GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:57
Tarih:23.02.2022

AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan 21 Şubat Ana Dili Günü haftası vesilesiyle tüm dünya halklarının Ana Dili Günü'nü kutluyorum.

Türkiye'de yaşayan milyonlarca Kürt en doğal hakları olan ana dilinde eğitim hakkından mahrumdurlar. Kürtler yıllarca inkâr ve asimilasyon politikalarıyla karşı karşıya kaldılar. Oysaki ana dilinde eğitim hakkı en temel ve meşru bir insan hakkıdır. Kürt dili başta olmak üzere ana dilinde eğitim hakkından mahrum bırakılan diller, dil kırımına uğramakla yüz yüzedir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, bireyin ana dilinde eğitim almasını en temel insan hakkı olarak görmektedir. Türkiye bu sözleşmenin tarafı olmasına rağmen ana dili hakkında, ona ilişkin çekinceleri hâlen devam etmektedir. Ana dilinde eğitim haktır. Hiçbir gerekçe bir çocuğun ana dilinden koparılarak yabancı bir dilde eğitime zorlayamaz fakat Türkiye yüzyıldır bu utançla yaşatılıyor. Ana dilinde eğitimin önündeki engeller kaldırılmalı ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Ana dille ilgili temennimi Kürtçe de söylemek istiyorum, ana dilimle: "..." (x)

Evet, değerli halkımız, AKP-MHP ortaklığının ekonomik sonuçlarından biri olan yüksek enflasyon halkın alım gücünü günbegün eritirken iktidar, ellerinde bulunan veya kayyum atadıkları belediyelerde su indirimine gitme kararı aldı. Artık bir ekonomik çöküş ittifakı olan AKP-MHP bloğu küçük rakamlarla yapılan su indirimleriyle Türkiye halklarına karşı algı yaratmaya çalışıyor, halkın geçim sıkıntısıyla âdeta alay ediyor. Bu konuda, özellikle HDP olarak kayyumcu iktidarın zihniyetinin ikiyüzlü tavrını burada kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Partimizin yerel yönetimler anlayışı gereği halkın temel ihtiyaçlarına erişimi ücretsiz kılmak, şayet ücretsiz olması mümkün değilse bile mümkün olan en ucuz fiyatı uygulamak temel esaslarımızdan biridir. Örneğin Silopi Belediyemiz, tüm hanelerden kullanım miktarına bakmaksızın 8 TL ücret almaktadır. Yine, Patnos Belediyemiz ise suyun metreküpünü 1,5 TL'den halka ulaştırmaktadır. Daha iyi anlaşılması açısından, kayyum atanan veya AKP yönetiminde olan birkaç belediyeden örnek vermek istiyoruz. Suyun metreküpünü kayyum atadığınız Van Büyükşehir Belediyesi 4,37 TL'den, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 3,80 TL'den, Erzurum Büyükşehir Belediyesi 6,42 TL'den, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 5,76 TL'den vermektedir ki bu fiyatlar 10 veya 15 metreküp su kullanımı için belirlenmiştir, bu miktar aşılınca fiyatlar 2-3 katına yükselmektedir.

Partimizin belediyeleri tek bir yolsuzluğu dahi olmayan, kayyum kılıfıyla çöktüğünüz belediyelerimizden... Örneğin Siirt Belediyesinde yaşananlar tam ibretlik. Siirt Belediye Eş Başkanlarımıza ve meclis üyelerimize suya indirim yaptıkları için dava açtınız, halkın borcuna yapılan indirime de "kamu zararı" dediniz. "Kamu zararı" diye nitelediğiniz şeye dönüp baktığımızda, halkın biriken su borcunun yüzde 90'ının silinmesi ve suyun indirimli bir şekilde halka verilmesiydi. Yargı da halkın borcuna yapılan indirimi suç olarak kabul edip halkın silinen borçlarını HDP belediye meclis üyelerinden tahsil edilmesine karar vermiştir. Oysaki kanunda açıkça belirtilmiştir ki belediyenin su borcu indirimi kararı alma yetkisi vardır. Yine, Batman Belediye Eş Başkanlarımızın gözaltı gerekçeleri arasında da suyla ilgili aldıkları indirim kararının olduğunu da buradan bir kez daha tüm kamuoyuna ve bu Meclise de belirtmek ve hatırlatmak istiyoruz. İşte, tüm bunlar, AKP-MHP çöküş bloğunun halka karşı olan gerçek yüzünü ortaya çıkarıyor.

Evet, değerli halkımız, yine, seçim bölgem Urfa'da yaşanan birtakım sorunlara da değinmek istiyorum. Seçim bölgem Urfa'da yaşanan ekonomik krizden, yetkililerin duyarsızlığından, halkı dinlemeden alınan kararlardan tüm Urfa halkı oldukça rahatsızdır. Balıklıgöl Haşimiye Meydanı'nda bulunan Özdiker Çarşısı esnafı büyük bir mağduriyet yaşamakta. Mevcut ekonomik krizde pandeminin etkileri devam ederken esnafa hiç danışmadan Cumhurbaşkanı tarafından imzalanan kararnameyle Özdiker Çarşısı için yıkım kararı aldınız. Toplam 122 dükkân hakkında verilen yıkım kararında tapulu dükkân sahibi olan esnaflara dükkânlarının değerlerinin çok altında düşük bir ücret verilmek isteniyor.

Daha üç gün önce kendilerini ziyaret ettiğimiz Özdiker esnafının sözlerini aynen buradan söylemek istiyoruz: "Burası bizim ekmek kapımız. Binlerce insan bu dükkânlardan ekmek yiyip geçimini sağlıyor. Dükkânlarımızın yıkım kararını verdiniz ama biz billboardlardan öğrendik. Aşımızla, ekmeğimizle oynamayın." Evet, biz de diyoruz ki: Madem bu dükkânları yıkacaksınız, neden on beş aydır esnaf muhatap alınmadı ve bir alternatif sunulmadı esnafa? Bir zahmet, evet, bir zahmet esnafı muhatap alın ve bir çözüm üretin. İnsanları daha fazla açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmeyin. Urfa esnafının ekmeğiyle oynamanıza izin vermeyeceğiz. Esnafı, halkı bu ekonomik krizde böyle bir çıkmaza sokan AKP iktidarına en büyük cevabı da halk verecektir.

Evet, değerli halkımız, yine, Urfa Şireciler ve Fıstıkçılar Odası ve esnafının sorunlarından bu iktidarın haberi var mı? Şire Pazarı'ndaki dükkân sayısı oldukça yetersizdir. 135 dükkân var fakat alan çok dar ve her dükkânda 4-5 esnaf birlikte çalışmakta. Bu pandemi koşullarında bir dükkânda 4-5 esnafın bir arada çalışması ne kadar verimli olabilir? Hem istihdamın artması hem de rahat bir ticaret ağının oluşabilmesi için esnafın ihtiyaçları temelinde ek dükkânlar yapılmalıdır.

Ayrıca, Türkiye'nin fıstık ambarı Urfa'dır. Üretimin yüzde 60'tan fazlası Urfa'da yapılmaktadır. Üstelik tarımsal girdiler dolar bazında iken fıstık üreticilerine destekleme verilmemektedir. Urfa çiftçisi hiçbir güvencesi olmadan, destekleme almadan döviz bazlı girdiler karşısında fıstık üretimi yapmaktadır. Tıpkı Karadeniz'de fındığın nasıl ki bir taban fiyatı mevcut ise Urfa'da da fıstığın taban fiyatı olmalıdır. Fındık üreticileri gibi fıstık üreticileri de taban fiyata ihtiyaç duymaktadır.

Bakın, iç ve dış ticarette Urfa kentinin adı geçmemektedir. Urfa Keten Köyneği fıstığının patent işlemleri ve korumaya alınıp fıstık üreticisine verilmeyen desteklemenin verilmesi için Meclise bir kanun teklifi verdik. Eğer çok samimiyseniz gelin, bu kanun teklifini hep birlikte kabul edelim.

Evet, yine, Birecik'te yoksul ailelerimizin yaşadığı yoksul bir mahallemiz olan Saha Mahallesi'ndeki ailelerimizin yaşadığı önemli bir sorunu da bugün gündeme getirmek istiyorum. Kelaynak yolunda yaşandığı gibi Saha Mahallesi de doğal bir afet olan heyelanla karşı karşıya bulunmaktadır. 2018'de, Birecik Belediyesi ve AFAD insanlara evlerini boşaltmaları gerektiği çağrısında bulundu, insanlar evlerini boşalttılar. Ayrıca, Saha Mahallesi sakinlerine yeni ev vereceklerini ve kiralarını karşılayacaklarını söylediler. Bu ailelere sadece bir yıl kira desteği verildi, ardından destek kesildi ve mağdur ailelere ev verilmedi. Geçtiğimiz günlerde, evi boşaltılan bir kadının kirasını ödeyemediği için kızının telefonunu sattığını öğrendik. İktidarınızın marifeti, vaatlerde bulunup tam tersini yapmaktır. Halkın yaşadığı yoksulluk ve çaresizlikten haberiniz var mı?

Buradan yetkililere sesleniyoruz: Birecik Saha Mahallesi sakinlerini oyalamaktan vazgeçin, hızlıca onlara verdiğiniz sözü tutun ve evleri tahsis edin.

Genel Kurulu ve tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)