GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:57
Tarih:23.02.2022

CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında -biliyorsunuz, hemen yanı başımızda ciddi bir ateş var Rusya ile Ukrayna arasında ciddi bir problem yaşanıyor- bu anlamda bu toprakların yetiştirmiş olduğu en büyük devrimciyi Mustafa Kemal'i bir kere daha şükranla anıyoruz. Neden? Çünkü boğazla ilgili Montrö Sözleşmesi 1936'da yapıldı, aradan seksen altı yıl geçmesine rağmen Karadeniz'i bir barış gölü hâline getiren ve o sözleşmedeki hükümlerle bugüne kadar Karadeniz'de herhangi bir savaş çıkmamasıyla alakalı öngörüsünü ortaya koyan Mustafa Kemal'i, onun Meclisinden bir kere daha saygıyla anıyorum değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

Burada bir uluslararası sözleşmeyi konuşuyoruz, bu konuda herhangi bir problem yok. Ben de seçim bölgem Artvin'le alakalı bazı problemleri ve bazı sorunları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu Parlamento'da, bu kürsüde özellikle koroner anjiyografi ünitelerinin kurulması konusunda birçok konuşma yaptım, en aşağı 8 Meclis konuşması yaptım, 55 yazılı soru önergesi verdim, 3 Meclis araştırması önergesi verdim ve sonunda duymayan kulaklar bu talebimizi duydular; ben içtenlikle teşekkür ediyorum ve bunun sonucunda da Artvin'de bir anjiyo ünitesi kuruldu. Bu konuşmaları yapıyorken diyordum ki: Artvin'in çocukları Artvin'in yollarında ölmesin."

Ben, televizyonları başında bizleri izleyen bütün Artvinlilere buradan sesleniyorum: Çorbada büyük tuzumuz oldu -bu konuda hiç mütevazı değilim- ve Artvin'de anjiyo ünitesi kuruldu, artık insanlar yollarda ölmüyorlar, basit bir anjiyo ünitesi nedeniyle uğrayacakları mağduriyetlerin giderilmesi açısından ciddi bir merhale elde ettik. Bu konuda ilin sağlık müdürü, ilin yetkilileri herkese teşekkür ettiler, bir tek bana teşekkür edilmedi; o konuda da serzenişte bulunmuyorum. Artvin halkı, hakkı tescil etmiştir. Bu anlamda da bu mağduriyetlerinin giderilmesi açısından gereken yapıldı.

Değerli arkadaşlarım, bunu kurduk ama başka bir problem var Karadeniz'de; o da şu: Biliyorsunuz Karadeniz, Çernobil faciası nedeniyle özellikle kanser vakalarının çok yoğun bir şekilde artışının olduğu bir bölge. O nedenle bizim, ısrarla, bölgede bölgesel bir onkoloji hastanenin kurulmasıyla alakalı bir talebimiz var. Ne yazık ki Artvin'den, Rize'den, Trabzon'dan insanlar, özellikle devlet yetkililerinin laflarına uyarak Çernobil'deki o radyasyonlu çayları "Bize herhangi bir şey olmaz." diyerek içtiler ve aradan zaman geçtikten sonra ne yazık ki o insanları Cerrahpaşaya, Hacettepeye gönderdiler; orada ölüm döşeğinde yatıyorlarken "Bizi doğduğumuz yerlere gönderin." diye vasiyette bulundular; soğuk bir otobüsün bagajında onları Artvin'e, Rize'ye, Trabzon'a gönderenlere bu Meclisin kürsüsünden selam olsun; onları tabutlarla geri gönderdiler. O nedenle bölgede bir onkoloji hastanesinin kurulmasında büyük bir zaruret bulunmaktadır değerli arkadaşlarım.

