| Konu: | Ülkemizdeki deprem sorununa ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 02.03.2022 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mart ayının ilk haftası Deprem Haftası'dır. Hafta dolayısıyla gündem dışı söz aldım, selamlarımı sunarım.
Türkiye'nin depremlerden en çok etkilenen ülkelerden biri olması halkımızın sürekli deprem korkusuyla yaşamasına sebep olmaktadır. Deprem, gerçekten, sonuçları itibarıyla korkunç bir olaydır; yıkıcı olması dolayısıyla can kayıpları, yaralanmalar ve sakat kalmalar yanında psikolojik sorunlar, bulaşıcı hastalıklar ve ekonomik kayıplar da oluşmaktadır. Acil yardım harcamaları, üretim ve gelir kaybı, pazar kaybı, enflasyon artışı, planlanmış yatırımların ertelenmesi, işsizlik ve ortaya çıkan konut ihtiyacının karşılanması gibi mecburiyetler felaketin önemini daha da artırmaktadır.
Sonuçları itibarıyla korkunç bir felaket olduğunu ifade etsek de deprem bir doğa olayıdır. Diğer doğa olaylarında olduğu gibi gerekli ve yeterli tedbirler alındığı takdirde korkulacak bir olay olmadığı bilinmelidir. Çok daha şiddetli depremlerin görüldüğü diğer bazı ülkelerde ölü sayısı çok azken veya hiç olmazken bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde etkisi ağır olmaktadır. İşte bu konunun üzerinde durulmalıdır çünkü her deprem sonrası gözyaşı dökenler, deprem yardımları toplamanın dışında kalıcı çözümler üretememişlerdir. Depremin yıktığı konutların yerine yenilerini yapmış olmak yeterli olamaz, çözüm bu değildir; esas çözüm, deprem nerede ve hangi büyüklükte olursa olsun, deprem olmadan önce kentsel dönüşümü gerçekleştirmekle olur. Üstelik sadece konutlar değil; okullar, yurtlar, hastaneler, kamu kuruluşları, iş merkezleri, limanlar, havalimanları, tüneller, köprüler, kara yolları, demir yolları, metro hatları, istasyonlar, su, enerji ve iletişim hatları, kısaca, hayatın devamını sağlayacak bütün yapılar depreme dayanaklı olarak yapılmalıdır. Kimse kimseyi kandırmasın, Türkiye'de bunlar yapılmıyor, sadece konuşuluyor. Küçücük örneklerle halkın gözü boyanmaktadır.
İstanbul'da da kentsel dönüşüm açısından yapılan neredeyse hiçbir şey yoktur ama "kentsel dönüşüm" diyerek ranta dönük her şey yapılmaktadır. Kentsel dönüşüm projesi adına halkın nasıl istismar edilerek sömürülmek istendiğini, âdeta eziyet edildiğini mahallerdeki inceleme gezilerimizde bizzat gördük, isteyen her milletvekili de gidip görebilir.
Rant uğruna istismarın en son ve çok büyük örneğini de "Kanal İstanbul" denilen büyük imar yağmasında görmek mümkündür. İstanbul'un 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı resen değiştirildikten sonra hazırlanan 1/5.000 ve 1/1.000 ölçekli imar ve uygulama planlarıyla İstanbul'a en büyük ihanet yapılmaktadır. "Kanal manzaralı" diyerek büyük bir arazi pazarlama işi Arap ülkelerinde ve İstanbul'da şu anda devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının deprem konusunda ülkemize ve bilhassa İstanbul'a okullar ve bazı hastane ve kamu kuruluşlarının dönüşümü dışında olumlu katkılarının olduğunu söylemek mümkün değildir. Oysa 99 depreminden sonra ülkemizde bilimsel araştırmalar artmış ve ortaya çıkan yeni bilgiler doğrultusunda deprem haritaları ve yeni yönetmelikler hazırlanmıştır. Ne var ki uygulamada başarılı işler yapılmadığı için deprem tehdidi aynen devam etmektedir. Diğer taraftan, teknik üniversiteler, mühendis odaları, sivil toplum kuruluşları çok başarılı hamleler yapmış olmasına rağmen iktidar tarafından hâlâ çözüm ortağı olarak görülmemektedir.
Burada bir hususu daha dile getirmek gerekir, vatandaşlarımızda deprem bilinci henüz yeteri kadar oluşmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Bir deprem sonrası, televizyonlarda, meydana gelen depremin öncü mü, artçı mı olduğu; büyük depremin ne zaman olacağı ve hangi büyüklükte olacağı veya nerede olacağı merak edilmekte ve sorulmaktadır. Bunlar sorulmasın demiyorum ama önemli olan, depreme karşı gerekli önlemler alınmış mıdır veya ne kadar alınmıştır; bunlar daha çok konuşulmalıdır.
Deprem Haftası'nda hatırlatmak isterim ki 2021 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan ve İYİ Parti adına bizim de katkı sağladığımız Deprem Komisyonu Raporu'nda yer alan öneriler vakit geçirilmeden uygulamaya konulmalıdır. İhtiyaç duyulan dönüşümlerin sağlanması durumunda deprem korkunç olmaktan çıkar.
Deprem başta olmak üzere sel, yangın, çığ, toprak kayması ve kuraklık gibi bütün doğa olaylarının felakete dönüşmemesini, ülkemizi ve milletimizi korumasını Yüce Allah'tan niyaz eder, saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)