GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:63
Tarih:05.03.2022

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli üyeler; 20'nci madde üzerindeki konuşmam, aslında 21'inci maddeyi de kapsamına alıyor. Sürekli dillendirdiğimiz üzere, keşke, İç Tüzük madde 81 gereği, bir madde üzerinde on dakikamızı kullanabilseydik. Bunu yapamadığımız için, 21'inci madde çok önemli olduğundan Sayın Özgür Özel'le paylaşıyoruz; beş dakika ben konuşacağım, biraz sonra beş dakika o konuşacak ve somut önerimiz, 21'inci maddeye ilişkin düzenlememiz biraz sonra okunacak.

Ben şimdi onun hukuki altyapısını sizlerle paylaşmaya çalışacağım zira 21'inci madde, tıpkı 1'inci ve 3'üncü maddelerde olduğu gibi çok önemlidir, şu bakımdan: Bu yasanın adı Nükleer Düzenleme Kanunu olmakla birlikte, esasen, bu, Nükleer Düzenleme Kurumu yasasıdır, kısaca NDK. Bu bakımdan, bu Kurumun hukuki statüsünün belli olması gerekiyor. Burada bu yasanın çıkarılmasıyla, esasen normlar hiyerarşisinde 2 Temmuz 2018'de yasa yerine KHK yoluyla yapılan işlemin, ölü doğan işlemin şu anda defin işlemini yapıyoruz aynı zamanda yani üç buçuk yıl sonra, ölü doğan bir hukuki işlemin, normlar hiyerarşisine uyulmadığı için defin işlemi yapılmaktadır.

Peki, şimdi ne yapılıyor? Yasa yoluyla düzenleniyor. Yasa yoluyla düzenlendiği için artık CBK'yle düzenleme yapılamaz ama yasa yoluyla düzenleme yapıldığı hâlde, bu Kurumun statüsü belirlenmediği için bu yasanın bu Kurum için öngördüğü yönetmelik çıkarma yetkisi de kullanılamayacak. Yani şuna benzetilebilir aslında bu düzenleme: Bir bina var, binanın çatısı kurulmuş ama temeli atılmamış. İşte, bizim önerimizle, biraz sonra okunacak olan önerimizle bunun temelini atmaya çalışacağız. Bu bakımdan; görev, yetki ve sorumluluk bakımından birçok görev ve yetki veriliyor, düzenleme yetkisi de veriliyor bu Kuruma ama bu Kurumun hukuki statüsü belli değil, bu Kuruma kamu tüzel kişiliği verilmemektedir.

İşte, bu açıdan bakıldığı zaman bu hukuki işlem teknik açıdan Anayasa'ya aykırılık taşıyacaktır çünkü bu Kurumun, yasanın kendisine tanıdığı görev ve yetkileri kullanması mümkün olmayacaktır zira Anayasa madde 124'e göre, yalnızca kamu tüzel kişileri yönetmelik çıkarabilir. Bu nedenle, aslında, araç-amaç ilişkisi burada kopmuş bulunuyor. Kurumun amaçlarını yerine getirebileceği araçlardan Kurum yoksun kılınmıştır. Bunun başında da yönetmelik çıkarma yetkisi gelmektedir.

Bu açıdan, bizim önerimiz, bu Kurumun statüsünü belirleyen somut öneridir ve aslında bu önerimizle Sayın Başkan Vekilleri, iktidar ve muhalefetin yerini değiştirdik. Yani "opozisyon" yerine "prepozisyon" yaptık yani engelleme yerine önünüzü açmaya çalıştık. Şunu yapalım diyoruz: "Eğer bunu kabul etmezseniz o zaman engelleyici, muhalefet değil, iktidar olmuş olacak." Gerçi biraz önce Sayın Cahit Özkan: "Gelin, uzlaşalım." dedi. Evet, herhâlde yasanın asgari gereği olan bir yükümlülük olarak kaleme aldığımız bu metin, uzlaşmanın da ötesine geçiyor, zannediyorum bunu kabul etme konusunda herhangi bir sorun yaşanmayacak çünkü yasa koyma yetkisi bize aittir; teklif tekeli, Komisyondaki tartışmalar ve Genel Kuruldaki müzakereler. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bunu, kendi yetkisini kullanmaktan vazgeçemez, vazgeçmesi durumunda hem Anayasa'nın sözüne ve özüne aykırılık söz konusu olacaktır hem de asli ve genel yetkisini kullanmaktan kaçınmış olacaktır ve tabii, en önemlisi de Türkiye'nin, Türkiye çevresinin güvenliğinin geleceğini tehlikeye atmış olacaktır.

Bu açıdan bizim somut önergemizin kabul edileceği umuduyla sorumluluk ilkesini de hatırlatmak istiyorum. Gelecek on yıllarda nükleer güvenlik sorunu yaratacak olan bu yasayı bu şekilde oylamak, hukuki ve cezai sorumlulukları beraberinde getirir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hukuk yoluyla çevresel güvenliğin sağlanması, ilerletilmesi, çevre hukukunun geri götürülemez bir ilkesidir. Buna karşın hukuk yoluyla çevresel felaketlere rıza göstermek suretiyle ekolojik dengeyi tehlikeye düşürmek geleceğe karşı suçtur. Türkiye Büyük Millet Meclisi geleceğe karşı suç mekânı olmamalıdır, kaynağı olmamalıdır, olamaz. Bu düzenleme böyle bir riski beraberinde getirmektedir, getirebilecektir. Bu açıdan, radyasyon yayıcılığıyla nükleer santraller nitelik farkı taşımaktadır. Saydamlığın... Bu konulardaki bütün faaliyetlerden halkın bilgilendirilmesi ve bu konudaki yükümlülük, aslında tıpkı Akkuyu'yu nasıl ki karakuyuya çevirdiysek bunu da Meclis kapalıyken yapıyor olmakla halka da gerçek bilgileri iletmemiş oluyoruz; bu da sorumluluğumuzu artırmaktadır.

Teşekkür ederim, saygılar. (CHP sıralarından alkışlar)