GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:67
Tarih:16.03.2022

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 316 sıra sayılı Yasa Teklifi üzerine şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada Diyanetle ilgili teklifi görüştüğümüz şu anda bile Doğu Türkistanlı İslam dini mensubu soydaşlarımız, Kızıl Çin tarafından soykırıma uğratılmaya devam edilmektedir. İktidar ise hâlâ kör, hâlâ sağırlığı sürdürmektedir.

Değerli milletvekilleri, bugün konuşmama Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nden bir bölümle başlamak istiyorum.

"Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir."

Evet, değerli vekiller, doksan beş yıl önce Atatürk bugünleri görmüş ve Türk gençliğini ve Türk milletini uyarmıştır. Bugün aziz vatanda siyasi, ekonomik ve sosyal kaleler gerçekten zapt edilmiştir. Sosyal, siyasal, ideolojik ve ekonomik açıdan ne yazık ki cumhuriyetin kurucu değerleri ortadan kaldırılmıştır. Adına "özelleştirme" denilen yağma, savurganlık ve siyasi rant sistemiyle Türkiye Cumhuriyeti'ni var eden, ayakta tutan tüm değerler tıpkı işgal edilmişçesine yok edilmiştir. Peki, ne yapılmıştır? Ülkenin tersaneleri de satılmış, limanları da; şeker fabrikaları da satılmış, kâğıt fabrikaları da; Tank Palet Fabrikası da satılmış, ASELSAN'ı da; yolları da satılmış, köprüleri de. Ülkenin her varlığı, her değeri ya yabancılara ya da yandaşlara peşkeş çekilmiştir. TELEKOM'un Hariri ailesine peşkeş çekilmesini iki gündür konuşuyoruz. Asıl acı olan, içimizi acıtan nedir, biliyor musunuz? Bunun sebebini soran yok, üzerine giden yok, engel olmaya çalışan yok. Bu memleketi sadece savaşlar tüketmez, bizim memleketimiz son yirmi yılda siyaset eliyle tüm millî kaynakları yok edilerek tüketildi hem de "yerli ve millî^" sloganlarıyla.

Değerli milletvekilleri, milletler mücadelesinde zafere ulaşabilmek için her bakımdan kuvvetli bir millet olmak lazımdır. Sadece sloganla millî olmak değil sosyal, siyasi ve ekonomik yapısını millî şartlara uydurmak zorunluluğu da vardır. Bundan dolayı uluslararası rekabet gücünü hedeflemeyen bir ekonomik politikanın da bu mücadelede başarılı olması mümkün değildir. Bugün "Geliştik, kalkındık." nutukları bu Hükûmetten en çok duyduğumuz sözdür ama Türkiye, insani gelişmişlik sıralamasında dünyada 54'üncü sıradadır. "Müteşebbisi dünyaya açtık, her yerde varız." sözleri için baktığımızda ise Küresel Rekabet Endeksi'nde 61'inci sıradayız. Her yıl oyuncak gibi oynanan eğitim sisteminin kalite sıralamasında ise 41'inci sırada. Bu yeterli gelmediyse Hükûmetin o çok sevdiği demokrasi ve millî irade değerlerine bakalım. Türkiye, Demokrasi Endeksi'nde 104'üncü sırada yani Hükûmet yoksulun yanında, haramzadenin karşısındaydı ya, öyle diyordunuz, o hâlde dünyada Yoksulluk Endeksi'ne bakalım, Türkiye 86'ncı sırada. Yani Türkiye son sekiz yılda en çok gerileyen 5 ülke arasında yerini korumuştur. Bunun Türkçesi devlet malı deniz. Daha, yargı bağımsızlığı, yargıya güven, demokrasi, İnsan Hakları Endeksi'ne girmiyorum bile. Şimdi, bu rakamlara baktığımızda insanımızın mutlu olduğu nasıl söylenebilir? Zaten mutluluk ligi sıralamasında da sınıfta kalmışız; 104'üncü sıradayız. İşte, değerli arkadaşlar, bu rakamların ortaya koyduğu gerçek, yirmi yılda AK PARTİ'nin ülkemize getirdiği gerçeklerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, sözlerimi yine Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'yle bitirmek istiyorum. "Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Gazi Meclisimizi ve yüce Türk milletini selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)