GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:65
Tarih:09.03.2022

CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğitimle ilgili bir konuyu konuşuyoruz. Ben, izniniz olursa, eğitimin hani "beşikten mezara kadar" anlayışı var ya, oradan başlamak istiyorum.

Ülkemizde okul öncesinden ortaöğretim de dâhil 18 milyon öğrencimiz var; yükseköğretimde 8,2 milyon öğrencimiz var, açık öğretimi de dâhil ettiğimizde 24,2 milyon öğrenci bulunuyor. Bu öğrencilerin velilerini de kapsadığımızda, yaklaşık olarak 72 milyonun sorununu konuşuyoruz.

Yirmi yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının başarısız olduğu alanların en başında eğitim gelmektedir. Plansız programsız hamlelerin cefasını çocuklarımız çekiyor.

Yirmi yıllık süreçte 8 defa Millî Eğitim Bakanı değişti, her Millî Eğitim Bakanının ömrü ortalama yirmi sekiz ay oldu. Bu süreçte neler yaptınız, kısaca bunlara değinmek istiyorum. Defalarca öğretim programlarını değiştirdiniz, yine de eğitimde başarı elde edemediniz. 72 bin atanmayan öğretmenden 700 bin atanmayan öğretmene geldiniz. Öğretmen adaylarımızı açlığa mahkûm ettiniz. Bakın, çocuklarınız vardır, torunlarınız vardır; LGS, OKS, SBS, TEOG, yeniden LGS, LYS, YGS, TYT, YKS; alfabede harf bırakmadınız, yine de kontenjanları dolduramadınız. Okulları nitelikli-niteliksiz diye ikiye ayırdınız. Tuvalet temizleyicisinin dahi olmadığı, okulda güvenlik görevlisinin olmadığı, özellikle uyuşturucu tacirlerinin okul etrafında cirit attığı bir süreci hep beraber yaşıyoruz. Cumhurbaşkanı "2 milyon tablet dağıttık." dedi ama bunu Millî Eğitim Bakanlığı resmî rakamlarıyla yalanladı, dedi ki: "Yaklaşık olarak 640 bin tablet dağıttık." 1 milyon 400 bin tablet yok. FATİH Projesi var, yaklaşık 5 milyar harcadınız, devletin paraları çöpe gitti. Sınav sorularını çalanlara şahit oldunuz, kefillik yaptınız, dediniz ki: "Ben onun kefiliyim." Şimdi, kefili olduklarınız cezaevinde yatıyor, farkında mısınız, bilmiyorum. 4+4+4 sistemiyle altmış aylık çocuklarımızı okula başlattınız, bir kuşağı yok ettiniz. İlkokulu dört yıla indirdiniz, 5'inci sınıfı ortadan kaldırdınız, iki yüz yıllık geleneği yok ettiniz. 6 yaşındaki çocuklarımıza on iki yıl birleşik eğik yazı dayatması yaptınız, sonrasında "Ya, hata yaptık." dediniz, yeniden döndünüz. Eğitimi kademeli hâle getirdiniz. Okullaşma oranını 2002 yılının gerisine düşürdünüz. Yaklaşık olarak 20.232 köy okulunu kapattınız. Taşımalı eğitim kapsamındaki öğrenci sayısını 1 milyon 248 bine çıkardınız, ilköğretimden sonra ortaöğretimde de taşımalı uygulamalara başladınız. Köylerdeki 85 bin dersliğin kapısına kilit vurdunuz, şimdi oralar kümes hâline geldi. 2014 yılında, bir gecede, Müsteşar hariç, tüm Bakanlık, taşra ve okul yöneticilerini görevden aldınız, yerlerine yandaş bir eğitim sendikasından aldığınız talimatla atama yaptınız, daha sonra da bunları ihraç ettiniz. Kanuna aykırı olarak okul açmanın cezasını kaldırdınız, merdiven altı kaçak okullar açtınız. Teftiş sistemini sürekli değiştirdiniz, ne maarif müfettişi bıraktınız ne de Bakanlık müfettişi bıraktınız. Akademisyeni olmayan, öğrencisi olmayan üniversiteler açtınız. Barış akademisyenlerini sırf görüşlerini dile getirdikleri için KHK'yle ihraç ettiniz. Boğaziçi Üniversitesinde ikinci kayyum rektör dönemini yaşıyoruz, kayyum rektör bu sefer de kayyum dekanlar atamaya başladı. Dünyada en nitelikli üniversiteler arasında sayılan Boğaziçi Üniversitesini kendinize hedef seçtiniz. 50/d'li araştırma görevlilerini yok sayıyorsunuz. Öğrenci affı konusunda YÖK'e binlerce mektup gidiyor, sizlere de geliyor biliyorum ama bunlara YÖK de Parlamento da kulaklarını tıkıyor. 2018 yılında, barajın düşürülmemesi için YÖK Genel Kurulunun almış olduğu kararı şimdi gelen YÖK Başkanı YÖK Genel Kurulunun düşüncelerini de almadan ortadan kaldırdı, barajı sıfıra indirdi. Bununla neyi çözmek istiyorsunuz? YÖK üniversitelerdeki denklik sorununa çözüm üretmedi. Yurt isteyen, barınma hakkı isteyen, burs isteyen öğrencileri yok saydınız. Yükseköğretim düzeyinde 100 öğrenciden 18'inin yurt imkânını sağladınız, 72'sinin yurt olanağını sağlamadınız. Kredi kullanan öğrencilerin babalarının, annelerinin, kardeşlerinin evine haciz getirtiyorsunuz. Geldiğimiz nokta bu.

