GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:63
Tarih:05.03.2022

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 21'inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Benden önce konuşan Cumhuriyet Halk Partili konuşmacının özellikle Nükleer Düzenleme Kurumunun karar organı olan Kurula seçilecek başkan ve üyelerinin niteliklerinin ve liyakatlerinin koşullarını içeren önergesini destekliyoruz çünkü sizin sicilinizde liyakat yerine sadakat temelli atamalar yer almaktadır; en azından şimdiden önlemini alalım.

Hep diyoruz, biz söylemekten yorulduk; iktidar kanunsuz iş yapmaktan yorulmadı. Bugün görüştüğümüz kanun teklifinin nedeni de Anayasa'ya aykırı olarak kurulmuş bir kurumu yasal hâle getirmek. AK PARTİ'si ne Anayasa ne kanun ne yönetmelik ne kural tanıyor; yirmi yıldır iktidardasınız ama uzun vadeli bir programınız yok. Evvelsi gün Tarım Bakanınız görevinden affını istedi çünkü yürütülen tarım politikaları sonucu ne çiftçi kaldı ne hayvan üreticisi. Sizden önceki dönemlerde kendi kendine yeten bir ülke olan Türkiye, bugün, artık buğday ithal eden, hububat ithal eden bir ülke konumuna geldi. Gıda ürünlerindeki artışta bir türlü oturtamadığınız tarım politikalarının etkisi çok büyük ama Enerji Bakanlığının tarım alanlarıyla alakalı politikalarındaki yanlışlar da bu artışı tetikleyen en önemli unsurlardan biri. AK PARTİ'si döneminde yapılan birçok kanun düzenlemesi, farklı adlarla yapılsa da temeli, tarımı kökten yok etme hedefine kilitlenmiş olarak çıkarılmış. Maden Kanunu'nda 20'nin üzerinde değişiklik yapılmış. Bu düzenlemelerde orman, muhafaza ormanı, ağaçlandırma alanları, özel koruma bölgeleri, millî parklar, tabiat parkları, sit alanları, mera alanları, tarım alanları ve su havzaları madenciliğe açılmış, şimdi de gözü zeytinliklere diktiniz. Mera Kanunu'nda düzenleme yapılmış, hayvancılıktan vazgeçilerek bütün atıflar madenciliğe yapılmış. Orman Kanunu'nda değişiklik yapılmış, ormanlarımızdan vazgeçilirken bütün atıflar madenciliğe yapılmış. İmar Kanunu'nda değişiklikler yapılmış, tarımdan vazgeçilerek atıflar madenciliğe yapılmış. Turizm Kanunu'nda değişiklikler yapılmış, yine ormancılıktan, tarımdan vazgeçilerek atıflar madenciliğe yapılmış. Yani ne yapılırsa yapılsın son durak madenciliğin gelişimi. Güya yönetmeliklerle madencilik faaliyetlerinden azade alanlar yaratılmaya çalışılmış ama tüm yönetmelik ve ilke kararları çok kolay şekilde değiştirilmiş ve sonuçta nihai hedefe kilitlenilmiş, aynen 1 Mart 2022 tarihinde çıkarılan Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'te olduğu gibi. Bu yönetmelik kamuoyuna zeytin katliamı yönetmeliği olarak yansıdı, yalan da değil. Hükümleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yürütülecek bu yönetmelikle, madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olanlara denk gelmesi durumunda, zeytin sahası üzerinde maden tesisi açılmasına olanak verilmektedir. Yalnız yönetmelikte kullanılan ilk cümle çok ilginç "Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere..." İlginç olan bir cümle daha var "Kamu yararı dikkate alınarak..." Neden ilk cümlede "Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere..." deniliyor? Çünkü "Biz madencileri ihya etmek üzere bu değişikliği yapıyoruz." deme lüksünüz yok ama elektrik faturaları almış başını yürümüşken "Biz, bunu, kamu yararını dikkate alıyoruz." diyerek yapmanız, her zaman arkasına saklandığınız çirkin propaganda ve makyaj. Hiç merak etmeyin, artık bu masallara kimse inanmıyor. Türkiye'de maden alanları bilgisi Enerji Bakanlığına bağlı MAPEG tarafından ücret karşılığı satılıyor. TEMA Vakfı da seçtiği 15 ilin bilgilerini edinebilmek için 200 bin liranın üzerinde bir para yatırmış ve koordinatları satın almış, geri kalan kısmını da iki yıl boyunca araştırmış. Çıkan sonuç: Bu bölgelerin yaklaşık yüzde 60'ını maden alanı olarak ruhsatlandırmışsınız; bunun içinde tarım alanı da var, orman alanı da var, mera da var. Şimdi çıkarılan yönetmeliklerle bu alanlara bir de zeytin alanlarını ekliyorsunuz. 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun'umuz var; ta 1939 yılında çıkmış, çok uzun değil 25 madde, açın bir okuyun. Kanunda zeytinciliğin geliştirilmesi için devlet teşvikler vermiş, yabani zeytini yani delice ağacını aşılayanlara mükâfat koymuş ve zeytin alanlarının korunmasına ilişkin yasaklar koymuş. Denilmiş ki: "Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişimine mâni olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Denilmiş ki: "Zeytinlik sahaları daraltılamaz, miras yoluyla dahi olsa bölünemez." Kanunun amir hükümleri ortadayken kanuna aykırı bir yönetmelik değişikliği yapılabilir mi? Konuşmamın ilk başında da değindim; siz, kanun tanımıyorsunuz, yaparsınız.

Zeytin stratejik bir bitkidir, zeytin insanlık için altın, bereket, şifadır, barıştır ve önemlisi zeytin bu vasıfları nedeniyle kutsaldır. Yaradan'ın kanununa aykırı hareket eden sizin kul yapımı kanuna itibar etmemeniz kendinizce normal kabul edilebilir ama kul hakkını geçtik, bunun bir de Allah katında verilecek hesabı var. Zeytinin ahı Tarım Bakanının üzerinde dolaştı. Kendi Bakanlığını ilgilendiren birçok konuda dik duramayan Tarım Bakanı affını istedi; Allah affetsin, ne diyelim. Aslında bakarsanız tek biri -tek ağızdan çıkan- haşa tek irade sahibiniz de bu vatandaştan affını istemelidir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)