GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:61
Tarih:03.03.2022

OYA ERSOY (İstanbul) - "Kötü şeyler gördük; savaşlar, katliamlar, ölen, öldürülen çocuklar gördük; kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük; yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük; yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya." diyordu Kâzım.

33 yaşında kanserden kaybettiğimiz Kâzım Koyuncu'yu sevgiyle saygıyla anıyorum. Tam da bu teklifin görüşüldüğü günde en fazla konuşmamız gereken Çernobil'in mağdurlarından, kaybettiğimiz, bu ülke topraklarının yetiştirdiği, halkı için yaşayan, o 33 yıllık hayatına bütün değerleri sığdıran sevgili Kâzım Koyuncu ne diyordu biliyor musunuz? "Sizin için ucuz olan nükleer enerji değil, insan hayatıdır." diyordu Kâzım. Evet, dünyamız nükleerden çok çekti, İkinci Dünya Savaşı'nda Japonya'ya atılan atom bombaları vahşetinden bu yana Çernobil ve Fukuşima felaketlerini yaşadı. Bu konuda hassasiyetleri olan ve teknolojide dünya lideri olan, deprem ve felaketlerden etkilenmeyen Japonya bile nükleer santral yapamıyorsa burada bir kez daha düşünün, evet, bir kez daha düşünün.

Çernobil Nükleer Santrali'nin patlamasından sonra, özellikle radyoaktif rüzgârlarla beraber, bulutlarla beraber Türkiye'de Trakya ve Karadeniz bu radyoaktif rüzgârdan, yağmurdan en fazla etkilenen yerler oldu. Ve biliyor musunuz özellikle o dönemki radyoaktif maddeler Hiroşima'ya atılan nükleer bombanın tam tamına 50 katına eşit miktarda ve biz bugün, bu ülkede nükleer santralleri konuşuyoruz.

Çernobil'den sonra Türkiye'de, özellikle yağmurların yağmasıyla, radyasyon bu memleketin topraklarına ve sularına karıştı. Sonrasında, Karadeniz'de her evden bir ölüm çıktı ama biz, Kâzım'dan seneler sonra Kâzım'ın evinden Cavit amcayı da kaybettik.

Türkiye'de Çernobil sonrası radyoaktif kirliliğin tarım ürünlerine, hayvancılığa ve insan sağlığına etkileri araştırılmadı, bu da bizim için şaşırtıcı değil. Halkın sağlığı için Karadeniz halkı teşhis ve tedavi merkezi istedi, onkoloji hastaneleri istedi, bunlar da yerine getirilmedi. Ne kadar gizlenirse gizlensin, Trabzon'da 1990'da 90 olan kanser vakasının 2003 yılında 720'ye çıkmasının ya da Ordu'da 50'den 1.637 çıkmasının üzeri de örtülemedi. Türk Tabipleri Birliği "Çernobil Nükleer Kazası Sonrası Türkiye'de Kanser" diye bir rapor yayınladı 2006 yılında ve tarım ürünlerindeki radyasyon kirliliğini açıkça ortaya koydu bu raporla. Bu rapora göre, yine, Karadeniz'de balıklarda yapılan incelemede, bulaştığı yerde ancak otuz yılda etkisini kaybeden sezyum bulundu. O dönemi bir kez daha hatırlatmak istiyorum: İngiltere'ye satılan o fındığın radyasyonlu olması nedeniyle iade edilmesi üzerine dönemin iktidarı çıktı ve dedi ki: "110 bin ton fındık imha edilecek." Ama 10 bin tonu kaldı biliyor musunuz. O 10 bin ton, ihraç edilmeyen 10 bin ton Kenan Evren'in "Az radyasyon kemiklere iyi gelir." sözleri eşliğinde okullara dağıtıldı, fındık ezmesi yapıldı, çikolata yapıldı, işte, aynen bugün sizin "temiz enerji" dediğiniz gibi. Kenan Evren de o dönemde "Az radyasyon kemiklere iyi gelir." diyordu.

Evet, 2011'de Japonya Fukuşima'da bir sızıntı meydana geldi ve o dönem ortaya çıkan radyasyon bugün tüm dünya denizlerini etkileyen bir hâl aldı; bu da bilimsel raporlarla ispatlanmış durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

OYA ERSOY (Devamla) - Şimdi, nükleer santraller, evet, sadece kaza anında tehlikeli değildir. Bunun özellikle nükleer atık yönetimi ciddi anlamda sorunludur tüm dünyada ve milyonlarca yılda yapılabilecek uranyum elementinin yarılanma ömrü yaklaşık dört buçuk milyon yıldır. Radyoaktif atıklar küresel ölçekte önemli bir sorundur ve bu sorunla dünya baş edemiyor. "Sanayide kullanılacak bu atıklar, teknolojik gelişmelerle çözülecek." diyorlar ama ne yapıyorlar biliyor musunuz? Nükleer santrallerle enerji üretimi yapan ülkeler bu atıkları gelişmemiş ülkelere satmanın ve kendi ülkelerinde depolamamanın yollarını arıyorlar -bunun üzerine daha ayrıntılı çok konuşacağız- ve bu yollardan biri işte bu ülke. Paris Anlaşması'nın onaylandığı gün, bu Meclisten çıkan yakıt ve radyoaktif atıflarla ilgili uluslararası sözleşmenin onaylanmasıyla radyoaktif maddelerin Türkiye'ye girip çıkmasına izin verildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OYA ERSOY (Devamla) - Bu memleket bizim. Bu teklifle beraber de aslında bu memleketin ölüm fermanına imza atacak bu Meclis. Herkesi buna ortak olmamaya çağırıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)