GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:63
Tarih:05.03.2022

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Halkların Demokratik Partisi olarak biz nükleer güç santrallerine ve bununla beraber elektrik üretimine karşıyız. O nedenle, ilk günden beri biz maddelerin değil, bunun tümüyle reddedilmesi üzerine konuşuyoruz. Birkaç anekdotla bazı şeyleri paylaşmak istiyorum: Burada muhalefetten birçok arkadaşımız sorunları dile getirirken niçin nükleer enerjiye karşı olunduğu, niçin insanların yaşamını tehdit ettiği konusunda açıklamalar yaparken hiçbir şey dikkate alınmadı çünkü iktidar için önemli olan "yeşil" denilen doların kendisi, paranın kendisi; gelecek değil, bugünü kurtarma ama geleceğe iyi bir miras bırakmak lazım, geleceği tümüyle daha sağlıklı bir dünyaya dönüştürmemiz lazım.

Türkiye'de böyle mi oluyor? Hayır. Anekdot: Onur Hamzaoğlu, Profesör, Kocaeli Üniversitesinde çalışıyor. Kocaeli, Türkiye'de sanayide önemli bir yerde; sanayide, üretimde bütün ham maddenin hemen hemen yüzde 15'i Kocaeli'de çıkıyor. Bir araştırmaya göre 2000 ile 2006 yılları arasında Dilovası'nda ölenlerin yüzde 30'undan fazlası kanserden yaşamını yitiriyor. Peki, ne diyor? "Araştıralım." Araştırmaya kalkıyorlar halk sağlığı ana bilim dalıyla beraber, bir tartışma başlıyor ve o tartışmayla beraber arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonu kuruluyor. 29 sorun saptanıyor, 29 çözüm önerisi veriliyor. Mecliste bu araştırılıyor, kanserle ilgili sonuçları çıkartılıyor, çözüm önerileri üretiliyor. Ve ne oluyor? Onur Hamzaoğlu'na soruşturma açılıyor. Niçin? Kocaeli Belediyesinde diyorlar ki: "Sen büyük bir faciaya neden oldun."

Bir diğeri: Bülent Şık, Kocaeli'de, Edirne'de, Kırklareli'de, Antalya'da bir çalışma yürütüyor gıdayla ilgili. Gelecekte kansere neden olabilecek gıdaların yaşamı tehdit ettiğini, üretimde kullanılan tekniklerin kansere neden olacağını açıklıyor. Ne oluyor? Yargılanıyor. 2 bilim insanı, insanları uyardığı için yargılanıyor. Cezalar, linç edilmeler; ihanet, vatan hainliğiyle suçlanıyorlar. Ne oluyor? 2'si de beraat ediyor, onları suçlayanlar tazminat ödemeye mahkûm oluyorlar.

Bugün, biz muhalefet olarak kaç gündür uyarıyoruz. Ya, nükleer, adı üstünde. Dünyada böyle atomla ilgili bir söz edildiğinde hemen Hiroşima, oradaki ölümler referans veriliyor, peşinden Nagazaki'deki ölümler referans veriliyor ve hâlâ etkileri konuşuluyor, hâlâ; peşinden dizilere konu olmuş Çernobil. Dizilere konu olmuş bu kadar nükleer facia varken dünya vazgeçiyor, dünyanın vazgeçtiği teknolojiyi biz Türkiye'nin en güzel yerlerinde, geleceğe miras bırakacağımız yerlerde kullanıma açıyoruz. Ne imiş? Elektrik üretilecekmiş. Ne imiş? Enerji üretilecekmiş. Ya, zaten siz enerjiyi içeride özelleştirmişsiniz, içeride özelleştirdiğiniz ve kamunun kamu hizmeti vermesi gerekirken, hele hele pandemi gibi zor şartlarda, yoksullukta, hayat pahalılığında bunu yapmanız gerekirken özelleştiriyorsunuz ve özelle anlaşma yapıp burada yerler açıyorsunuz, kendi ülkelerinde açmadıkları yerleri buraya getirtiyorsunuz.

Bir diğeri, tekrar uyarıyoruz: Ne yapacaksınız burada, bunları nasıl bertaraf edeceksiniz? Yanıt yok. Onlara göre sanki nükleer atık bir torbaya konacak, bir şişeye konacak, elini kolunu sallayarak gidecek veya kargoya verip göndereceksin. Dünyada daha bu konuda çalışma yürütülüyor bu nasıl bertaraf edilebilir diye. Siz aldığınızda, bunu deniz yoluyla götürdüğünüzde, İstanbul'dan gittiğinde diyelim, başka bir şekilde gittiğinde nelere nelere neden olacak? Oradaki çalışmalar nelere neden olacak? Ve beraberinde bir deprem, bir patlama, bir kaza, herhangi bir olağanüstü olayda değil orayı bütün çevreyi etkisi altına alacak. Arkadaşlarımız söyledi, Sinop gibi bir il yirmi dört saatte yok olabilecek; orada yaşayan canlıları, sadece insanları değil canlıları yok edebilecek kapasiteye sahip. E, siz ne yapıyorsunuz? Arkadaşlarımız gösterdi; İğneada'yı, Sinop'u, Mersin'i, buraları yok etmeye çalışıyorsunuz ve geleceğin en güzel yerlerini siz kurban etmeye çalışıyorsunuz. Ne için? Enerji üretelim diye. İyi de Türkiye'nin bir yığın enerji üretebileceği, yenilenebilir enerji üretebileceği alanlar var, alternatif alanlar var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Bununla ilgili bir çalışma yürütülüyor mu? Hayır. Siz ne zaman ki bilim insanlarını dinlemezseniz, ne zaman ki siz bilimden uzaklaşırsanız, ne zaman doğru söyleyenleri vatan hainliğiyle, teröristlikle, ihanetçi olarak suçlarsanız bir yere gidemeyiz. Neden? Daha önce de gördük; ya, bu ülkede öyle şeyler yaşadık ki -işte önceki gün Tarım Bakanı alındı- sınır ötesine gidecek ballar, bal engellendi. "Bu sınır dışına gidemez çünkü içinde zararlı ürünler var." Bakan ne yaptı, biliyor musunuz, istifa eden Bakan? "Bunu Türkiye içerisinde tüketelim." Biz insana böyle bakarsak ilerleyemeyiz.

O yüzden bu yasanın tümüyle reddedilmesi lazım; nükleer enerjiden değil, gelin temiz, çevreye duyarlı enerjiden yana olalım.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)