GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültürel İş Birliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:58
Tarih:24.02.2022

CHP GRUBU ADINA YUNUS EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, tarihî bir dönemden geçiyoruz, hem bölgemiz için hem dünya için çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir evredeyiz ve gerçekten çok endişeliyiz değerli arkadaşlarım; ülkemiz için endişeliyiz, dünya için endişeliyiz ama ülkemiz için bizi endişeli kılan özel bir durum var, bunun altını çizmek istiyorum çünkü Türkiye'de çok kötü bir yönetim var, Türkiye'nin dış politikası öteden beri büyük bir savrulmanın içerisinde. Böylesine kötü bir yönetim Türkiye'de varken, dış politikada kurumsal işleyiş tamamen çökertilmişken ülkemizin böyle bir kriz ortamının içinde bulunuyor olması bizi topyekûn çok büyük bir endişeye sevk ediyor.

Niye "Türkiye'de çok kötü bir yönetim var." diyorum; böylesine büyük bir kriz ortamı için, Türkiye için daha fazla niye endişe duyuyorum, birkaç gerekçeyle açıklamak istiyorum: Bakın, biz bugün Ukrayna krizini konuşuyoruz, Ukrayna savaşını konuşuyoruz. Değerli arkadaşlarım, nasıl konuşuyoruz? Ya, şu ekranda "KKTC ile İmzalanan Kültürel İş Birliği Anlaşması" yazıyor değerli arkadaşlar. Mecliste, burada, lütfedip, iktidar partisi buraya Cumhurbaşkanını ya da ilgili bakanları getirip bir genel görüşme açmıyor. Meclisten her türlü bilgi saklanıyor, Meclise hiçbir bilgi verilmiyor. Benden önce konuşan değerli AK PARTİ'li arkadaşım da Ukrayna üzerine konuştu. Nasıl bir madde üzerine konuştu? KKTC'yle ilgili anlaşmanın 2'nci maddesi üzerine konuştu; böyle bir ortamdayız, Türkiye'deki demokrasinin düzeyi budur. (CHP sıralarından alkışlar) Milletvekilleri Türkiye'nin meseleleri hakkında konuşamamaktadır, ilk olarak bunu belirtmek istiyorum.

İkincisi: Değerli arkadaşlarım, vatandaşlarımızın güvenliği bakımından, 20 binden fazla vatandaşımızın güvenliği bakımından çok sorunlu bir durum var; tedbir alınması gerekiyor. Türkiye'de demokratik bir yönetim olsa, Türkiye'de güçlü bir devlet olsa bu tedbirler alınırdı. Bu tedbirleri burada söyleyenler iktidar tarafından hedef hâline getiriliyor. Sorunlar hedefte değil, söyleyenler hedef hâlinde; böyle bir iktidar manzarası var.

