| Konu: | Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 23.03.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tüm ekonomik faaliyetlerin amacı mal ve hizmetlerin ihtiyaçlara göre en uygun bir biçimde üretilerek tüketicinin kullanımına sunulmasına yöneliktir. Üretici, satıcı ve tüketici ekonomik sistemde birbirinin olmazsa olmazıdır ama bu üçlü ayakta çoğunluğu teşkil etmesine rağmen zayıf durumda bulunan grup tüketicidir. Sanayileşme ve teknolojideki gelişmeler hem üretim hem satış yöntemlerindeki değişimi beraberinde getirmektedir. Artık dünya 7/24 alışveriş yapılabilen sanal bir pazar hâlini almıştır ve koltuğunuzdan bile kalkmadan dünyanın herhangi bir noktasındaki ürüne erişebilmek mümkündür. Bu durum bir kolaylık gibi görünse de tüketici açısından tek başına çözüm bulamayacağı yeni sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, ekonomideki gelişme ve değişiklikler, teknolojinin ekonomiye etkileri hem ticari pazarın yeni yapısına yönelik düzenlemeleri hem de tüketiciyi koruyan mevzuattaki değişimi de zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, tüketiciyi korumak amacıyla yapılan bu düzenlemeyi olumlu ama yetersiz bulduğumu belirtmek isterim. Neden yetersiz? Kanun teklifi yürürlük ve yürütme maddeleriyle birlikte 19 maddelik bir düzenleme. Kanun teklifinde madde sayısının çok olması bir kanunu elbette kusursuz yapmaz ama sürece katkı sağlayacak paydaşların görüşüne başvurulması gerçekleşmesi beklenen nihai sonuca ulaşılmasına yardımcı olur.
Yine, bu kanun teklifinde de anlam veremediğimiz, nedensiz bir acelecilik baskın gelmiştir. Bir gün sonra öğle saatinde yapılacak Komisyon toplantısı için üyelere toplantı bildirimi Genel Kurulun devam ettiği akşam saatlerinde duyurulmuş, üyelerin yemeden içmeden, uyumadan, danışmadan ve incelemeye bile imkân bulmadan Komisyona katılımı beklenmiştir. İktidar milletvekillerinin genel bir kabulü var: Kanun teklifi ne getirirse getirsin muhalefet kabul etmez. Galiba komisyonların kabulü de bu yönde ki kanun tekliflerini incelememize bile fırsat vermiyorlar. Bakın, bu kanun teklifinde olduğu gibi belki getirdiğiniz öneriye destek vereceğiz, katkı sunacağız; bırakmıyorsunuz ki desteklemek için bile fırsatımız olsun. Ayrıca, eğer maddelerde yapılan değişiklikleri uygun bulmuyorsak dile getirmek hakkımız, daha da önemlisi kamu adına görevimiz. Sizler bu yöntemle milletin hakkını gasbediyorsunuz.
Hadi, kanun teklifini bizlerden kaçırıyorsunuz, konunun uzmanlarıyla ne alıp veremediğiniz var? Onlardan niye kaçırıyorsunuz? Her kanun teklifi saha uzmanlarının, konunun paydaşlarının görüşüne başvurulmadan çıkarılmaya çalışılıyor. Gerekçeye göre kanun teklifi, tüketicileri daha ileri seviyede koruma amacını taşıyor. Tüketicilerin üretici ve satıcı karşısında tek başına hareket edebilmesinin mümkün olmaması mevzuatta da yerini bulan tüketici örgütlerinin oluşumunu sağlamıştır. Eğer kanun teklifinde amaçlandığı gibi tüketici ileri seviyede korunacaksa mevzuat ve uygulama bakımından kamu otoritesinin en önemli paydaşı tüketici örgütlerinin değil yok sayılması, görüşünün alınması tüm tüketiciler açısından önemli ve zorunludur. Bu, günümüze kadar böyle kabul edilmiştir ki tüketici örgütleri tüketicinin korunmasına ilişkin bugüne kadar mevzuatta yapılan değişiklik ve iyileştirmelerde sürece dâhil edilmiştir ancak 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'da zorunlu hâle gelen değişiklik konusunda yapılan çalışmaları tüketici örgütleri medya aracılığıyla öğrenmek durumunda kalmıştır. Taslağı dahi görmeden Komisyon toplantısına davet edilen tüketici örgütleri de haklı tepkisini "'Biz yaptık oldu.' anlayışıyla tüketicinin temsil edilme hakkını yok sayan yaklaşımı güçlü bir şekilde protesto ediyoruz." sözleriyle ortaya koymuşlardır. Haklılar mı? Sonuna kadar. Gerçi Komisyon üyesi milletvekillerine bile son gece bilgi verilirken STK'lere haber vermelerini beklemek de bu iktidar için çok iyimser bir yaklaşım olurdu.
