| Konu: | Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 03.03.2022 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz burada bir nükleer düzenleme kurumu tartışmıyoruz. Bizim burada gördüğümüz şey, esasen, bir elektrik arz azlığının, elektrik ihtiyacının karşılanması falan da değil; zira bu bir elektrik enerjisi meselesi değil, bir siyasal angajman meselesi. Niye böyle söylüyorum? Çünkü esasen elektrikte bir arz fazlası söz konusu. Nedir bu siyasal angajman? Rusya'yla arayı iyi tutmak adına Rosatom'a yani aslında Putin'e topraklarımızda böyle bir yapıyı yapma imtiyazı sağlamak. Bunu nereden delillendiriyoruz? Erdoğan geçenlerde Putin'le arayı düzeltmek için "İkinci nükleer santral de yapacağız." yollu bazı göndermeler yaptı Putin'e, hatırlanacaktır. Yine, bir işe yaramayan S-400'leri almak da bu siyasal angajmanın bir başka göstergesi.
Elektrik enerjisi değil de bir diğer mesele ise stratejik nükleer silahlara sahip olma meselesi.
Bu sebeple biz burada, bu kanun teklifinin şurası eksik, burası böyle olsun falan demiyoruz. Biz bu kanun teklifinin baştan sona yok sayılmasını ve ülkemizde nükleer enerjinin kullanılmamasını savunuyoruz.
Şimdi düşünün bir an yani bu memlekette kebapçıdan soğancıya, patatesçiye kadar, zincir markete kadar hepsini millî güvenlik meselesi addedenler, Putin gibi bir siyasal dengesize, en yakınındaki ülkeyi işgal etme niyetinde olan ve nükleer silah kullanma konusunda hiçbir çekincesi olmayan birine "Gel kardeşim, memleketin orta yerine bir atom bombasını koy." demekte bir beis görmüyorlar. Bu ne yaman bir çelişki, bu ne kadar anlamsız bir siyasal yaklaşım, gerçekten anlayabilmek mümkün değil. Ya, gerçekten bu kadar ciddi bir risk alınabilir mi? İnsanların yaşamı bu biçimde riske edilebilir mi?
Daha birkaç saat evvel bir kaza meydana geldi; 13 işçi yaralandı, bunlardan biri ağır yaralı. Son on gün içerisinde 3 tane iş kazası meydana geldi. Zemindeki çatlağı biliyoruz, temel iş sağlığı güvenliği kurallarına uygun olmadan yapılan çalışmaları biliyoruz, Ecemiş fayına yakınlığını biliyoruz. Aslında mesele Ecemiş fayı da değil biliyor musunuz, bakın, konuşulmayan bir şey söyleyeceğim şimdi: Fukuşima'da meydana gelen depremi yaratan fay, bir dalma-batma "zone"uydu yani bir plakanın bir başka plakanın altına girmesi suretiyle meydana gelen bir deprem tetiklendi. Son yüz yılda dünyada meydana gelen 10 büyük depremin 9'u bu mekanizmayla ortaya çıktı. Aynı fay, Kıbrıs açıklarında Afrika plakasının Anadolu plakasının altına girmesiyle mümkün olabilecek niteliğe sahip yani burada da bir dalma-batma fay "zone"u var. Torosları altmış beş milyon yıl önce yapan kinetik enerji, Afrika plakasının Anadolu'nun altına doğru giriyor olması. Bu ne demek biliyor musunuz? Yani 30 kilometre ötedeki Ecemiş fayının bir önemi yok; burada çok daha büyük, 9'un çok daha üstünde bir depremi tetikleyecek bir durum var. Ya, bunlar hiç konuşulmuyor gerçekten ve iktidar karşımıza geçmiş nükleer santral güzellemelerinden bahsediyor. Öylesine bir açmaz içerisindeyiz ki yani bir taraftan ekolojiye ait olan, tarıma ait olan, doğal güzelliklere ait olan şeyler hızla budanıyor. İşte, aynı Bakanlığın birkaç gün önce yönetmeliğe eklediği bir maddeyle birlikte zeytinliklerin ruhuna rahmet okutulacak bir yönetmelik yayınlanmış durumda. Ya, bunların hiçbirini, değerli arkadaşlar, kabul etmek mümkün değil. Biz nükleer enerji kullanımına tamamen karşıyız, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ülkemizin ihtiyacının rahatlıkla karşılanabileceğini çok iyi biliyoruz. Nükleer enerjinin ne kadar olumsuz şeyler yaratacağını herhâlde tekrarlamaya gerek yok ancak yani çok sıradan bir meseleymiş gibi -utanarak burada dinledim- "İş bilmezlerin işi olarak." ifade etmek, bunları vakayıadiyeden olarak görmek, Çernobil'i son yıllarda olmuş birkaç hadise olarak nitelendirmek -birkaç tane, işte, Çernobil ve buna benzer- gerçekten meselenin bilimsel toplamına ne kadar uzak olunduğunu gösteriyor ve bu, bizim tedirginliğimizi ve korkumuzu bir kez daha artırıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
RIDVAN TURAN (Devamla) - Bu nükleer santral işleyince burada bir kazanın meydana geleceğini hepimiz biliyoruz ve buna "evet" diyenlerin de bu işin insani sorumluluğunun altında ömür boyu yaşamak zorunda kalacaklarını biliyoruz. Bu kadar genel bir bakış açısıyla, bu kadar meseleye kaba bir bakış açısıyla, değerli arkadaşlar, emin olun ki nükleer santral değil, salı pazarına tezgâh bile açılmaz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)