GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:67
Tarih:16.03.2022

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Genel Kurulu selamlıyorum.

16 Mart Beyazıt ve Halepçe katliamlarının yıl dönümündeyiz. Öncelikle, katliamda yaşamını yitirenleri ben de burada saygıyla anıyorum. Kırk dört yıl önce Beyazıt'ta o bombayı atanların devamcıları, Suruç'ta, Ankara'da, Cizre'de, Silopi'de, Diyarbakır'da üzerimize bombalar yağdıranlarla aynıdır. Halkı sindirmeye yönelik saldırılara boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Katliamların olmadığı, yaşanabilir bir ülkeyi birleşerek, mücadele ederek el birliğiyle kuracağız.

Üyesi olduğum Sosyalist Dayanışma Platformu geçen hafta, ekonomik buhranın her geçen gün derinleştiğini belirterek halkımıza, yaşanabilir bir ülkeyi birlikte yaratmak çağrısında bulundu. "Yaşanacak Bir Ülkeyi Birlikte Yaratalım" deklarasyonunun açıklanmasında ben de vardım ve iki gün önce bu deklarasyon kapsamında yapılan barışçıl eylemde SODAP üyesi arkadaşlarımız, şiddet uygulanarak gözaltına alındılar, kolluk tarafından arbede içerisinde Hüseyin Ağa Camisi'nin bahçesine sürüklenerek burada kötü muamele gördüler. Merak ediyorum, Hükûmetin halkı canından bezdiren, vicdansız, ahlaksız ekonomi politikalarını, fütursuz zamlarını eleştirmek, protesto etmek neden suç oluyor? Anayasal bir hak olan düşünce ve ifade özgürlüğü muhalefete gelince neden yasaklanıyor?

Öte yandan, ibadethanelerin Hükûmetin arka bahçesi olduğunu görüyoruz. Mazlumların, darda kalanların, ihtiyacı olanların sığınağı olması gereken camiler; nasıl oluyor da ayrımcılığın odağı oluyor, devlet şiddetinin uygulandığı mekânlar hâline dönüşebiliyor, karakol gibi kullanılabiliyor? Böyle bir pervasızlık dünyanın neresinde görülmüştür? Bu fütursuzluğu, hukuksuzluğu kınıyor, iktidarı Anayasa'ya ve yasalara uymaya davet ediyorum.

"Yaşanabilir Bir Ülkeyi Birlikte Yaratacağız" deklarasyonuna dönersek, Sosyalist Dayanışma Platformu'nun düşüncelerini ifade etmesinden neden korkuyorsunuz? Ne söylüyor bu deklarasyon, ona bir bakalım. "Yaşanabilir Bir Ülkeyi Birlikte Yaratacağız" deklarasyonuna göre Türkiye'nin içinden geçtiği bu kritik dönemeçte gerçek kurtuluş "birimiz değil, hepimiz" diyebildiğimiz, piyasacı olmayan ama halkçı olan bir ekonomik programla mümkündür. Türkiye ekonomisi büyüme rekorları kırarken halkın ekonomisinde derin bir yoksulluk ve kriz yaşanması ciddi bir soygunun göstergesidir. Hükûmet, fakirden alıp zengine aktarmak için yaptığı bu soygunun üstünü örtmek için toplumu kutuplaştırıyor, terörize ediyor, faşizmin kurumsallaşmasına karşı göğsünü siper eden HDP'ye kumpaslar kuruyor, HDP'yi kapatmaya çalışıyor; bu gerçeği ifade ediyoruz.

Deklarasyon, halkımıza adaletsizlik, ayrımcılık, eşitsizlik, işsizlik, yoksulluk, enflasyon, pahalılık, ekolojik yıkım dayatan bu düzeni köklü şekilde değiştirmek için çağrıda bulunuyor. Yoksulluğu yaratan, yoksullar değildir; işsizliği yaratan, işsizler değildir. Yoksulluğu da işsizliği de yaratan, siyasi iktidarlar ve egemen sınıflardır. Patronlar kâr rekorları kırarken elektriğe, petrole, yağa, ekmeğe zam yağdıranlar, enflasyon rekorlarına imza atanlardır.

Deklarasyon diyor ki: Yaşanacak bir ülkeyi el birliğiyle yaratabiliriz. Bütün farklılıklarımızla birlikte ortak bir yaşamı inşa edebilmek için birlikte mücadele edelim. Kürt halkının iradesine, eşit vatandaşlık mücadelesine dair ve buna dost bir işçi hareketi yaratmadan işçi sınıfının da kurtulması, halkların da kurtulması mümkün değildir. Unutmayalım ki Türkiye siyasi tarihi, finans-kapitali yaratmak ve onun birikim krizlerine çözüm üretmek için büyük soygunlarla halkın varına yoğuna el koymuş bir tarihe sahiptir. Piyasayı baş tacı ederek ne demokratik ve ekolojik bir toplum yaratabiliriz ne de yoksulluğu, işsizliği yenecek güvenceli bir yaşam kurabiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Yani sağlığı, eğitimi, temel insan hakkı olan elektrik, su, ısınma, barınma gibi temel ihtiyaçları her yurttaşa kayıtsız şartsız sunmak, yaşanabilir bir ülke için olmazsa olmazdır. Hükûmet, halkımıza kendi gücünün hatırlatılmasını istemiyor; halkımızın birleşmesinden, dayanışmasından, örgütlenmesinden ve kendi geleceğini kendi ellerine almasından korkuyor. Ancak bizler yaşanabilecek bir ülkeyi birlikte yaratma mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz.

Yaşanacak bir ülkeyi birlikte yaratmak için mücadele eden herkesi buradan saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)