Değerli milletvekilleri, bir kişinin tüketici olabilmesi için istek ve ihtiyaçları doğrultusunda ürün satın alabilmesi ve en önemlisi, satın alma gücünün olması, harcanacak gelirinin olması gerekir. İktidarınızın ekonomi politikası nedeniyle ürün ve hizmetlere gelen zamlar vatandaşın cebinde para bırakmamış, satın alma gücünü yok etmiştir. Maksat tüketicinin korunmasıysa tüketici öncelikle enflasyona karşı korunmalıdır. İktidarın "fahiş fiyatla mücadele" söylemine karşı aldığı tedbirler yetersizdir, ekonomi politikası belirsizdir. Tüketici -isteği ve zevki doğrultusunda harcama yapmasını geçtik- temel ihtiyaçları için bile harcama yapamamaktadır. Bu durumda ne yapıyor tüketici? Kendini iktidarın ekonomi politikasının zararlı etkilerinden korumaya alıyor, tüketim alışkanlıklarını değiştiriyor. Mesela, market alışverişlerinde alışkın olduğu ürünleri almak yerine uygun fiyatlı ürünleri tercih ediyor ya da ihtiyacına rağmen tüketimini kısıyor. En zorunlu ihtiyaç gıda; aç mı kalsın? En zorunlu ihtiyaç barınma; sokakta mı kalsın? En zorunlu ihtiyaç ısınma ve aydınlatma; soğukta, karanlıkta mı yaşasın? Ama yaşamaksa bu, yaşıyor. En zorunlu ihtiyaçlarından vazgeçip yoksunlukla, yoksullukla yaşıyor. Elektriği kapatıp karanlıkta yaşıyor, kombisini kapatıp soğukta yaşıyor. Bu zamlar sonrasında -tebrik etmek lazım- trafik sorununu kökten çözdünüz. Akaryakıt zammı sayesinde vatandaş zorunlu olmadıkça arabasını kımıldatmıyor, kımıldatamıyor. Çiftçi tarlasına gübre atamıyor, esnaf kirasını ödeyemiyor. Vatandaş şöyle keyif yapabilmek için bile bir kafeye, bir restorana gidemiyor; çocuğunu yanına alıp bir AVM'ye, markete giremiyor; çocuğunun canı bir şey çeker de ister diye açıkçası korkuyor. Velhasıl, tüketiciyi gerçekten tükettiniz.
Değerli milletvekilleri, tüketici alışkanlıklarının ekonomi piyasalarına da doğrudan yansıması hem kamu kurumlarını hem piyasada faaliyet gösteren büyük ölçekli firmaları bu alanda veri oluşturma çabasına mecbur bırakmaktadır. Bunlardan biri de Tüketici Güven Endeksi verileri. Tüketici Güven Endeksi tüketicilerin kişisel mali durumları, genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ve gelecek dönem beklentileri ile yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerini ölçmek amacıyla yapılıyor. Resmî olarak bu verileri hazırlama görevi TÜİK'te. TÜİK, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası iş birliğiyle bu verileri hazırlamak durumunda. Bu 2 kurum kendilerine kalsa bu verileri ne araştırmak ister ne de sonucunu açıklamak çünkü bu dönemde sonuç belli ve bu 2 kurum için de sonuçları açıklamak can sıkıyor ama bu kural Avrupa Birliği İstatistik Ofisi tarafından konulmuş ve aslında şeffaflık ilkesi gereği değil, zorunlu oldukları için açıklamak zorundalar. TÜİK'in veri cambazlığını biliyoruz ancak ülke gerçekleri o kadar acı ki açıklar bir yere kadar saklanabiliyor. TÜİK tarafından şubat ayında yapılan açıklamaya göre tüketici güveninde daha önceki aylarda yaşanan artış, yerini düşüşe bırakmıştır. 