| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültürel İş Birliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 24.02.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
3 defa Rus işgaline uğramış, işgalden sonra da Ermeni milislerin mezalimini yaşamış, Rus işgalinin ne demek olduğunu yakından bilen bir şehrin, Erzurum'un Milletvekili olarak söz almış bulunuyorum.
Bütün ülkeler açısından olduğu gibi ülkemizin de dış politikasının önceliği bölgemizdeki ülkelerle barış, istikrar ve iş birliği coğrafyasının oluşturulması olmalı. İYİ Parti olarak ülkelerin toprak bütünlüklerine ve egemenliklerine saygı duyulması gerektiğine inanıyoruz. Sınırların silah yoluyla değiştirilmesine karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. Rusya "özel askerî harekât" adı altında Ukrayna'nın Donbas bölgesinde bir saldırı yürütüyor. Mevcut durum, Rusya'nın başlattığı askerî harekâtın yalnızca Donbas bölgesiyle sınırlı kalmayacağını da ortaya koyuyor. Rusya, Belarus sınırından Kiev'e, güneyden de Ukrayna'nın Karadeniz'e çıkışını kesecek biçimde Odessa'ya yönelik bir çerçeveleme harekâtı gerçekleştirebilir. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı askerî harekât çerçevesinde kullanılan terimler de uluslararası ilişkiler ve sözleşmeler temelinde dikkate alınmalı. Özellikle, biraz önce Sayın Grup Başkan Vekilimiz Aytun Çıray Beyefendi ve Ahmet Erozan Beyefendi'nin de ifade ettikleri gibi "savaş" sözcüğü -azami özen göstererek- telaffuz edilmemeli. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından geçişi düzenleyen Montrö Sözleşmesi'ne göre savaş zamanlarında Türkiye'ye, askerî gemi geçişi uygulamalarında kısıtlama hakkı tanınıyor. Türkiye savaşta değilse askerî gemiler barış dönemindeki şartlarla boğazları geçebiliyorlar. Türkiye savaştaysa ya da savaş tehdidi hissediyorsa savaş gemisi ve askerî yardım gemilerinin geçişini engelleme hakkına sahip. Yine, Montrö Sözleşmesi'ne göre, Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin sözleşmeye uygun şartları taşıyan askerî gemileri on beş gün önceden Türkiye'ye haber vererek boğazları geçebiliyor ve en fazla yirmi bir gün Karadeniz'de kalabiliyorlar.
Sayın milletvekilleri, Rusya'nın "özel askerî harekât" adı altında Ukrayna'nın Donbas bölgesinde yürüttüğü "Ukrayna'nın silahsızlandırılması" adı altında ülkenin diğer bölgelerine de yaymış olduğu bu saldırının hem Ukrayna vatandaşları hem de Ukrayna'nın altyapısı ve ekonomisi açısından yıkıcı sonuçlarının olması kaçınılmaz görünmektedir. Ukrayna ve Rusya arasındaki uzlaşmazlığın bağımsız ve egemen bir devletin toprak bütünlüğünün ne ad altında olursa olsun ihlal edildiği bir aşamaya gelmiş olması uluslararası hukukun ve kurallarının ihlali niteliğindedir. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı harekât, Minsk Mutabakatlarını ortadan kaldırmanın ötesinde uluslararası hukukun ağır bir ihlalidir, bölgemizin ve dünyanın güvenliğine ciddi bir tehdit teşkil etmektedir. Ayrıca, Avrupa'nın güvenlik mimarisinin temel belgesi olan Helsinki Nihai Senedi ve o zamandan bu yana varılmış olan diğer mutabakatların da yok sayılması demektir. Rusya Federasyonu tarafından yürütülen bu haksız ve hukuksuz eylemin bir an önce durdurulması için çağrıda bulunuyoruz. Bu çerçevede, saldırıya uğrayan devlet olan Ukrayna'nın uluslararası hukuktan ve Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51'inci maddesinden doğan meşru müdafaa hakkını tanıyoruz.
Günümüzdeki durum yalnızca iktidarın değil, ülkemizin sorunudur. Bu sorunun aşılması ise ulusal çıkarlarımızın gereği atılması gerekecek adımların istişare ve ortak akıl çerçevesinde belirlenmesiyle mümkün olabilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulumuzda bu konunun gündeme alınmış olmasını memnuniyetle karşılıyor ve kriz yatışıncaya kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi ve tüm siyasi parti liderleri düzenli bir şekilde bilgilendirilmeli ve gerekiyorsa bir araya getirilmeli çağrısında bulunuyoruz.
