| Konu: | Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 03.03.2022 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerinde partim ve grubum adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, nükleerle ilgili parti görüşümüzü açık ve net olarak söyleyeyim. Nükleer santrallere karşıyız, nükleerden bahsedilen bir yerde "barış" kavramından söz etmek mümkün değildir.
7'nci maddeyle, denetimin ve tesislerin İmar Kanunu ve Yapı Denetimi Hakkında Kanun hükümlerinden muaf tutulması gibi düzenleme yapılmaktadır. İmar Kanunu'ndan ve Yapı Denetimi Hakkında Kanun'dan muaf tutulması hususunu doğru bir hareket olarak görüyoruz. Çünkü, bir: Türkiye'de Yapı Denetimi Hakkında Kanun sağlıklı ve sistemli bir şekilde işletilememiştir, dolayısıyla nükleer gibi bir hususun zaten işlevsiz olan bir kanuna tabi tutulması yersiz ve yetersiz olurdu. İki: Nükleer gibi tehlikeli bir hususun yapı denetiminin, kalite kontrol mekanizmalarının daha özenle ve hassas yapılması gerekir. Bu da ihale teknik şartnamelerinde açık ve sarih bir şekilde belirtilip uygulamasının titizlikle yapılmasını gerektirmektedir.
Nükleer Düzenleme Kurumu kuruluyor fakat bu maddeden anlaşılacağı üzere, bir sorumluluğu yok. Peki, sorumluluğu olmayan bir kurumun denetleme faaliyeti nasıl olur veya ne işe yarar? Tamamen şekilsel bir yapı. Kurum var mı? Var. Denetliyor mu? Evet. Sorumlu mu? Hayır. Böyle saçma bir iş olmaz. Peki, sorumluluk kimde? Neticede bu projenin sahibi kim? İşvereni kim? Hesap verecek kim? Sadece bilinen, işletmeci kim olacak ve üretimini belli bir süreçte belirlenen fiyata satması ve alıcı da tabii, bizleriz. Bu madde, sorumluluktan âdeta topu taca atarak kurtulmanın çabasının bir ürünüdür. İşte, böyle sorumsuz kurumlar yaratıp içini de liyakatsiz personelle dolduracaksınız. Eleman sıkıntısı çekeceğinizi hiç düşünmüyoruz, Newport Üniversitesi gibi ön kapıdan alıp arka kapıdan eline bir sertifika tutuşturularak "deport" edilen yüzlerce, belki de binlerce elemanınız mevcut. Yakın zamanda, Sanayi ve Teknoloji Bakanı atamasını görünce hayret etmemek mümkün değil. Sebze üretim tekniği uzmanı bir vatandaş, Uzay Ajansına müşavir olarak atandı. Düşünebiliyor musunuz, gözlerindeki ışıltıyla Türkiye ekonomisini dize getiren bir Bakanımız var zaten! Kilosu 38 liradan acı sivri biberin kulaklarında yarattığı ısı enerjisini de elektriğe dönüştürüp kulaklardan da LED ampullerle ışık saçtınız mı dünya ekonomisini dize getirirsiniz! (HDP sıralarından alkışlar) Belki de acı biber ve domatesin çekirdeğini parçalayarak yeni enerjiler üretebilirsiniz! Zaten bundan dolayı bazı vekiller de "Kiloyla domates almayın, taneyle alın." önerisinde bulunmuştu. Burada asıl amaç, çekirdeğin ziyan edilmemesi ve çok domates, patates yiyerek vücudunuzun da bu sebzeler gibi amorf bir şekil almasını önlemek!
Bir de Ay'da domates, biber üretip damat Bakanın projesini yaptığı Ay'a iki gidiş iki geliş yol projesini hayata geçirirseniz dünya ekonomisini de allak bullak edersiniz!
Değerli milletvekilleri, yapı denetimi sistemleri olmasına rağmen bu ülkede binalar çöktü mü? Çöktü. Yollar çöktü mü? Çöktü. Havaalanlarının çatısı çöktü mü? Çöktü. Çünkü yapı denetim şirketlerine bakın, çoğu, büyük müteahhit firmaların ya yan kuruluşları ya da taşeronları; küçük olanları ise toplama diplomayla sözde denetim yapıyorlar. Demek ki bizim denetim sistemimizde bir arıza mevcut. Aynı hastalığı nükleer tesislerde de yaşarsak vay hâlimize, vay dünyanın hâline! Her ne kadar bizler nükleer santralin yapılmasına baştan beri karşı isek de bari yapılanların dünya güvenlik, denetim ve kalite kontrol standartlarına uyumlu yapılmasını öneriyoruz. "Bunları biz yapmıyoruz, bize Allah yaptırıyor." diyen zihniyete diyeceğimiz tek şey, Allah daha fazla şaşırtmasın olacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)