GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Büyüyen yoksulluğa ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:5
Birleşim:61
Tarih:03.03.2022

MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, sözlerime hakları için direnişte devam eden Pas South işçilerini, Lila Kâğıt işçilerini, Farplas işçilerini ve Yemeksepeti işçilerini selamlayarak başlamak istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

İşçiler direnişteler çünkü işçiler enflasyon karşısında eziliyorlar. İşçiler aldıkları maaşın hayatlarını karşılamaya yetmediğini görüyorlar ve işçiler haklarının iade edilmesini ve ücretlerinin yükseltilmesini istiyorlar. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bugün sabah enflasyon rakamlarını açıkladı ve 54,4 olarak bildirdi. Biz hepimiz biliyoruz ki bu, bu kadar değil. Benzine yüzde 111 zammın yapıldığı, elektriğe yüzde 157'ye varan zamların yapıldığı, mutfağın ateşe düştüğü dönemde yüzde 54 hiçbir şey ifade etmiyor ama enflasyon işçinin hayatında ne anlama geliyor?

Enflasyon bizim için gelir düzeyinin düşmesidir çünkü para değer kaybeder. Para değer kaybettiğinde alım gücü düşer. Örneğin, 2021 Mart ayında asgari ücretle 424 litre mazot alınırken bugün 240 litre alınır. Örneğin, buğday fiyatları tavan yapar, dün aldığımız ekmeği bugün alamaz hâle geliriz. Örneğin, elektrik faturaları ödenmez hâle gelir.

Ülke büyük bir yoksullukla boğuşuyor ama herkes yoksul değil. Örneğin, elektrik faturalarını ödemekte zorlanırken Sabancı Holdinge bağlı elektrik dağıtım şirketi Enerjisa net kârını yüzde 110 artırarak 2 milyar 282 milyon lira kâr yaptı. Bankalar yüzde 307 kâr yaparak ocak ayında 20,1 milyar lira kâr yaptılar. Direnişteki Yemeksepeti işçilerinin 5.500 lira maaş talebini yani asgari ücretin üstüne 1.250 lira konulması talebini reddeden, haftalardır işçileri soğukta, karda kışta direnişe zorlayan, işçiler direndiği için onları nankörlükle suçlayan Yemeksepetinin eski patronu ve Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Aydın Maldivler'de 5 milyon liraya düğün yapıyor. İşçiler sefalet içinde, yoksullar sefalet içinde boğuşurken bankalar, holdingler, tekeller ve patronlar servetlerine servet eklemeye devam ediyorlar. Yemeksepeti işçileri Nevzat Aydın'ın nankör suçlamasına "Nankör sensin Nevzat Aydın." diyerek cevap veriyorlar çünkü işçiler biliyor ki zenginliğin tek kaynağı var; yoksullardan ve işçilerden çaldıklarından oluşuyor.

Herkes yoksul değil bu ülkede. Yoksulluğu konuşurken birkaç şeyi bilmemiz gerekiyor. Bir, bankalar, patronlar, lüks içinde yaşayanlar ve yandaşlar yoksul değil; halk yoksul. İki, yoksulluk kader de değil. Ülkede, dünyada her şey olduğu için, her yerde enflasyon olduğu için, savaş olduğu için yoksulluk yaşanmıyor. Yoksulluk, bu iktidarın politik, bu iktidarın sınıfsal tercihi. Yoksulların oyuyla iktidara gelen bu Hükûmet yoksullara ihanet içinde, yoksullara düşmanlık içinde; zenginleri daha fazla zengin etmek için uğraşıyor. Yoksulluk savaş politikalarının bir yansıması. Nasıl Ukrayna'daki savaş benzin zammı olarak geri dönüyorsa, ülkedeki savaş da obüs mermileriyle hesaplanan, domates, biber fiyatıyla hesaplanan savaş halka yoksulluk olarak dönüyor. Ne yapmalı? Zamlar geri alınmalı. Ne yapmalı? Yoksullara karşı gerekli tedbirler alınmalı ama iktidar, ama bu patronlar bunun hiçbirini yapmayacak; bir tane sebebi var: Çünkü biz sessiziz, biz susuyoruz, biz yapmamız gerekeni yapmıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MUSA PİROĞLU (Devamla) - İşçiler ve yoksullar yan yana gelmediği sürece ne yazık ki bu yoksulluğu aşma şansımız olmayacak.

Ben sözlerime son verirken büyük şair Tevfik Fikret'i anarak bitirmek istiyorum. Tevfik Fikret, zamanında desteklediği İttihatçılar yolsuzluğa, hırsızlığa, düşkünlüğe çökünce, her çeşit hırsızlığın içine çökünce onlara ünlü bir şiirle seslendi, Han-ı Yağma şiiriyle onlara cevap verdi ve dedi ki onlara: "Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak/Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı yağma sizin/Doyuncaya, tıksırıncaya kadar yiyin."

Ve ben diyorum ki bugün yiyenlere: Bedelini ödeyeceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar)