GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DÜNYA SU GÜNÜ'NE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:82
Tarih:22.03.2012

MELDA ONUR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

21 Mart, doğanın yılbaşıdır. Bütün coğrafyalarda bahar bayramları kutlanmaya başlar. Yaz mevsimini karşılayana kadar bu şenlikler kimi zaman dinî, kimi zaman etnik motiflerle sürer ama bazı coğrafyalarda bu bayramlar halklara çeşitli kesimler, güçler tarafından "Böyle değil şöyle kutlayacaksın." diye dayatılır; güçler çatışır, şiddet kol gezer, sonuç acı olur: Ölümler ve şehitler?

Halkların doğal yaşamına müdahaleye ne yazık ki Anadolu'nun pek çok havzasında rastlıyoruz: Mesela Tortum. Bugünlerde Erzurum ve ilçelerinin kurtuluş yıl dönümleri kutlanıyor. Nene Hatunlar, Kara Fatmaların torunlarıysa bugün başka bir kurtuluş savaşı veriyorlar. Büyükanneleri düşmanlara karşı savaştılar ama torunları kendi kolluk kuvvetlerine karşı savaşıyor. Güvenip oy verdikleri, hem de öyle yüzde 50 de değil, yüzde 80 oy verdikleri iktidarın -sevgili arkadaşlar, size söylüyorum, yüzde 80 size oy veren bir Tortum halkından bahsediyorum- sizin iktidarınızın uygulamalarına karşı yaşam savaşı veriyorlar. Bu öyle bir savaş ki, yetmişlik, seksenlik kadınlar çarşaflarından tutularak, yerlerde sürünerek toz toprak içerisinde darb ediliyorlar. 300 kolluk kuvveti gönderilmeden önce iki tane de ambulans gönderiliyor, anlayın artık. Aslında bir çeşit savaş tabii. Taa 1939 yılında çıkan ve yalnızca savaş hâllerinde kullanılabilecek acil kamulaştırma yetkisi kullanılarak toprakları ellerinden alınıyor. Savaş hâli yani.

Mahkeme, suça sürüklenen çocuk Leyla'ya HES eylemlerine katılmama, katılanlarla görüşmeme cezası verdi, sanki Leyla İstanbul'da yaşarmış da canı bir cumartesi günü Taksim'deki bir HES eylemine katılmak istemiş gibi. Arkadaşlar, Leyla HES eylemine katılmıyor, Leyla toprağını, yaşam alanını ve suyunu savunuyor. Tortum'da bir çevre hareketi yok, çevrecilerin daniskası da yok; orada yaşam mücadelesi veren köylüler var. Birilerinin arkamızdan ima ettiği gibi PKK da yok, boşuna aramayın.

"HES istemezsiniz ama elektrikten de vazgeçmezsiniz." ya da "HES temiz enerjidir." savunma kolaycılığı gerçekleri gizleyemiyor çünkü Tortum'da bir sosyal etki değerlendirmesi yapmadan, doğru dürüst bir çevresel etki değerlendirmesi yapmadan yola çıkıldı ve sonuçta tam beş köy davalık oldu, bir köyün ahalisi sanık hâline geldi çünkü köylü, DSİ'den de, Orman Bakanından da çok daha iyi  tanır yaşadığı toprağı. Sonunda DSİ de gördü, uygulama projesinin yanlış olduğunu tespit etti ve Bağbaşı HES Projesi'ni durdurdu çünkü bütün ÇED'ler ve denetimler gibi bu da masa başında hazırlanmıştı. Bu yüzden Adana'da 10 evladımız barajda kayboldu. Şimdi, projenin, Danıştaydan iptalini bekliyor ve 4 Nisan günü Bağbaşı köylülerinin yargılanacağı mahkemede bu zulümden bir an önce vazgeçilmesini diliyoruz ki, Dünya Su Günü kâğıt üzerinde bir mesaj ya da bir kürsü konuşmasında bir cümle olmaktan çıkıp bayram gibi kutlansın.

Değerli arkadaşlar, bu kürsüyü çoğunlukla gazeteci arkadaşlarım için kullandım, özellikle tutuklu gazeteciler için. Şimdi, kısaca, yurt dışında tutuklu kalmış, esir kalmış 2 gazeteci arkadaşımızı da anmak istiyorum buradan: Adem Özköse ve Hamit Coşkun. Bu 2 arkadaşımızın orada bulunması hepimizin içini acıtıyor. Hükûmetimizin, bu konuyla çok daha yakından ilgilenmesini diliyoruz ve arkadaşlarımızın eğer söylendiği gibi sarı basın kartları yoksa, lütfen, kendileri bir gazeteci değilmiş gibi algılanmasın, bu arkadaşlarımızın, sistemin yarattığı açmazdan dolayı sarı basın kartları yoktur muhtemel. Bu 2 arkadaşımızın en kısa sürede aramızda olmasını diliyorum.

Son olarak, Sayın Egemen Bağış'ın -dün buradaydı, bugün yok ama ben yine kürsüden sataşma hakkımı kullanarak- sürekli olarak dile getirdiği "tecavüzcü gazeteci"nin kim olduğunu burada açıklamasını istiyorum, açıklayamayacaksa bir sonraki kürsü konuşmamda ben bu ismi açıklayacağım.

Hepinize, dinlediğiniz için teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Onur.