GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:67
Tarih:16.03.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin ikinci bölümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün İYİ Parti olarak grup toplantımızı gerçekleştirdik. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener grup toplantımızın açılışında yaptığı konuşmada Polonya Parlamentosunun Kırım Türklerinin sembol ismi Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmesine ilişkin aldığı kararı hatırlatarak bir çağrıda bulundu ve Genel Başkanımız dedi ki: "Polonya Parlamentosu dünya Türklüğünün ve Kırım'ın sembol ismi, ömrü sürgünlerde, zindanlarda mücadeleyle geçmiş değerli büyüğümüz Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmesi için karar aldı. Polonya Parlamentosunun aldığı kararı İYİ Parti olarak büyük bir memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek isterim. İstiyoruz ki biz de Türk milletinin yegâne hafızası, milletimizin kutsal çatısı Türkiye Büyük Millet Meclisinde alacağımız benzer bir kararla destek olalım, kahramanımızı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterelim. Bu vesileyle, bizim için siyasetüstü olan böyle önemli bir konuda tüm siyasi partilerin desteğiyle Grup Başkanlıklarını gerekli adımları ivedilikle atmaya davet ediyorum." Ben de Sayın Genel Başkanımızın bu çağrısını yüce Meclisimizin kürsüsünden siz değerli milletvekilleri ve aziz milletimizle bir kez daha paylaşarak sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, kanun teklifinin ikinci bölümünde bulunan maddelere baktığımızda, 13 ve 14'üncü maddeler yürürlük ve yürütme maddeleridir.

Bu bölümde yer alan 8'inci maddeyle, Diyanet Akademisi bünyesinde aylık ek ders ücreti karşılığında haftalık ders sayıları, ders görevi alacakların nitelikleri ve ders niteliğinde yönetim görevinden sayılan hâllerin Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenmesi öngörülmektedir.

Yine, ikinci bölümde yer alan 9'uncu maddeyle, teklifin 5'inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 633 sayılı Kanun'un 10/A maddesinin değişiklikten önceki hükümlerinin değiştirilmeden önceki 10/A maddesine göre sözleşmeli personel olarak istihdam edilenler hakkında uygulanmasına devam edileceği, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde öğretmen ve eğitim görevlisi kadrolarında olanların sınavla Diyanet Akademisinde eğitim görevlisi kadrolarına atanabileceği, dinî yüksek ihtisas merkezi ve eğitim merkezlerinde eğitime devam edenler hakkında düzenlemeler öngörülmektedir.

Değerli milletvekilleri, teklifin 10 ve 11'inci maddeleriyle 633 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesinde yer alan en fazla 5 başkan yardımcısının görevlendirilebileceğine ilişkin hükme uyumlu olacak şekilde düzenlemeler ve kurulması planlanan Diyanet Akademisinin bağlı birimler cetveline eklenmesiyle Diyanet Akademisiyle ilgili 657 sayılı Kanun'un ilgili cetvellerinde düzenlemeler yapılması öngörülmektedir.

Değerli milletvekilleri, milletimizin birlik, beraberlik, kardeşlik, barış ve esenliği için Diyanet İşleri Başkanlığının her türlü siyasi ve ideolojik akımlardan arındırılarak siyasetüstü saygın bir kurum olarak konumlandırılması gerekmektedir. Bu konuyla ilgili ilk söyleyeceğim cümle budur. Çocuklarımızın eğitiminde, İslam'ın güzel ahlak anlayışıyla sevgi, şefkat ve merhamet tarafının öne çıkarılması, dinî konulardaki yayınların gerçek İslam'a uygun olması, dinî alanda toplumdaki farklı meşrep ve anlayışlara ayrımcılık yapılmaması esastır. Unutulmamalıdır ki Diyanet İşleri Başkanlığı İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere kurulmuş cumhuriyetin ilk kurumlarındandır ve dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı Büyük Atatürk'ün ve cumhuriyetin bize emanetidir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde yaşayan azınlıkların dışında, hangi meşrep ve mezhepten olursa olsun herhangi bir ayrım yapmaksızın bütün Müslümanlara hizmet etmek için vardır.

