GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:70
Tarih:23.03.2022

HDP GRUBU ADINA MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Şu bir gerçek ki: Türkiye'de tüketicilerin hakları tehdit altındadır ve korunması gerekmektedir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu'nda yapılacak düzenlemeleri görüşüyoruz ancak yine ne tüketici hakları örgütlerine danışılmış ne tüketicilerin talepleri sorulmuş ne de var olan talepleri dikkate alınmıştır.

Yurttaş, mülteci, turist fark etmeksizin bu ülkede yaşayan herkes alışveriş yaparken, hizmet alırken fahiş fiyatlarla, internetten sipariş verirken de dolandırılma riskiyle karşı karşıyadır. Maalesef, 6502 sayılı Tüketici'nin Korunması Hakkında Kanun'un temel ilkeleri de ihlal edilmektedir. İnternetten yapılan alışverişlerden yurttaşlar büyük zararlar görmektedir. Özellikle, ürünün kontrolü zaman alan alımlarda kurye beklemediği için ayıplı olan malın tutanağı tutulamadığından; yine satıcının fatura göndermemesi gibi nedenlerle çoğu zaman ilgili satıcı malın kusurunu, cayma hakkını, değiştirme ve iadeyi kabul etmemektedir, tüketici mağdur edilmektedir. Maalesef tüketicinin hak arama süreçleri de tüketici hakem kurullarının hantallığı ve çeşitli gereksiz prosedürlerden dolayı çok uzun sürmekte ya da sonuçsuz kalmakta, bu nedenle çoğu kişi de hak arayışına girmemektedir. Ayrıca, şikâyetler dikkate alınmadığından ve denetimler yetersiz olduğundan "Evform, İstanbul Bilişim, İndirimzade" gibi bazı internet siteleri de bu durumu suistimal etmekte, sanal dolandırıcılık ve elektronik sahtekârlık yapmaktadır.

AKP iktidarının politikaları da bu sitelere taş çıkarmaktadır. İktidarın yarattığı hukuki, politik ve diplomatik krizin bedeli halklara, yurttaşa, tüketiciye ekonomik kriz olarak yansımaktadır. Ekmekten doğal gaza, gıdadan iletişime, ulaşımdan sağlığa, kısacası iğneden ipliğe zam yağmuru sağanak hâlinde devam etmektedir. Merkez Bankasının 2021 ve 2022 yılı enflasyon hedefi yüzde 5 iken açıkladığı oran ise yüzde 36 oldu. Şu an itibarıyla resmî olarak enflasyon oranı yüzde 55'tir. Halkın yaşadığı enflasyon ise bunun katbekat üzerindedir. TÜİK'in, Hazine ve Maliye Bakanlığının tahminleri bir türlü tutmuyor. Keşke bunların tahminleri de meteoroloji gibi tutsaydı da çiftçi, işçi, emekli, öğrenci enflasyona ezdirilmeseydi.