Diplomatlarımızın güvenliği çok önemli bir mesele. Ne tedbir aldınız Allah aşkına? Ya, şu Meclise getirin ilgili görevliyi; Dışişleri Bakanı mı olacak, Millî Savunma Bakanı mı olacak... Diplomatlarımızın can güvenliği, orada bulunan devlet görevlilerimizin güvenliği hakkında ne yaptınız? Ya, ben ABD'nin, ABD devletinin kendi diplomatlarıyla ilgili ne yaptığını biliyorum, vatandaşı olduğum Türkiye Cumhuriyeti'nin ne yaptığını bilmiyorum. Ya, yazıklar olsun ya! Şu Meclise bunun bilgisini niye vermiyorsunuz kardeşim? (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Karadeniz'in güvenliği ne olacak? Bakın, biz NATO üyesi olarak, bu bölgede bulunan, en önemli askerî güce sahip ülke konumundayız; NATO'nun 2'nci gücüyüz. Karadeniz, bugün, bütün dünyanın dikkat kesildiği bir alan. Karadeniz'de deniz savaşları olabilir, Karadeniz'de çok kapsamlı çarpışmalar olabilir; bu konularda, Türkiye'yi savaştan korumak için hangi adımları atıyorsunuz? Türkiye'nin barışını, güvenliğini sağlamak için ne yapıyorsunuz? Bunu kimse bilmiyor arkadaşlar ve bana sorarsanız, acı tarafı, şunu da söyleyeyim, siz de bilmiyorsunuz, siz de bilmiyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, sadece Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu güvenlik sorunu Karadeniz'le mi sınırlı Allah aşkına? Ya, Suriye'de bizim komşumuz oluverdi Rusya. 2012 yılında son Rus askeri Azerbaycan'dan ayrılmıştı, şimdi karşı karşıya bulunduğumuz durumda tekrar Rusya, Azerbaycan'da askerî varlık içerisinde ve bunun yanında Ermenistan'daki askerî konumunu da daha da tahkim etmiş vaziyette. Allah aşkına bir düşünün ya, 2008'de Gürcistan, arkasından Kırım, arkasından Suriye, arkasından Azerbaycan'da daha geçtiğimiz yıl yaşanan hadiseler. Bu hangi ülkenin etrafında oluyor arkadaşlar? En son Ukrayna'nın üç cepheden birden, hem denizden hem doğudan hem kuzeyden saldırı altında olduğu ortamda, bu bahsettiğim gelişmeler Allah aşkına hangi ülkenin etrafında oluyor? Ve siz bununla ilgili şu Meclise bilgi vermek yerine bize deneyimli diplomatların dil konusundaki hassasiyetlerinin ne kadar mühim olduğunu anlatıyorsunuz. Ya, gerçekten ben bunu anlayamıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir önemli bahis de yaptırımlar konusu. Yaptırımlar ne ölçüde Rusya'yı durdurabilecek, bu ayrı bir konu ama bu yaptırımlar karşısında sizin tutumunuz ne olacak, ya ne olacak? Bunu biz bilmiyoruz ve tekrar ifade etmek istiyorum, siz de bilmiyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, tekrar ifade ediyorum, Türkiye'de gerçekten demokratik, hesap veren bir devlet anlayışı olsa, güçlü bir yönetim olsa işler böyle olmaz. Örneğin, Türkiye'nin enerji bağımlılığı... Benden önce Sayın Engin Altay da ifade etti. Bakın, bizim 2019'da "Türkiye-Rusya İlişkileri" başlıklı partimizin önemli bir raporu var. Biz burada da ortaya koyduk, başka yayınlarda da ortaya koyduk. "Türkiye, Rusya'yla enerji bağımlılığı bakımından çok sorunlu bir durumdadır." dedik. Sizin kimi sözcüleriniz de bunu kabul ettiler ayrıca, dediler ki: "Bunu değiştirmek adına yenilenebilir enerji yatırımları yapıyoruz, Türkiye'nin Rusya'ya bağımlılığını azaltmaya çalışıyoruz." Ya, Allah akıl fikir versin! Bunu yapıyorsanız nükleer santral anlaşmasını niye Rusya'yla yapıyorsunuz kardeşim? Yani mesele Türkiye'nin enerji bağımlılığını Rusya'ya karşı azaltmaksa eğer, bunun yolu Rusya'ya Türkiye'de bir enerji santrali, nükleer enerji santrali yaptırmak mıdır? Yani, tekrar ifade ediyorum, bakın, Türkiye'de gerçekten demokratik, hesap veren bir yönetim olsa, güçlü bir devlet anlayışı olsa -ne yazık ki çok tahrip ettiniz- bunlar olmaz arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; turizm konusu... Ya, son kur krizini Sayın Cumhurbaşkanının ekonomi ilmine önemli katkıları sonucu ülkemiz çok ağır biçimde yaşadı ve Türkiye'nin önüne koyabildiğiniz yegâne ümit, yaz aylarında gelecek turistlerin, efendim, dövizleriyle Türkiye'deki bu kur krizi ortamının hafifleyeceğiydi. Şimdi, ben çok merak ediyorum: Turizm gelirlerinin azalması ihtimali karşısında -ki Türkiye için çok önemli 2 ülke Rusya ve Ukrayna- hangi tedbiri aldınız ya, çok merak ediyorum; Allah aşkına, biriniz çıkın, şurada bir anlatın bakalım.

