GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:70
Tarih:23.03.2022

RIDVAN TURAN (Mersin) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teklifin bütünlüğü değerlendirildiğinde faydalı olan şeyler var ama ben bu kanun teklifinin yeterince tartışılmadığını, meseleleri bütünlüklü olarak ele alma kabiliyetine sahip olmadığını düşünüyorum.

Gıdalardaki taklit ve tağşiş meselesi tüketicilerin çok temel sorunlarından bir tanesi. Ne oluyor? Yani işte, balından yoğurduna, zeytinyağından tereyağına bütün gıda maddelerinde olmaması gereken birtakım şeyler, birtakım katkı maddelerinden tutun üretilmemesi gereken biçimde üretimlerine kadar pek çok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Peki, ne oluyor sonra? Bakanlık tetkikler yapıyor, analizler yapıyor ve bu yüzsüzleri sıralıyor. Ardından ne oluyor? Bunlara ceza veriliyor, verilebilenlere ceza veriliyor. Sonra ne oluyor? Bu firmalar, A firması olarak üretim yapan firma kapanıyor, gidiyor C firması olarak yoluna devam ediyor. Diyeceğim şu sayın heyet: Yani şimdi, yargı kararı olmadan internet sitelerini denetlemek ve kapatmak konusunda bir yetki isteniyorken hazır enselerine çökülmüş, hazır bulunmuş, hazır ceza verilmiş bu kesimlerin niye bir kez daha müteşebbis olmalarını engelleyecek, bir kez daha ticari faaliyette bulunmasını engelleyecek bir madde bunun içerisinde olmaz. Mesela, bakınca ilk aklıma gelen şeylerden bir tanesi bu. Olmalıydı. Yani, biz tabii yargı kararı olmadan internet sitelerinin kapatılmasını AKP'nin demokrasi sicilini bildiğimizden dolayı doğru görmüyoruz ama ona varana kadar en azından bu yüzsüzleri, her yıl afişe olan, pehlivan tefrikası gibi böyle yüzlerce firmanın bir kez daha firma olarak faaliyet göstermesini engelleyecek bir madde burada olabilirdi. Bu bir yerde dursun.

Diğer mesele Tüketici Güven Endeksi diye bir şey var biliyorsunuz; tüketicilerin davranışlarını gösteriyor aslında. Yani memleketin nasıl gideceğine ilişkin olarak tüketicilerin duygularını, harcama biçimlerini vesaire pek çok şeyi gösteren bir veriler bütünü bu. Ve orada 71'lerde şu anda Türkiye. Zannedilmesin ki bu yüzde 71'dir, bunun skalası 200'dür, 100'ün Altıysa zaten çuvallamışsın demektir. Ya, buradan bakıldığında tüketicilerin tüketmek, yeni şeyler almak, piyasayla daha sağlam ilişkiler kurmak, yatırım yapmak konusunda iştahının bir hayli azaldığını görüyoruz.

Meseleyi buradan ele aldığımızda bu sorun tüketici haklarını korumanın ötesinde devasa bir iktisadi ve siyasi sorun olarak önümüze çıkıyor. Komisyon diyecektir ki "Ya, o bizim görev tanımımızın içerisinde değil." Belki değil. Belki değil ama meseleleri yasa yaparken böyle departmanlara, su geçirmez bölmelere hapsederek yasa yapmanın teknik olarak da önemli eksiklikleri bağrında taşıdığını ifade etmek gerekiyor.

Tüketici haklarını koruma deyince herhâlde ilk akla gelen şeylerden bir tanesi bu taklit, tağşişten sonra şu enerji piyasaları meselesi ve elektrik meselesi. Ya, bu elektriğin özelleştirilmesine karşı yıllarca mücadele ettik; biz olduğu gibi özelleştirmelere karşıyız sonuçta ama elektrikte hep şu dendi: "Ya, hizmet kalitesi artacak." Özelleştirmeyi niye yapıyorsunuz dediğimizde "Hizmet kalitesi artacak çünkü buralar arpalık olmuştur." denilmişti, şimdi başka türlü bir arpalık hâline geldi ve hizmet kalitesi artmadı. Mesela benim hiç gitmediğim meskenime 500 lira elektrik parası gelmiş, tek bir kör lambanın yanmadığı bir yer burası; akıllara zarar, milyonlar geliyor insanlara. Yani bir hizmet kalitesinden bahsetmek mümkün değil. Bunların kâğıt üstünde karşılıklı olarak varılan mutabakat sonucunda denetlenmesi ve cezai işlem uygulanması söz konusu iken mesela DEDAŞ gibi orada derebeyliğini ilan etmiş firmalara tüketici hakları lehinde herhangi bir şey yaptırmak da mümkün değil çünkü orası biliyorsunuz, sarayın prenslerinden birisinin ya da bir ekibin. Yani yıllardır bölgede DEDAŞ'ın yaptığı zulmü anlatsak buradan Fizan'a yol olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Ürünler yandı, hayvanlar susuzluktan telef oldu, hasta olanlar tedavi olamadı ve buna benzer birçok şey daha.

Mesela burada, sonuçta evet, bu, enerji piyasalarının meselesidir, esas olarak oranın uhdesinde olan bir şeydir ama yani "tüketici hakları" deniyorsa vatandaşın en fazla canının yandığı meselelerden bir tanesi olan, belki de en başında gelen bu konuya bir şey söylemesi gerekiyordu bu teklifin; ne yazık ki orada da böyle bir şey yok. Aslında şöyle bir şey var arkadaşlar: Yani üreticinin garantide olmadığı yerde tüketicinin de garantide olması mümkün değil. Tarımdan bahsedilebilecek çok fazla şey var ama Komisyon diyecek ki "Onlar bizim görev alanımızın içerisinde değil." Yani Rusya'dan gelen, Ukrayna'dan gelen yağı bando mızıkayla karşılayacak hâletiruhiyeye kaptırmışız kendimizi, ondan sonra tüketici haklarından bahsediyoruz. Biraz daha detaylı düşünmekte fayda var diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)