AKP'nin politikaları her zaman sermayeye öncelik vermiş, halkı yoksullaştırmıştır. Birileri saray sofrasında gününü gün ederken milyonlarca kişi işsiz kalmış, günlük ekmeğe muhtaç bırakılmıştır. Ağır bir kışın yaşandığı bu yıl milyonlarca yurttaşın elektriği, doğal gazı kesilmiştir, insanlar çoluk çocuğuyla soğukta kalmıştır. Kiraların fahiş bir şekilde yükselmesi nedeniyle milyonlarca insan kirasını ödeyememiş, evsiz bırakılmıştır. Kasım ayında 8 lira olan mazot, benzin şimdi 21 TL bandındadır. Akaryakıt zamları, şoförler başta olmak üzere tüm esnafa, çiftçilere, yediden yetmişe herkese zor günler yaşatmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülke genelinde yaşanan yoksulluk ve işsizlik sorunu bölgede daha da derin yaşanmaktadır. Bölgede halkın aşına kan doğrayan VEDAŞ ve DEDAŞ gibi şirketler haydutça uygulamalara başvurmaktadır. Kaçak elektrik kullandığı iddiasıyla halka iftira atan bu hırsız çeteler hanelere keyfî ve denetimsiz faturalar kesmektedir. Faturasını ödeyemeyen yoksullara elektrik, su ve doğal gaz desteği verilmesi gerekirken siz onları soğukta aç ve susuz bırakıyorsunuz. Öte yandan, milyonlarca yurttaştan "açma kapama bedeli" adı altında tahsilat yapılmaktadır. Genelde herkesin elektrik saati evinde ve apartmanının içindeyken bu çete şirketler bölge halkının elektrik saatlerini direk tepelerine çıkarttı. Saatler direk tepelerinde ve kontrolü şirketlerde olmasına rağmen bu saatler bir iki ayda bir "bozuk" veya "Lehim var." gibi gerekçelerle alınarak aboneye 15-20 bin liralık cezalar kesilmektedir. VEDAŞ, bir yıldır Antalya'da yaşayan bir ailenin kapalı olan evine bile 17 bin lira kaçak bedeli kesmiştir. Bu, yaşananlardan sadece bir örnek. Hanelere aydan aya birbiriyle tutarsız 3 bin, 5 bin liralık fahiş faturalar kesilirken iş yerlerine de bir önceki ayın 5 katı faturalar gelmektedir. Yurttaşlar fahiş ceza ve faturalara itiraz edeceği, hakkını arayacağı bir muhatap bulamamaktadır. Böyle bir zulüm, bir talan olamaz. VEDAŞ, tam bir soygun çetesine dönüşmüş durumdadır. Bu zulüm, halkı canından bezdirmiştir. Bu soygunlara bir "Dur!" denilmesi gerekmektedir. Bu soyguncu şirketler denetlenmeli, keyfî, hukuksuz faturalar iade edilmeli, halkın itiraz edebileceği mecralar oluşturulmalıdır.

AKP tahsildarları, bir evde engelli, çocuk, yaşlı, gebe, hasta olup olmadığına bakmadan "Faturasını ödeyemedi." diye su, elektrik ve doğal gazını kesmektedir. Mademki tüketiciyi koruyacağız ve düzenleme yapıyoruz, öyleyse bu yasa teklifine "Bir hane yoksulsa, o evde engelli, gebe, yaşlı hasta ve muhtaç bir insan yaşıyorsa o hanenin doğal gazı, elektriği, suyu kesilemez." diye bir madde ekleyelim. Bu düzenleme, en temel hak olan yaşam hakkının korunması için yapılmalıdır. Evrensel tüketici haklarının temeli de buraya dayanır.

Değerli milletvekilleri, HES uygulamalarıyla suyu doğadan ve canlıdan kopartmak isteyen bu iktidarın işlemediği herhangi bir ekolojik suç da kalmamıştır. Bunu, nükleer enerji, HES'ler, orman ve maden politikalarından biliyoruz. Su hakkı da gasbedilmiş durumdadır.

Van'da su sorunu büyük kangrene dönüşmüş durumdadır. Kilimli, Kıratlı, Yedi Kilise mahalleleri başta olmak üzere temiz suya erişim sorunu birçok mahallede devam etmektedir. Van'ın Çatak ilçesi pek çok su kaynağının olduğu bir ilçedir. Bu ilçe de dâhil şimdiye kadar doğal kaynaklarla su ihtiyacını sağlayan, su saati bile olmayan birçok köyde VASKİ, yeterli bir altyapı çalışması yapmadığı hâlde hanelere binlerce liralık faturalar kesmektedir. Bu fahiş faturalar ödenemediğinden Van genelinde 50 bin abonenin icraya verildiği de kamuoyuna yansımıştır. Bu icralar geri çekilmeli, halkın su hakkına saygı duyulmalıdır. Bu sorunlar sadece Van'da da değil, kayyum gasbı altındaki tüm belediyelerde yaşanmaktadır. Türkiye'de temiz ve sağlıklı suya erişim hakkı ihlal edilmektedir. Bu yasada da bu ihlallere ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur çünkü AKP için halk sağlığı değil, rant akışı önceliklidir.