Şimdi, bir hakkı tescil edeceğiz. Bakın, Artvin Devlet Hastanesi önemli bir hastane, bu hastanenin başında da Salih Hocamız gibi gerçekten Başhekimliğiyle Artvin'deki bütün hastalarımızın, hasta olmayanların, ona yolu düşenlerin büyük takdirlerine mazhar olmuş bir hocamız vardı, Başhekimdi, değerli arkadaşlarım -özellikle AK PARTİ'deki milletvekili arkadaşlarım dinlerlerse- bu konuda ciddi yardımları olmuştu. Bu arkadaşımız, görevi esnasında başhekim yardımcılarına ilişkin kadrolar boşaldı diye Sağlık Müdürüne talepte bulunmuş olmasına rağmen, buna ilişkin yazılar yazmış olması ve yanına gitmiş olmasına rağmen Artvin'in Sağlık Müdürü bu talebi değerlendirmek için ne yazık ki Artvin'in AK PARTİ İl Başkanından gerekli onayı alarak ve onun vereceği cevaba göre gereğini yapacağını söyledi; üç ay bekledi bu sevgili Başhekimimiz değerli arkadaşlarım, en ufak abartma yok. Şimdi, bu konuşma bittikten sonra İl Başkanını ararsınız doğru mudur, değil midir diye, görürsünüz. Üç ay içerisinde herhangi bir atama yapmadı ve bu Başhekim, üç ay sonra -baktı ki herhangi bir işlem yapamıyor- istifa dilekçesini koydu, İl Müdürü dedi ki: "Bunu da benim İl Başkanına sormam lazım." Vali, Artvin'de ne iş yapıyorsa... Artvin'in Valisi ne yazık ki bir siyasi partinin il başkanı değerli arkadaşlarım. Ben bütün bu olumsuzluğa rağmen, bu Başhekim arkadaşımızın bugüne kadar Artvin halkına yapmış olduğu bütün iyiliklere karşı karşılaşmış olduğu bu tavra rağmen ben Artvin'in milletvekili olarak ona uygulanan bu tavırdan dolayı bu yüce Parlamentoda, bütün milletimin huzurunda ondan özür diliyorum, ondan yürekten özür diliyorum değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Ona yapılan muamele bu olmamalıydı, Artvinliler ona sahip çıkmalıydılar; yüreğimizdedir, kalbimizdedir, bundan sonra da hizmetinde, görevinde başarılar diliyorum değerli arkadaşlarım. İnanıyorum ki bundan sonra da daha iyi görevler yapacaktır değerli arkadaşlarım.

Bunun yanında başka problemlerimiz de var. Benim de okuduğum Gazi Ortaokulu var. Onun önünde asırlık ağaçlar vardı, devlet yetkililerinden bunun kesilmeyeceğine ilişkin taahhütler ve teminatlar almamıza rağmen ne yazık ki o ağaçlar geçen hafta içerisinde bir gece vakti -biliyorsunuz, eşkıya yapıyor bu işleri gece vakti, hırsızlar bu işleri gece vakti yapıyor- talimatla kesildi değerli arkadaşlarım.

Şimdi, Artvin'in başka sorunları var, Artvin'de ciddi anlamda problemler var değerli arkadaşlarım. Bunlar nelerdir? Bakın, Artvin'e gelenler, gidenler görüyorlar; Sarp Sınır Kapısı'na ilişkin problemlerimiz var. Sarp Sınır Kapısı nedir? Buradan, daha önce -aynı bugün yapmış olduğumuz gibi- Gürcistan'la yapmış olduğumuz -ve hiçbir muhalefet olmayan, altına bütün partilerin imza atmış olduğu bir anlaşmayla- özellikle Muratlı'da yeniden bir sınır kapısı açılmasına ilişkin taahhütte bulunduğumuz bir anlaşmayı Parlamentodan geçirdik. Hemen hemen bütün komşularımızla sorunlarımız var ama sağ olsun, Gürcistan Hükûmetiyle -Gürcistan'ın ülkemizle- hiçbir sorunumuz yok değerli arkadaşlarım. Onlar da bu taahhüdün altına imza attılar, dediler ki: "Evet, Muratlı'da bir sınır kapısı açılmasına ilişkin bir beklenti var, bunun gereğini yapalım." Bu sözleşmenin üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen, bu konuda gerek Dışişleri Bakanlığı nezdinde gerek diğer Hükûmet yetkilileri nezdinde yapmış olduğumuz bütün girişimlere rağmen ne yazık ki bu konuda sonuç alamadık. Bugün Trabzon'dan veya Erzurum'dan Artvin'e gelmek isterseniz, özellikle Trabzon ve Sarp Sınır Kapısı arasında onlarca kilometre tır kuyruğu görürsünüz. Değerli arkadaşlarım, bu nedenle bir an önce, ivedilikle Muratlı sınır kapısının açılmasında yarar vardır. Neden? Özellikle kara yolundaki tır trafiğinin Muratlı'ya aktarılması, Sarp Sınır Kapısı'nın aynı zamanda bir turistik kapı olması açısından önem arz eden fiilî bir durum vardır, bunun gereğinin yapılması gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, ben bu konuşmayı yapmadan önce özellikle tır şoförleri bu sorunu da Parlamentoda dile getirmemi istediler. Özellikle Rusya ile Gürcistan arasındaki sınır kapısında diğer tır şoförlerine uygulanmayan muamele boş tırların geri dönüşünde Türk tır şoförlerine uygulanıyor; on beş gün boyunca orada bekletiliyorlar, ciddi mağduriyet yaşıyorlar, bir yere aktaramadılar; Dışişlerine, ilgili yerlere aktardılar ama ne yazık ki bu sorunun karşılığı olmadı. AK PARTİ yetkilileri bunları not alırlarsa, gereğini yaparlarsa, bu konuda yardımcı olurlarsa çok seviniriz.