2021 Şubat ayındaki yüzde 84,5 civarında hesaplanan Güven Endeksi, 2022 Şubat ayında yüzde 71,2 oranına düşmüştür. Sizi rakamlara boğmak istemiyorum, bu nedenle sadece sonucu açıklıyorum: Geçen on iki aylık döneme göre mevcut dönemde Hanenin Maddi Durumu Endeksi azalmıştır, geçen on iki aylık döneme göre Hanenin Maddi Durum Beklentisi Endeksi gerilemiştir; gelecek on iki aylık döneme ilişkin Genel Ekonomik Durum Beklentisi Endeksi düşmüştür, gelecek on iki aylık dönemde Dayanıklı Tüketim Mallarına Harcama Yapma Düşüncesi Endeksi gerilemiştir. Bunlar resmî veri, muhalefetin algısı değil. Özeti şudur: Hanelerde para yoktur, para biriktirmesine dair beklentileri kalmamıştır; ekonominin düzeleceğine ilişkin umut kalmamıştır, harcama ve tasarruf yapmak hayal hâlini almıştır, tüketici iktidara güvenini kaybetmiştir.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'da değişiklik yapılması, değişen piyasa koşullarına karşı tüketicinin korunması adına olumlu bir adımdır ancak ortada tüketici kalmamıştır. Sayenizde tüketici dibi görmüş, velhasıl tüketici tükenmiştir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın başında da belirttiğim gibi bu teklife olumlu yaklaşıyor ama yapılan düzenlemeleri yetersiz buluyoruz. Bu kanun teklifinde mesafeli satışlarda kişisel verilerin korunması, ayıplı malların iadesi, e-ticarette ürün güvenliği hususu daha önce de yapılan düzenlemelere rağmen eksik bırakılmıştır. Bakınız, biz bu hususu Rekabetin Korunması Kanunu'nda dile getirdik, Ürün Güvenliği Kanunu'nda dile getirdik, adı "Bazı Kanunlarda..." diye başlayan çok benzer düzenlemede dile getirdik. Kendi gerekçelerinizi bu anlamda yine hatırlatıyoruz, vatandaşımız kişisel verilerin kimlerin eline geçtiğiyle ilgili kaygı taşımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Velhasıl, tüketicinin en büyük sorunlarından biri, kendi iradesi dışında gelişen ceza ödetmesi, dayatması. Bunlardan biri de otoyol ve köprülerden geçiş ücreti ödemeden ya da teknik arızalar nedeniyle ödeyemeden geçenlerle ilgili geçiş ücretinin 4 katı tutarında uygulanan para cezaları. Bakiyesinde 50 kuruş bile eksiği olan, on beş gün geçtiği hâlde bu ödemeyi yapmazsa, bu cezayı, ilavesinde avukatlık ücreti de dâhil ödemek zorunda kalıyor. Garip olan şu: Vatandaşın ödediği ceza devlete değil, otoyolu, köprüyü işleten şirketin cebine giriyor. Komisyonda muhalefet milletvekilleri olarak ortak bir önerge verdik bu ceza oranı 2 katına indirilsin diye. Tabii ki önerge reddedildi ama Komisyon Başkanımız Ziya Altunyaldız "Genel Kurula kadar çalışıp ekleyebiliriz." diye söz verdi; sadece o değil, aynı zamanda, kanun teklifini açıklayan ilk imza sahibi milletvekilimiz. Gördüğümüz kadarıyla yetiştiremediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Başkanım, selamlamak için olsun. Konunun bağlantısını yapayım.
BAŞKAN - Selamlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Komisyon Başkanının ve kanun teklifinde ilk imza sahibi olan milletvekilinin iyi niyetinden şüphemiz yok. Komisyona bundan sonra gelen ilk teklifte sözünüzü inşallah yerine getirirsiniz. Ama tüketici yararına bir söz verildiği hâlde milletvekillerini vatandaş önünde mahcup eden bu mevcut Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir, bu sistemde iktidar milletvekili bile olsanız hür iradeniz, vicdanınız bile tek adamın onayına bırakılmıştır.
Bu sözün takipçisi olduğumuzu vurguluyor, kanun teklifinin eksikliklerine rağmen tüketici için, vatandaşlarımız için hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)