AKP'nin ortaya çıkarttığı ekonomik kriz nedeniyle inşaat sektörünün maliyetleri de artık öngörülememektir. Bazı kalemlerde maliyetler yüzde 800-900 oranında artmıştır. Bu gidişle ne yurttaşlar ev alabilecek ne de müteahhitlerin ev yapabilecek gücü kalmayacaktır. Bu nedenle, hem yurttaşlar hem de yükleniciler mağdurdur.

Bu yasada, yine tüketiciler değil, AKP'nin yandaş müteahhitlerini koruyan bir düzenleme yapılıyor. Ön ödemeli satılan konutların azami teslim süresi otuz altı aydan kırk sekiz aya çıkarılıyor. Bu şekilde, müteahhitler korunurken tüketici mağdur edilecek, barınma sorunu yaşayan yurttaşların sayısı daha da artacaktır. Çözüm, süreyi uzatmak değil, maliyet artışının önüne geçmektir; otuz altı ay teslim için yeterlidir ve bu süre değiştirilmemelidir.

Bu yasadaki başka riskli bir değişiklik de ihlal yapan internet sitesinin Reklam Kurulu gibi bürokratik bir kurul tarafından kapatılması yönünde bir düzenleme yapılmasıdır. AKP iktidarının bürokraside nasıl bir yozlaşma yarattığı ortadadır. Şimdiye kadarki uygulama ve pratiklerinin muhalife ceza, yandaşa koruma olduğunu biliyoruz. Bu düzenlemeyle birçok muhalif internet sitesinin kapatma tehdidi altında olacağı, keyfî bir şekilde kapatılacağı riski vardır. Reklam Kuruluna bu yetki verilerek bürokrasinin keyfî ve denetimsiz uygulamalarına müsaade edilmemeli, bu konuda mahkemeler yetkili olmalıdır.

Diğer bir sorun da ücretli yol geçiş bedellerinin yüksekliği ve cezalarıdır. Bu kapsamda halkımızın en temel talebi, yol geçiş ücretlerinin indirilmesi ve uygulanan gecikme zammının ve cezaların düşürülmesidir. Tabii ki tüketicilerin haklarını koruyan uygulamaları destekliyoruz. Ayrıca partimizin bu konudaki yaklaşımı, ulaşım başta olmak üzere temel kamu hizmetlerinin parasız, ana dilde, bilimsel ve kamusal bir şekilde sunulmasıdır.

Değerli halkımız, yoksulluk nedeniyle yaşanan aile içi huzursuzluğun, şiddetin nedeni AKP'dir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) - Ekonomik nedenlerle intiharın eşiğine getirilen toplum, AKP'nin ürünüdür. AKP'nin bitmek bilmeyen zamları nedeniyle yurttaşlar kira, gıda, akaryakıt, elektrik, doğal gaz gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamıyor; bebekler mamaya, öğrenciler kitaba ulaşamıyor; üniversite öğrencileri barınamıyor; engelliler, çoğu ithal olan işitme cihazı, tekerlekli sandalye, koltuk değneği gibi zorunlu medikal cihazlara erişemiyor; hastalar ilaç alamıyor, tedavi olamıyor. Bu yoksulluğu en derinden yaşayan KHK'liler, ataması yapılmayan öğretmenler, umutlarını aldığınız gençler, işsizler intihar ediyor. Tüm bu sorunlardan ve sorunu yaratanlardan kurtulmanın yolu var elbette. Gerçi, tüm baskı ve engellemelere, kara, tipiye rağmen halk, doğudan batıya her yerde bu zulmünüze, talanınıza, halk düşmanı politikalarınıza karşı "Nevroz" alanlarında gereken cevabı verdi; ilk seçimde de sizleri sandığa gömecektir.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)