GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:61
Tarih:03.03.2022

ÜMİT BEYAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili yasa teklifi üzerine İYİ Parti adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Meclisimizin güçleneceği, yasama faaliyetinin etkinliğinin artacağı vadedilmişti. Fakat bırakın Meclisin güçlenmesini, Meclis yasa yapma yetkisi kaybetmiş, işlevsiz bir hâle gelmiştir. Âdeta, şimdi üzerinde konuşacağımız yasa teklifi gibi, ihtiyaç duyulduğunda mecburen başvurulan bir kuruma dönüşmüştür. Ülkeyi KHK'lerle yönetmek isteyenlerin, KHK'leri Anayasa Mahkemesince uygun görülmeyince Meclisin yasama yetkisi hatırlarına gelmiştir. İşte böyle bir ortamda, biraz da tarihin sıkışmasıyla, nükleer enerji gibi hayati bir meseleyi bu kürsüden konuşabiliyoruz.

Değerli milletvekilleri, nükleer enerjinin günümüzde en önemli enerji kaynakları arasında olduğunu kabul ediyoruz fakat bu önemli enerji kaynağının yaratacağı tehlikeleri göz ardı edemeyiz. Üstelik, insanlığın bugüne kadar yaşadığı dört büyük nükleer santral kazasını dikkate aldığımızda, nükleer enerjinin insanlık için yaratabileceği tehlikeleri aklımızdan hiç çıkartmamalıyız. Nükleer santral kazaları, sadece bulunduğu coğrafyaları değil ekosistemleri de yok etmekte, insan ve doğa için tehlike arz etmektedir. En son 2011 yılında Fukuşima'da yaşanan kazadan sonra nükleer enerji üreten ülkeler bu politikalarını gözden geçirmek zorunda kalmıştır.

Değerli milletvekilleri, üzerinde konuştuğumuz teklifle Nükleer Düzenleme Kurumunun yetki ve sorumlulukları ile nükleer zararlar hakkında hukuki sorumlulukların belirlenmesi amaçlanıyor. Muhtemelen, belirlenen hukuki sorumlulukların muhatabı, büyük ihtimalle Akkuyu Nükleer Santrali. Akkuyu yüzde 100 Rus sermayesiyle yapılan bir santral ancak yap-işlet-devlet projesinde olduğu gibi sonunda bize devredilmeyecek yani Ruslar santrali yapacak, elektriği üretecek ve bize satacak. Üstelik, biz, burada, bunun yasasını çıkartmaya çalışıyoruz ama maalesef santral üzerinde hiçbir denetim hakkına da sahip değiliz çünkü yapılan imtiyazlı anlaşmalar gereği Akkuyu hiçbir denetime tabi değil, nükleer atıkların ve kullanılmış yakıtların durumu net değil.

Peki, biz, üzerinde denetimine sahip olmadığımız Akkuyu Nükleer Santrali'nde herhangi bir kaza yaşanmayacağından emin olabiliyor muyuz? Teknik bir arıza olmayacağını, insan hatalarından kaynaklı kazalar olmayacağını garanti edebiliyor muyuz? Üstelik, bu olası risklerin Mersin, Adana, Antalya illerimizde yaşayan, neredeyse 6 milyona varan insan nüfusunu etkileyeceğini de düşünüyor muyuz? Bu kadar büyük bir insan kitlesini riske eden, doğaya ve ekosisteme zarar vermesi muhtemel bu santral, ülkemizin elektrik ihtiyacının ne kadarını karşılayacak?

Bütün risklere rağmen, nükleer santral yapımının amacı, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak, ucuz enerji üretmek. Akkuyu Nükleer Santrali'nde ucuz elektrik üretilecek mi? Anlaşmaya bakıldığında, üretilen 1 kilovat enerji için 12,35 dolar fiyat belirtilmekle beraber, fiyatın 15,33 dolara kadar çıkarılabileceği, Rus firmalarının inisiyatifine bırakılmış durumda. Yani bu fiyat, dolar kurunun durumunu dikkate aldığımızda hiç de ucuz gözükmüyor; üstelik on beş yıl alım garantisi de verilmiş, teknoloji transferi de yok. Peki, bu durumda, Akkuyu Santrali, elektrik ihtiyacımızın ne kadarını karşılayacak? Enerji ve Tabii Kaynaklarının Bakanlığının verilerine göre, nükleer santral, elektrik üretimimizin sadece yüzde 7,7'sini karşılayacak ve bu oran, ilerleyen yıllarda giderek düşecek ve 2030'da 3,9 olacak. Bütün bu şartlara baktığımızda, biz, niçin nükleer enerjiyi tercih ediyoruz? Riski yüksek, maliyeti yüksek bu proje ucuz elektrik üretmeyecekse, enerji bağımlılığımızı bir parça olsun azaltmayacaksa biz, neden kendi topraklarımızda Rusları santral sahibi yapıyoruz? Zaten doğal gazda bağımlı olduğumuz Rusya'ya, bir de nükleer enerjide mi bağlı olacağız?

Bu soruları Meclis kürsüsünden dile getirerek konuşmama son verirken her türlü uluslararası hukuk kuralını yok sayarak önce Türk yurdu Kırım'ı, sonra Ukrayna'yı işgal eden Rusya'yı şiddetle kınıyorum. Biz duracağımız yeri, ne askerimizin başına çuval geçiren hadsizlere ne de 34 Mehmetçik'imizi bombalayarak şehit eden zorbalara göre belirlemeyeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Ümit Bey.

ÜMİT BEYAZ (Devamla) - Bu vesileyle, ne Amerika ne Rusya ne de Kızıl Çin. Her şey Türk'e göre, Türk tarafından, Türk için diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)