GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:57
Tarih:23.02.2022

CHP GRUBU ADINA YUNUS EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Türkiye ile Ruanda Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması üzerine söz almış bulunuyorum. Tabii, bu anlaşma hükümleri geçmişteki birçok anlaşmayla benzerlikler içeriyor. Bizim karşı olduğumuz bir metin değil. Biz bütün ülkeler ile Türkiye'nin güvenlik iş birliğinin gelişmesini, bunun hukuki temele kavuşmasını mutlulukla karşılarız. Bu bakımdan bu anlaşmayla ilgili olumlu oy kullanacağımızı belirtiyorum.

Bugünlerde, tabii, bizim bölgemizi derinden etkileyen çok önemli siyasi gelişmeler yaşanıyor; uluslararası ilişkilerde, güvenlik sorunlarında çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu konular üzerinde biraz durmak istiyorum. Tabii, büyük bir krizle karşı karşıyayız. Ukrayna-Rusya krizi aslında sadece bu iki ülke arasında yaşanan bir kriz olarak değerlendirilmemeli. Bunun çok ötesinde, Avrupa güvenliğinin, Avrupa güvenlik sisteminin kapsamlı bir krizle karşı karşıya olduğunu ve ciddi bir yeniden yapılanma ihtiyacının bulunduğunu belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabii, bu duruma gelinmesinde Rusya'nın ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in uygulamalarının, açıklamalarının çok önemli bir yeri oldu. Geçtiğimiz günlerde Putin, Donetsk ve Lugansk'ın bağımsızlığını tanıdığını belirttiği açıklamasında, böyle bir ülkenin, Ukrayna gibi bir ülkenin tarihte bulunmadığını, böyle bir milletin bulunmadığını söyleyecek kadar uluslararası ilişkilerin, dış politikanın çok temel ilkelerine karşı açıklamalarda bulundu. Aslında, Putin bu görüşlerini uzun süredir gündeme getiriyor; geçtiğimiz yıl temmuz ayında kendi kaleminden çıkan bir makale vardı, başlığı "Ruslar ve Ukraynalıların Tarihsel Birliği Üzerine" olan ve Kremlin'in "web" sayfasında yayımlanan bu makalede de iki gün önce ortaya koyduğu son görüşlerini daha detaylı bir şekilde anlatmıştı.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, tabii, bunların, bu tür yaklaşım tarzının çok sorunlu olduğunu görmek gerekiyor. Çünkü siz bir komşu ülkenin tarihte hiç olmadığını, bunun bir hata olduğunu, kendinizden önceki devlet yöneticilerinin yanlış uygulamalarının sonucu olduğunu söylerseniz ve bir de bunun üzerine, bu söylemden sonra o ülkenin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve uluslararası ilişkilerin çok temel bir ilkesi olan sınırların değişmezliği ilkesini ayaklar altına alacak şeyler yaparsanız dünyada bir uluslararası ilişkiler düzeni kalmaz; bugün olan hadise budur. Bu sebeple, karşı karşıya bulunduğumuz sorunun oluşumunda Rusya Devlet Başkanının bu politikalarının büyük bir sorun oluşturduğunu belirtmem gerekli. Tabii, Türkiye-Rusya ilişkilerinin derinleşmesi, gelişmesi bizim karşı olduğumuz bir konu değil; aksine, desteklediğimiz bir konu. Ancak bu sorunlar karşısında, Rusya'nın bu yanlış uygulamaları karşısında, uluslararası ilişkilerin temel kurallarını, kurallı bir uluslararası ilişkiler anlayışını ve Birleşmiş Milletler sisteminin işleyişine dönük bir politikayı tabii ki onlara, Rusya'ya anlatmamız işin doğrusudur; bunu belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu açıklamadan sonra, üzülerek bir gözlemimi söyleyeceğim, o da şu: Bu kadar önemli bir kriz yaşanıyor, Türkiye için çok önemli etkiler yaratabilecek bir kriz yaşanıyor; sadece güvenlik sorunu olarak değil, Türkiye'de tarım için de gıda sektörü için de turizm için de enerji için de ve tabii, Suriye'de yaşanan gelişmeler bakımından da Azerbaycan'da yaşanan gelişmeler bakımından da Türkiye için hem güvenlik bakımından hem ekonomik ilişkiler, ticaret, enerji bakımından çok önemli sonuçlar ortaya çıkarabilecek bir kriz ortamının içerisindeyiz. Peki, bu şartlarda, Türkiye'de yönetimde bulunanlar ne yapıyorlar? Bakın, hatırlayın, o akşamı hatırlayın, Putin güvenlik takımını toplamış, ulusal güvenlik danışmanları, ilgili bakanları karşısında bulunuyor ve bir açıklama yapıyor; aynı saatte Biden, ABD Başkanı Biden, yine, ulusal güvenlik takımını toplamış. Bu ülkelerde bir acil güvenlik durumu var. Şimdi, bizde ne oluyor o sırada? Bizde, Sayın Cumhurbaşkanı Senegal'de, Senegal'in sportif başarılarına yeni başarılar katacağını düşündüğü bir stadyum açılışında.