Değerli arkadaşlar, yükseköğrenim eğitiminde çok sayıda ilahiyat ve İslami ilimler fakülteleri bulunmasına ve buralardan binlerce mezun verilmesine, her türlü donanım ve binalara sahip yüksek ihtisas merkezi ve eğitim merkezlerinde yapılan eğitim hizmetlerine binlerce kişinin katılmasına, Kur'an kurslarından on binlerce hafızlık eğitimi alınmasına rağmen; din hizmetlerinin çağın ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde yürütülmesi ve nitelikli din görevlilerine ihtiyaç olduğu gerekçesiyle bir Diyanet Akademisinin kurulmasını bugün, burada konuşuyoruz. Bu gerekçeye dikkatlerinizi çekmek isterim saygıdeğer milletvekilleri. Yirmi yıldır Türkiye'yi idare eden AK PARTİ zihniyeti, umarım bu gerekçeden gerekli dersi almıştır. Bu gerekçe, aslında acı bir gerçeğin itirafıdır. Diyanetin sahip olduğu hatırı sayılır eğitim imkânlarına rağmen, din görevlilerinin eğitimi için yeni bir eğitim kurumu talebinde bulunuyor olması "Eldeki imkânlar amaçları doğrultusunda kullanılmıyor mu?" sorusunu da akla getirmektedir. Bu soru ciddi bir şekilde irdelenmeli, açıklığa kavuşturulmalı ve cevaplanmalıdır. Açık ve net söylüyorum; ülkemizde din hizmetlerinin çağın ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde yürütülmesi ve nitelikli din görevlileri yetiştirilmesinde gerçeklerle yüzleşme zamanı gelmiştir.

Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifine baktığımızda teklifin iki temel amacı olduğunu görüyoruz. Teklifte iki ayaklı bir model öngörülüyor; birincisi, hâlihazırda Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görev yapan personelin hizmet içi eğitimi; ikincisi ise yeni alınacak personelin hizmet öncesi eğitimi. Din istismarının önüne geçecek, mesleki bilgi donanımına sahip, nitelikli, meslek ahlakına sahip ve davranışlarıyla örnek olan, toplumu din konusunda aydınlatan, mesleğinin gerektirdiği dinî pratikleri uygulayan, Türk tarihini, kültürünü kavramış, evrensel ve demokratik değerlerle donanmış, insan haklarına saygılı, yaşadığı çevreye duyarlı, bilgiyi deneyimlerine göre yorumlayıp sosyal ve kültürel bağlam içinde kullanan, sosyal katılım becerileri gelişmiş, hak ve sorumluluklarını bilen, sosyal yaşamda etkin, üretken ve uzlaştırıcı olan, kıraati, hitabeti iyi din görevlilerinin yetişmesinde eğitimin önemli bir yeri olduğunu belirtmek isterim.

Din hizmetlerini yürütecek vaiz, Kur'an kursu öğreticisi, imam-hatip, müezzin gibi unvanlarla görev yapacakların göreve başlamadan eğitilmesinin mesleki yeterliliği kazanmaları ve niteliklerinin artırılması yönünde de faydalı olacağını düşünüyorum çünkü insanları ötekileştirmeden, kutuplaştırmadan, dini siyasete alet etmeden; kul hakkı yemenin yanlış olduğunu, rüşvetin yanlış olduğunu; ihaleye fesat karıştırmanın, yandaşa iş vermenin yanlış olduğunu; torpilin, adam kayırmanın yanlış olduğunu korkmadan, çekinmeden söyleyecek din adamlarına ihtiyacımız var; hutbelerde siyasi söyleve yer vermeden, iktidar sahiplerinin gündelik algılarının aracı olmadan gerçek İslam'ı anlatacak din adamlarına ihtiyacımız var.

Bu akademinin böyle din adamlarının yetişmesine vesile olması dileğiyle, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)