Değerli arkadaşlarım, ciddi sorunlarımız var. Özellikle önümüzdeki günlerde Sarp Sınır Kapısı'nın açılmasıyla beraber Covid'in artacağına ilişkin arkadaşlarımızın bana uyarıları var, ticaret odalarının bu konuda uyarıları var. Devlet yetkililerinin, Hükûmet yetkililerinin bu konuda da dikkatli davranmaları gerekiyor, Covid vakalarının artışı konusunda. Özellikle Sarp Sınır Kapısı'ndaki bu geçişler serbest bırakıldıktan sonra, daha serbest olduktan sonra vakaların artacağına ilişkin kaygılar var. Hükûmetin gerekeni, üzerine düşeni yapması gerekiyor değerli arkadaşlarım. Bunu da bir kere daha Parlamentodan dile getiriyorum.

Evet, ciddi ekonomik sorunlarımız var, insanlar ciddi sıkıntılar çekiyorlar ama önümüzdeki dönemde hani diyoruz ya "Geliyor gelmekte olan." diye. Çorbasını, yemeğini pişirmekte kaygı duyan Ayşe teyzemiz ve evinde oturan Kazım amcamız hiç merak etmesinler, önümüzdeki dönemde bu ekonomik kaygılarının giderileceğini, umudun ve özgürlüğün ülkesinde, hepimizin Türkiyesinde özgürce dolaşacağımız güzel günlerin yakın olacağını bir kere daha buradan ifade etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Bir başka sorun daha var değerli arkadaşlarım, onu da ifade edeyim. O da ne? Bundan önce yapmış olduğum Parlamentodaki konuşmada... Avukatlık yaptığım yıllarda ormanda bir tane çivi çakamazdınız. O zamanlarda devlet vatandaştan ormanı korurdu, sizin döneminizde bu hikâye değişti; şimdi vatandaş devletten ormanı korumaya çalışıyor. Önemli iş adamınız sizin -hani "5'li çete" diye tabir etmiş olduğumuz- o mahiyetli işadamınız Mehmet Cengiz, Artvin'de ormanın ortasına güzel bir villa kondurdu. Geçenki Parlamento konuşmamda dedim ki: "Bu villayı bu beyefendi ne zaman kaldıracak?" Tık yok! Orman Bölge Müdürüne seslendim, Orman Bakanına seslendim "Artvin'de Türkiye Cumhuriyeti'nin yasaları işlemiyor, Artvin'de Mehmet Cengiz'in yasaları işliyor." dedim, ne Validen ses var ne milletvekilinden ses var ne bir yöneticiden ses var değerli arkadaşlarım. Ne zaman yıkacaksınız bu villayı, merak ediyorum. Ne zaman bu villayı yıkacaksınız değerli arkadaşlarım? Mehmet Cengiz'in avukatlarına soruyorum: Ne zaman yıkacaksınız bu villayı? (CHP sıralarından alkışlar) Bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti'nin yasaları mı geçerli, Mehmet Cengiz'in yasaları mı geçerli değerli arkadaşlarım? Bir an önce bunun cevabını vermemiz gerekiyor.

Artvinliler ülkelerini seviyorlar, yurtlarını seviyorlar, yeşili seviyorlar, geldiğimiz toprakları seviyorlar. Bu topraklar bize doğru olmayı, onurlu olmayı, yeri geldiğinde kırılmayı ama asla eğilmemeyi öğretti değerli arkadaşlarım. Biz o toprakların çocuklarıyız. O nedenle, bu siyasi iklim değişecektir. O madeni oraya getirip başımıza bela edenleri de inşallah o madene gömeceğiz değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Bu Parlamentodan da bunları söylemekten de büyük onur duyuyorum.

O nedenle, biraz önce ifade ettiğim sağlığa ilişkin problemlerin, Artvin'in yaşamış olduğu eğitime ilişkin problemlerin, Yusufeli ilçemizin yaşamış olduğu kamulaştırma ve yeni yerine ilişkin problemlerin bir an önce giderilmesi gerekiyor. Özellikle, geçtiğimiz günlerde bir milletvekilinizin Yusufeli Barajı'nın gecikmesiyle ilişkin olarak "Cumhuriyet Halk Partisinin açmış olduğu davalardan dolayı gecikti." şeklindeki ironik lafını dikkatle izliyorum. Yazılı soru önergesini Parlamentoya verdim, bakalım hangi davayı ne zaman açtık. Ben yirmi beş yıl avukatlık yaptım, böyle bir davanın varlığından haberim yok, onu da ısrarla takip ediyorum ve önümüzdeki günlerde onun sonucunu da yine bu Parlamentoda yapacağım konuşmalarda ifade edeceğim.

Bu vesileyle, bu şansı bize verdiğiniz için Parlamento grubuma ve Engin Altay'a özellikle şükran duygularımı ifade ediyorum. Mustafa Kemal'in Parlamentosundan bütün milletvekillerini saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)