Değerli arkadaşlarım, yani Türkiye'de devlet ciddiyetinden uzaklaşmak, kurumsal işleyişten uzaklaşmak... Bu türden acil konuları, gerekli hazırlıkları yaparak takip etmek anlayışından ne kadar uzak bulunduğumuzu görüyoruz. Yani bu acil durum ortamında yine Cumhurbaşkanlığı heyetindeki Dışişleri Bakanı da Dakar'daki Büyükelçilik yeni binasının açılışında bulunuyor. Yani bu kadar ciddi bir gelişme yaşanıyor ancak ne bununla ilgili önceden haberler alınmış ne de bununla ilgili hazırlıklar yapılmış; Türkiye, son derece hazırlıksız bir vaziyette bu kriz karşısında bulunuyor.

Ayrıca, şunu da yine üzülerek belirtmek istiyorum: Bakın, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, "Gazi Meclis" diyoruz; bu konuda, Ukrayna konusunda bu Meclise şu dakikaya kadar hiçbir bilgilendirme yapılmadı. Bakın, ben Dışişleri Komisyonu üyesiyim, Dışişleri Komisyonunda bu gündemle, bölgemizde yaşanan bu gelişmeler gündemiyle bir toplantı yapılmadı. Birçok anlaşma görüşüyoruz, iktidar partisi tarafından gündeme getiriliyor, bunlar üzerinde müzakereler yapılıyor ama gerçekten konuşmamız gereken ve gerçekten bilgilenmemiz gereken... Ya, biz milletvekilleriyiz, milletimizi temsilen buradayız, bu gelişmeleri basından takip ediyoruz.

Ayrıca, tekrar ifade etmek istiyorum, sadece güvenlikle ilgili bir meseleden bahsetmiyoruz. Çok merak ediyorum yani karşı karşıya bulunduğumuz bu kriz daha da derinleşir, dünya enerji piyasalarında bir çöküş meydana gelirse biz hangi önlemleri aldık ya da malumunuz, bizim buğday ithalatımızın çok büyük bir kısmı bu ülkelerden yapılıyor yani biz birkaç hafta içerisinde Türkiye'de ekmek üretimi için çok önemli sorunlarla karşı karşıya kalırsak ne yapıyoruz, ne planladık, iktidar bu konuda ne yapıyor? Değerli arkadaşlarım, Meclise bu konularda bilgi verilmesi gerekmiyor mu? Tekrar ifade ediyorum, sadece güvenlik bakımından söylemiyorum, turizm içinde milyonlarca insanımız bu konularda çalışıyor, bu meselelerden ekmek yiyor. Yani Rusya'yla yaşanan gelişmelerin geçmişte, bundan birkaç sene önce örneğin Türkiye'deki domates üretimine nasıl etkiler yarattığını hepimiz hatırlıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir yaptırımlar bahsi var yani ABD Başkanının açıkladığı yaptırımlar bugün görünen aşama itibarıyla Rusya'yı uygulamalardan geri çevirebilecek etkide görünmüyor ancak kriz derinleşirse aşamalı bir şekilde daha kapsamlı yaptırımların gündeme geleceği anlaşılıyor. Şimdi, bu konuda, yaptırımlar karşısında Türkiye'nin politikası ne olacak, iktidar hangi adımları atacak? Biz bunları bilmiyoruz, bu konuda hiçbir açıklama yapılmıyor, Meclise hiçbir bilgi verilmiyor. Değerli arkadaşlarım, böylesine önemli bir konuda, Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu, tarihsel önemi haiz bir konu karşısında iktidar hiçbir açıklamada bulunmuyor, Meclise bilgi vermiyor ve ne yazık ki Mecliste bu konuları konuşmak üzere iktidar tarafının -tabii, çoğunluğu bulunduğu için- iktidar çoğunluğunun hiçbir adım atmadığını da görüyoruz.

Bunun yanında, tabii, bir konuyu daha belirtmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Sayın Genel Başkanımızın Reuters ajansına bir açıklaması olmuştu; hatırlayacaksınız, kapsamlı bir açıklama. Orada NATO bahsinde de Genel Başkanımız kimi görüşler ortaya koymuştu. İktidar basınında, tabii, bizim Genel Başkanımızın açıklamalarının -her zaman, âdet olduğu üzere- çok çarpıtıldığı birtakım yayınlar oldu. Ancak şu son karşı karşıya bulunduğumuz kriz, Ukrayna'nın başına gelenler yani gerek daha önce Kırım hadisesinde başına gelenler gerek son Donetsk ve Lugansk hadisesinde başına gelenler bize bir şey gösteriyor; Ukrayna gibi bir kolektif güvenlik şemsiyesinden mahrum ülkenin başına gelenler Türkiye için Batı ittifakının bir parçası olmanın, NATO'nun bir parçası olmanın ne kadar önemli olduğunu aslında gösteriyor. Bu bakımdan, bu son gelişmeler hem Sayın Genel Başkanımızın bu açıklamasının hem de Türkiye'nin öteden beri, daha önce, AK PARTİ iktidarlarından önce izlediği politikanın haklılığını gösteriyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin sonuna gelirken özellikle Suriye'de yaşanan, bundan sonra yaşanacak gelişmelerin yine Türkiye'de Meclis tarafından da dikkatle takip edilmesi gerektiğini belirtmek istiyorum çünkü orada Mehmetçiklerimiz bulunuyor. Azerbaycan'da da 2012'den sonra tekrar Rus askeri varlığı var, oradaki gelişmeler de Türkiye için çok önemli olacaktır. Meclisin özellikle bu konuları da son kriz bağlamında takip etmesi gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)