Sayın milletvekilleri, bakın, Türkiye'nin şu dönemde en büyük sorunu hayat pahalılığı, değil mi? Türkiye'deki hayat pahalılığının en önemli kaynakları nedir? Nedir en önemli kaynakları Türkiye'deki hayat pahalılığının? Enerji konusunda Türkiye'nin dışarıya bağlı olmasıdır; artan döviz kurları nedeniyle enerji fiyatlarının artması, faturaların artmasıdır. Türkiye'deki hayat pahalılığının en önemli kaynaklarından biri budur. İkincisi de tarımdaki fiyatların, gıda fiyatlarının artmasıdır ki benden önce birçok hatip de söyledi, Ukrayna ve Rusya'yla ilgili durum gıda fiyatlarıyla doğrudan ilgili. Ya, bu kadar açık bir durum varken, Türkiye'de hayat pahalılığının en önemli sebepleri enerji ve gıdayla ilgiliyken ve yine, bu kriz ortamında Türkiye bundan en fazla etkilenecek ülkeyken, ya Allah aşkına, hangi hazırlığı yaptınız, hangi önlemi aldınız; bir çıkın, anlatın bakalım bize burada.

Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; ayrıca hatırlatmam gerekiyor, Ukrayna'yla savunma sanayisi alanında çok ciddi yeni iş birlikleri gündemdeydi, değil mi? Türkiye açısından da biz, Türkiye'nin savunma sanayisinde gelişme göstermesinden memnun olan insanlar olarak, bir partinin üyeleri olarak bunu destekliyoruz ama şimdi, Ukrayna'daki yeni durum karşısında Türkiye'nin savunma sanayisi hangi zorluklarla karşı karşıya kalacak? Bununla ilgili ne önlem aldınız, Allah aşkına ya, biriniz çıkın, şurada anlatın; bize hatıralarınızı anlatmayın, geleceğini anlatın Türkiye'nin. Savunma sanayisi alanında Ukrayna'yla çok ciddi iş birlikleri gündemdeydi. Bunlar ne olacak? Bunlarla ilgili hangi tedbirleri aldınız? Başınızı öne eğmeyin, bu sorulara yanıt verin arkadaşlar; çıkın şu kürsüye, bu sorulara yanıt verin.

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Ne münasebet! Başımızı niye öne eğelim? Sanki savaşı biz çıkarmışız!

YUNUS EMRE (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ayrıca bu çatışmanın en önemli riski de çatışmanın tırmanma potansiyeli; dikkatinizi çekmek istiyorum. Bakın, başladığı noktada değiliz, 21'i gecesi Putin'in açıklamalarının olduğu noktada değiliz, gerilim tırmanıyor, daha farklı aşamalara da geçebilir. Bu Meclise anlatmanız gerekmez mi bu tırmanma ihtimali karşısında hangi önlemleri aldığınızı? Niye bunları bize anlatıyorsunuz arkadaşlar? Biz niye sizin masallarınızı burada dinlemek durumundayız?

Değerli arkadaşlarım, son olarak bir konuyu daha dikkatinize sunmak istiyorum. Türkiye geçmişte de çok ağır bunalımların, krizlerin ortasında kalmıştır, İkinci Dünya Savaşı'nın en büyük çatışmaları Türkiye'nin etrafında gerçekleşmiştir; 20'nci asrın en uzun savaşı, İran-Irak Savaşı Türkiye'nin 2 komşusu arasında olmuştur ve Türkiye o yıllarda öylesine başarılı bir denge politikası izlemiştir ki; bakın, bunun altını çizmek istiyorum, öylesine başarılı bir denge politikası izlemiştir ki 1980'li yıllarda Türkiye, İran-Irak Savaşı karşısında, Bağdat'ta, Irak'ın başkentinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUNUS EMRE (Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlıyorum.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

YUNUS EMRE (Devamla) - ...İran'ın menfaatlerini Türk Büyükelçiliği savunur konumdaydı; tam tersi şekilde de İran'da, İran'ın başkenti Tahran'da Irak'ın menfaatlerini Türk Büyükelçisi savunur konumdaydı.

Türkiye, geçmişte bölgesine, komşularına güven veren; barışın, huzurun teminatı konumunda olan; saygın, köklü bir devlet geleneğine sahip ülke konumundaydı. Sizin döneminizde büyük bir savrulmayla karşı karşıyayız. İşte, başlangıçta söyledim değerli arkadaşlarım; çok büyük bir krizle karşı karşıyayız ve çok endişeliyim bir baba olarak, bir yurttaş olarak, bir milletvekili olarak çok endişeliyim; endişemin de sebebi Türkiye'nin, tarihinde olmadığı kadar kötü bir yönetimin pençesinde bulunuyor olmasıdır ama ilk seçimlerde bunun sonunun geleceğini de biliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)