FETÖ'cüler il müdürü, ilçe müdürü, okul müdürü yapılarak devletin kılcal damarlarına kadar girmişti, üniversitelerde de bu vardı. İstanbul'da bir vakıf üniversitesi kuruldu, devlet arazi bağışlayarak kurdu, Şehir Üniversitesi. Bu üniversite kendi alanında nitelikli eğitim yapmaya başladı ama bu üniversiteyi de yok ettiniz. Şimdi diyorsunuz ki: "Vakıf üniversitelerine karşı mısınız?" Vakıf üniversitelerinin nitelikli eğitim verenlerine siz karşısınız. Vakıf üniversitelerinin içini boşaltan sizsiniz. Vakıf üniversiteleri vakfedilerek kurulan üniversitelerdir. Bizim karşı çıktığımız, üniversite tiplemesi ticarethanelerdir. Siz özel üniversite ile vakıf üniversitesini karıştırıyorsunuz. Bizim karşı çıktığımız özel üniversitelerdir, vakıf üniversiteleri değil.

Bursa'da kurulmak istenen Mudanya Üniversitesi konusuna Cumhuriyet Halk Partisinin Bursa milletvekillerinin hiçbirisi karşı değil. Üniversitenin içeriğine, hazırlanışına, kadrolaşmasına, niteliğine, nitelikli eğitim vermesine dair çözüm önerileri var ama siz diyorsunuz ki: "Biz yaptık, oldu." Siz "Yaptık, oldu." dediğinizde bakın ne oluyor?

2011 yılında Ankara'da bir üniversite vardı; Koza Üniversitesi. Bu üniversite isim değişikliği üzerine Parlamentoya geldi ama Parlamentoya gelmeden önce billboardlarda, otobüslerde "İpek Üniversitesi" adını koydular.

Şimdi, 2022 yılına geldik, üniversite kurulmamış, Parlamentoda görüşülüyor ama bir vakıf, kendi sayfasında, üniversite kurulmuş gibi öğretim elemanı arıyor, personel arıyor, bu kendi sayfasında var, Bursa'daki yerel gazetelerde de var.

2011'de ne yaptıysanız şimdi benzerini yapıyorsunuz. Bakın, 2011'de kurduğunuz İpek -Koza- Üniversitesi bugün nerede? Kapattınız. O üniversiteye çocuğunu göndereni cezaevine attınız, o üniversitede hocalık yapanı nana muhtaç ettiniz. Şimdi, bugün de aynı yöntemi işliyorsunuz. Hani diyorsunuz ya "Ya, bu güçlendirilmiş parlamenter sistem nedir?" diye. Bu güçlendirilmiş parlamenter sistem, bir vakıf üniversitesinin Parlamento kararı almadan ilanına karşı durmak demektir. Bu güçlendirilmiş parlamenter sistem, millet iradesini, milletvekili iradesini yok sayan zihniyete "Dur!" demektir.

Bugün yapılan hatadan, dün yapılan hatadan ders almayanların gerçekten dönüp bir kez daha bakması gerekiyor. Eğer biz, Parlamentoyu kendi işlevine döndürmez isek üniversitelerin, özellikle ticarethaneye dönmüş olan üniversitelerin sahiplerinin iki dudağı arasına sıkışmış bir hayatı bu gençlerimize, bu çocuklarımıza dayatmaya kalkarsak 84 milyon bundan acı çekecek.

Burada herkes elini vicdanına koymalı. Bu üniversite, sekiz aydır, üniversite kurulduğunu ilan ederek bir faaliyet yürütüyor, yasa çıkmadan ilanını yapmış. Diğer bir üniversite de ad değişikliği yapıyor; ad değişikliği yaparken buradaki milletvekili arkadaşlarımız da -daha önce üniversitenin adı vardı- şimdi değişikliğe bize teklifle geliyorlar. İyi bir şey, adını değiştirirken bile Parlamentoya geliyor. Ama neden adını değiştiriyorsun? Hangi nedenlerle bunları değiştiriyorsun? Bunların gerekçeleri maalesef yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

YILDIRIM KAYA (Devamla) - Tamamlıyorum.

Daha teklif Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeden kendisini üniversite olarak ilan edenlere sözümüz şudur: Siz adım adım takip edileceksiniz. Biz nitelikli bilim yuvalarının mutlaka hayat bulmasını istiyoruz. Biz üniversiteye; bilimsel, laik ve kamusal eğitime karşı değiliz ama cumhuriyetle, cumhuriyet devrimleriyle hesaplaşmak isteyen bir zihniyetin karşısında da sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Vakıf üniversitelerinin ekonomik olarak yetersiz olduğunu biliyoruz. Çalışanlara asgari ücretin bile altında ücret ödediklerini biliyoruz. Öğrencilerin bu üniversitelerde hak ettiği eğitimi alamadıklarını da biliyoruz. İtirazımız niteliksiz eğitimedir, itirazımız Cumhuriyet devrimlerinin temeline dinamit koymayadır. (CHP sıralarından alkışlar)