GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:66
Tarih:15.03.2022

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Değerli halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Tüm tıp camiasının Tıp Bayramı'nı kutluyor ve sağlık emekçilerinin yanında, yanlarında olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Yine buradan -biraz ironik ama- sevgili Doktor İdris Baluken'i ve Doktor Selçuk Mızraklı'yı selamlıyor, Tıp Bayramlarını kutluyorum ve zindanlarda rehin tutulan tüm yoldaşları buradan sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Diyanetle ilgili konuşacağız ama burada çok değerli, "yoksulluk" çalışan bir kadın arkadaşın, Hacer Foggo'nun haberini okuyarak geldim, size oradan başlamak istiyorum. Diyor ki: "Yoksullara ulaştığımda, doğal gaz yakmadan battaniyeyle, montla gün geçirenler var; pazar artıklarını, market önlerinde atılanları toplayanlar var; elektrik süpürgesi yerine çalı süpürgesi kullanmaya başladı kadınlar, çocuklarına 'tokum' deyip yemek yemeyenler var; elektrikten tasarruf için çamaşırı elinde yıkayanlar var; eti, tavuğu, peyniri lüks gıda tüketimi ilan edip almayanlar var; kadın pedi yerine atlet, kumaş parçası kullananlar var; çocuk bezi yerine poşet kullanıp çocuğu erken tuvalet öğrenmeye zorlayanlar var; bebeği mama yerine hazır çorba yemeye zorlayanlar var." Temel ihtiyaçlar için sürekli çırpınan kadınları, ekonomik ve sosyal olarak güçlendirecek kanun teklifleri için burada değiliz, bambaşka dünyalarda dolaşıyoruz. Şu anda bütçesi 7 farklı bakanlığın bütçesinden daha büyük olan Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili bir kanun teklifini konuşuyoruz. Kadın bakanlığı olmadığı için kadın bakanlığının bütçesinden bahsedemiyoruz ama kadınların durumundan bahsederek sözlerime başlamak istedim.

Diyanet İşleri Başkanlığı bu kadar bütçeyle şatafat içerisinde yaşıyor aslında, beş yıldızlı otellerde toplantılar yapıyor Cumhurbaşkanının uçak filosunda jet uçaklarıyla seyahatler yapıyor vesaire, bunlar burada çok anlatıldı fakat ailelere şunları söylüyor, diyor ki: "Tasarruflu pazar alışveriş yapın, tüm pazarı gezip fiyatları öğrenin, ucuz almak için akşam saatlerini bekleyin." Cuma hutbelerinde "Başımıza ne gelirse gelsin, her olay dünya imtihanının bir parçasıdır." diyerek de herkesi itaatkâr olmaya davet ediyor. Dolayısıyla aslında, Diyanet İşleri Başkanlığı yoksulların, kimsesizlerin, çaresizlerin yanında değil; tam tersine, onları yatıştıran, yumuşatan, itiraz etmelerini engelleyen politikalar peşinde. Aladağ'da, Diyarbakır'da, Adıyaman'da tarikat yurtlarında, dinî kurslarda ve Kur'an kurslarındaki ihmal sonucu olan ölümlere, yaralanmalara, cinsel istismarlara, bütün bunlara da hiçbir zaman Diyanet İşlerinden bir çağrıda bulunulduğunu, bir üzüntü belirtildiğini, bir konuşma yapıldığını duymadık; yine, biliyorsunuz, Aysel Tuğluk'un annesi Hatun anne burada, Ankara'da gömüldüğü yerden çıkarıldı bir ırkçı saldırı sonucunda, buna dair bir cümle kurmadı; yine, Garzan Mezarlığı'nı bombaladılar, buna dair yani "Ölülerden hüküm kalkmıştır." cümlesini kurmadı. Hatta bazı cenazelere Diyanet İşlerinin araç vermediğini biliyoruz. Dolayısıyla aslında, Diyanet İşleri kimin yanında? Diyanet İşleri devletin yanında, devletin egemen güçlerinin yanında. "Devletin yanında." deyince "A, tabii, öyle olacak." diyeceksiniz ama hayır, devlet her zaman haklı değil, doğru değil; devlette yanlış olan çok şey var. Diyanet İşleri eğer inançları temsil ediyorsa o zaman bütün inançların yanında olmalı, hatta inanç sahibi olmayanların da haklarını savunacak bir kurum olmalı ama biz bakıyoruz ki Diyanet İşleri aslında, egemen güçlerin, güçlü olanın, devlete hâkim olan kesimlerin ekonomik, ideolojik, politik çıkarlarını savunan devletin ideolojik bir aygıtıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Bakın, Alevi toplumuna dair hiçbir şekilde tutum almıyor. Yine, Ezidilik, Hristiyanlık, Şafiilik, bunlara karşı hep ayrımcılık uyguluyor. Pir Sultan Abdal Cemevi ticarethane sayıldı ve elektriği kesildi, Diyanet İşleri Başkanlığından bu konuda herhangi bir şey görmedik. Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı akademi kurarak bu halka hizmet edemez, yoksullara hizmet edemez, kadınlara hizmet edemez, bütün inançlara eşit mesafede duramaz, zaten durduğu yer bellidir. Diyanet İşleri Başkanlığının durduğu yer güçlünün yanıdır, ezenlerin tarafındadır, sömürenlerin çıkarlarının tarafındadır ve halkı teskin etmeye, sessiz olmaya, itaatkâr olmaya çağırmaktadır.

Kabul etmiyoruz, bu yasaya da "hayır" diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)