| Konu: | Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 16.03.2022 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
16 Mart 1988 "..."(x) "Anne, elma kokusu geliyor." Burada Halepçe soykırımını kınıyoruz; böylece başlamak istiyorum.
Evet, Diyanet, iki üç gündür arkadaşlarımız konuşuyor, geçen hafta da konuşuldu. Diyanet, aslında, din kurallarına uymayla ilgili bir düzenlemeyi düşünen bir kurum. 1960'lara kadar aslında kapalı, 1965'ten sonra giderek siyasetin müdahale alanına dönüşmüş. Siyasetin müdahale alanıyla beraber iktidarlar dini kendi doğrultularında kullanmaya çalışmışlar. Diyanetin, şu anda, internette bir sayfası var; girdiğinizde, internet sayfasını açtığınızda, bütün yaptığı faaliyetleri, bütün yayınları paylaşılıyor. Tek bir dille mi? Hayır, 6 dille paylaşılıyor; Türkçe, İngilizce, Fransızca, Rusça, İspanyolca, Arapça. Kürtçe? Yok. 6 dilde yayın yapan bir Diyanet kurumu var. Bu Diyanet kurumu 2015'te Kur'an-ı Kerim'in Kürtçe mealini Latin harfleriyle basmış, 2015'te Arap harfleriyle ve Kürtçeyle ilgili o günden beri tek bir yayın yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Plan Bütçede gösterdiler ya...
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Diyanetle ilgili yok, ben şahidim. Şimdi de bakalım, şimdi de bakalım İbrahim Bey.
Bir diğeri, 2013, Recep Tayyip Erdoğan Mardin'de, çözüm meselesi... Kürt meselesini nasıl çözeceğiz, neleri konuşacağız? Kanaat önderlerinden birisi diyor ki: "Ya, bari hutbeler, vaazlar Kürtçe anlatılabilse." Ne diyor: "Bunun olması lazım, birçok hutbede, birçok vaazda Arapça geçiyor, birçok insan bilmiyor bunun anlamını, Kürtçe olması lazım, Kürtçeyle ilgili niye yok?" O günden bugüne geliyoruz, bir tek Kürtçe sayfa yok. E, ne oluyor? İstanbul'da mevlit okutanlar, vaaz verenler, bir taziyede Fatiha okuyup orada dinî sohbetler yapanlar şu anda cezaevinde; Mele Ekrem ve arkadaşları. "Mele" diyorum çünkü "Mele Ekrem" dediğimizde... Kürtçede "mele" ayrı bir saygınlığı, hürmeti olan, medrese eğitiminden gelen insandır. Neydi? Adalet ve Kalkınma Partisi, tekrar, çözüm meselesinde dedi ki: "Melelere özgürlük tanıyalım, meleler gelsin, imam olsun, bulundukları yerde çalışsın." Ben geçen yıl Hasankeyf'in köyüne gittim, cuma günüydü, DEDAŞ'ın parasını ödemediği için elektrikleri kesilmişti, su yoktu. Cami imamıyla sohbet ettim, dedi ki: "Vekilim, keşke su olsa en azından hutbelerde insanlar gelseydi." "Nerelisiniz?" Hanefi, Giresunlu; Hasankeyf'in köyünde tek bir kelime Kürtçe bilmiyor. O "mele"lerden buraya geldik.
Bitlis Müftülüğü daha iki ay öncesine kadar her hutbeyi Kürtçeye çevirip yayınlıyordu, telefon açılmış "Onu kaldırın." diye. Bu mu sizin din anlayışınız? Siz 25-30 milyon Kürt'ten söz edeceksiniz, seçim dönemleri gideceksiniz, "lelele lololo" "..."(x) diyeceksiniz, Diyanette Kürtçeyi inkâr edeceksiniz. Buradan buraya geldiğimizde, aslında Diyanet iktidarın yaklaşımına, bakış açısına dönüşüyor.
Bir diğeri... Sadece bu mu? Diyanet ne yapıyor? 150 bine yakın çalışanı var, 120-150 bin arası. Dergiyi basıyor, diyor ki imamlara: "Hepiniz almak zorundasınız." Ama aynı Diyanet her cuma günü sergi açıyor, diyor ki: "Çıkışta yardım edin." Ya, VIP ağırlama var, lüks otellerde yemek var, konaklama var, uçağa binme var; milyonlarca insandan her hafta para toplayacaksınız; bütçesi devasa, 7 bakanlıktan büyük, bazı kalemleri Sayıştay denetimine girmiyor. "Toplayacaksınız bu parayı." Tamam, toplayın. Ne oldu biliyor musunuz? Ben dün akşam burada Batman'dan bir imamla konuştuğumda, yeni bir uygulama başlamış, 2 tane elektrik panosu var camilerde, 2 elektrik panosu. Bir elektrik panosu aydınlatma için, onu Diyanet ödüyor; diğer elektrik panosu ısıtma, soğutma için, onu da cemaat ödeyecek, ısıtma, soğutmayı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Peki, bunun elektrik faturasını kim kesiyor camilere? Bölgedeki birçok caminin elektrik faturasını özelleştirilmiş DEDAŞ... TC'si olmak kaydıyla imamların TC'lerini alıyor... Siz her hafta para toplayacaksınız, diyeceksiniz ki: "Gelin cemaat, soğutma, ısıtma parasını sizden alıyorum." Buna ne denir?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - "Soygun."
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - "Haraç" denir.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Ya, vallahi artık buna siz isim koyun, "haraç" mı denir, başka bir şey mi denir.
Ha, olmaz mı? Olur. Nasıl olur? O zaman özgür ortamda, ben Şafi'ysem Şafi, Alevi'ysem Alevi, seçeceğim ibadet yerinde özgür olayım, özgür bir şekilde kendi inançlarımla yapayım ibadetimi, tekçi bir anlayış olmasın, bunu ben karşılayayım. Ne onu yapıyorsunuz... Parayı alıyorsunuz ve tekçi anlayışla bu uygulamayı uygulamaya çalışıyorsunuz.
Daha çok konu var. Keşke bu dergilere birkaç tane Kürtçe öykü, vaaz konsa da yayınlansa.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Selamlasam...
BAŞKAN - Selamlayın, buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Toparlamak istiyorum.
Tekrar dönüyorum Diyanet İşleri Başkanlığına, iletilsin buradan, bu konu çok konuşuluyor: Kürtçenin olmaması caiz mi, haram mı, günah mı? Diyanet bari bu soruya cevap versin.
Saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)