Bu krizden hem ülkemiz hem de bölgemiz için çıkarılacak çok ders var. Ülkemizin dış politika öncelikleri ve hedefleri belirlenirken güvenlik ve istikrar konuları üzerinde ciddiyetle durulmalı, devlet ciddiyetiyle değerlendirilmeli. Başarılı bir dış politika için komşularımızın, ülkemize müzahir olan veya olmayan bölgemizdeki diğer ülkelerin önceliklerinin ne olduğu bilinip amaçları anlaşılmalı. Bunların analizini zamanı geldiğinde yapmak ve bu tür durumların tekrarını önlemek üzere yapılabilecekleri belirlemek de bir ulusal öncelik olmak durumundadır. İktidarın bu kaygı verici durumun özü konusunda mevcut askerî çatışma ortamında siyasi çağrıların ötesinde yapabileceği pek bir şey bulunmadığından, ekonomimizin mevcut kırılganlığı da dikkate alınarak, öncelik krizin ülkemize olabilecek yansımalarının asgari düzeyde tutulmasına, diğer ifadeyle, krizin ülkemiz açısından gündeme getireceği sıkıntıların yönetilmesine verilmelidir. Tarihe nasıl geçirileceği böyle zamanlarda belli olur yine.
Korkarım ki bölgemizde büyüyen ateş cumhuriyet tarihimizin ekonomik olarak en kötü zamanına ve en zayıf yönetici kadrosuna denk gelerek en büyük zararı bize verme ihtimalini barındırıyor. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ülkemizin tarımda ve gıda güvenliğinde Rusya ve Ukrayna'ya en bağımlı bırakıldığı dönemdeyiz. Turizm gelirlerimizde de en büyük payı yine Rusya ve Ukrayna oluşturuyor. Enerjide Rusya'ya bağımlıyız yine. Savunma sanayisinde Ukrayna'yla yapılan önemli iş birlikleri temelinde en büyük zararı yine ülkemiz görebilir. Bu konjonktürel durumdan kaynaklı olarak Türk liramızın değer kaybı yaşamasının önüne muhakkak geçilmelidir. Dövizin yükselmesiyle birlikte iç piyasada ham madde sıkıntısı yaşanabilir. Vatandaşlarımız yeni bir zam dalgasıyla da karşı karşıya kalabilirler. Bu nedenle, böyle bir durumda Türk ekonomisine, tarımına, turizmine ve diğer etkilenme ihtimali olan sektörlere devlet ciddiyetiyle yaklaşılmalı, yetişmiş, doğru kadrolarla akıllar başlara devşirilmelidir. AK PARTİ seçimlere kadar hiç olmazsa bu sorumluluğunu devlet ciddiyetiyle taşımalı, etrafını değil, ülkesini ön plana alarak görev üstlenmelidir.
Değerli milletvekilleri, Rusya'nın yaptığı hamlelere ortak bir tavırla, aklıselimle yanıt verilmeli. Şimdiye kadar Amerika ve Avrupa Birliğinin, Batı Bloku'nu oluşturan ülkelerin tek seslilikle bir tavır gösterdiğine, maalesef, şahit olamadık. Almanya'nın, İngiltere'nin, Amerika'nın Rusya'ya karşı yaptırım kararları ne kadar gerçekçi göreceğiz. Avrupa, kullandığı doğal gazın neredeyse yarısını Rusya'dan temin ediyor ancak Rusya bu konuyla ilgili bir yaptırıma maruz kalırsa ne yapacağını biliyordu. Bu nedenle Almanya'nın Kuzey Akım 2 Boru Hattı'nı şimdilik askıya alması Rusya tarafından öngörülmüş ve önlemi alınmıştı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Pekin Kış Olimpiyat Oyunları vesilesiyle Çin'i ziyaret etmiş ve geçtiğimiz haftalarda petrol, doğal gaz satış anlaşması imzalamıştı. Çin ile Rusya arasında kurulmakta olan petrol, doğal gaz boru hatlarından Çin'e çok ciddi miktarlarda satış yapılması öngörülüyor. Rusya ekonomisi için çok önemli olan doğal gaz satışında, Avrupa'dan çok daha iyi bir alternatif oluşturduğu kanaatlerine hâkimler. Bu vesileyle bu kriz ortamında, Ukrayna-Rusya arasındaki kriz ortamında ve ülkemizin maalesef içinde bulunduğu tarihin en büyük kriz ortamında ülkemizin, devletimizin zeval görmemesini Allah'tan niyaz eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)