Aleviler olarak bizim talebimiz de tam olarak budur. Dedelere maaş gibi Alevi inancında asla yeri olmayan vaatlerle Alevi inanç hizmeti sunan pirleri de camide ellerine tutuşturdukları hutbeyi okuyan imama çevirmek isteyenlere rızalık vermeyeceğiz. Laiklik ve demokrasinin evrensel değeri neyse o ilkelerden asla uzaklaşmayacağız, Alevilerin bunda kullanılmasına da izin vermeyeceğiz.

Geçen hafta Alevilere karşı yoğun saldırılar yaşandı, "Yakup Tilki" isimli bir şahıs Alevilere dakikalarca ağır hakaretler yağdırdı. Bu şahıs cesaretini Alevilere karşı uygulanan nefret suçlarındaki cezasızlıktan almıştır. Neyse ki kamuoyundan gelen yoğun tepkiler üzerine, bu Yezid, Muaviye soylu edepsiz yobaz şimdi tutukludur. Bu durum "Yakup Tilki" isimli aşağılık şahsiyetten öte, sırtını dayandığı egemen zihniyetin Alevilere reva gördüğü gerçekliğin bir yansımasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Hayrettin Karaman'ın "Alevilerle evlenilmez." açıklaması, eski AKP Milletvekili Hüseyin Besli'nin "Kürt Aleviler çifte kavrulmuş yalancılardır." hakareti bunun ibretlik örneklerindendir.

Cumhurbaşkanına en ufak bir eleştiri yapanın bile çoluk çocuk demeden hayatının karardığı bir ülkede Alevilere karşı işlenen nefret suçlarına her gün bir yenisinin eklenmesinin tek sorumlusu iktidardır. Dersim'in Nazımiye Kaymakamı Uğur Tutkan, sosyal medyada Düzgün Baba Cemevi'ne ithafen "Cemevlerini biz ticarethane olarak göreceğiz. Kanunsuzluk, usulsüzlük kıblesi olanlara doğru yolu göstereceğiz. Sana da uzantılarına da devletimizin gücünü göstereceğiz." diyerek tehditler savurdu. Ardından, eli silahlı kişilerle beraber çekilen bir fotoğrafla da Alevilere gözdağı vermeye çalıştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayalım.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - İşte, bu Hükûmetin Alevilere yaklaşımının resmi burada arkadaşlar, buraya bakın; uzun namlulu silahlarla çekiyor ve bu lafları söylüyor.

Değerli milletvekilleri, bir sorunu yok sayarak çözemezsiniz. Kürt sorununu, Alevi sorununu demokratik yollarla çözmezseniz, nasıl Kürt sorunu bugün ülkemizin sorunu olmaktan çıkmış, uluslararası bir sorun hâline gelmiş, Alevi sorunu da bu yolda ilerler çünkü AİHM'in, Danıştayın verdiği kararlar var; bu kararlara bu Hükûmet uymuyor ve uluslararası bir sorun olacak.

Son olarak, hepinizi selamlıyorum, diyorum ki yaşasın inançların ve halkların kardeşliği.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)