| Konu: | Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 23.03.2022 |
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; maddeyi görünce müteahhitler taahhütlerini neden otuz altı ayda bitiremiyorlar diye düşünmemek elde değil. Sonuçta, dünyada köprüler, yollar, havaalanları çok daha kısa sürede bitiriliyor; evler, siteler neden bitmesin? Sorunun cevabı aslında çok basit. Sizin yönettiğiniz ekonomide hiçbir şey yürümüyor. Bu ekonomik bakışla, değil kırk sekiz ayda, seksen sekiz ayda da bitmez. Aslında maddeyi değil, sizi değiştirmek lazım. Neden mi? Teklifin genel gerekçesinde de yer aldığı gibi, değişen ve gelişen şartlarda tüketici haklarını yasalarla güvence altına alabilmek elbette ki çok önemli zira tüketiciyi kur artışlarına, fiyat istikrarsızlığına, enflasyona ve total krizlere karşı korumak gerekiyor. Peki, bu yapılıyor mu? Maalesef hayır. Üstelik bir de mütebessim bir ifadeyle "Türk lirası şu anda en zayıf durumunda, gideceği bir yer yok. Vatandaş rahat olsun." deniliyor. Bir Maliye Bakanının ağzından böyle bir talihsiz ifade nasıl çıkar? Çıkmamalı. Gerçekten Türkiye ekonomisini kurtarmış hâliniz bu mu? Bir de kurtarmasaydınız ne olurdu kim bilir!
TÜİK'in ilk iki ay enflasyonu yüzde 16,45. Bugün sabit gelirlilerin alım gücü geçtiğimiz yılın da gerisinde. Yani asgari ücretin alım gücü tam 601 lira erimiş ve bu sadece iki ayda olmuş. Nihayet hayat pahalılığını kabul edebildiniz. Şaşırdık ama alım gücünün düştüğüne dair bir öz eleştiri bile yaptınız. Millet adına umutlandık. Bu öz eleştiriyi yapan iktidardan ne beklenir? Kendi yarattığı krize çözüm bulması. Peki, siz çözüm yerine ne söylediniz? İstenilen her ürüne erişimin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Doğru, ürüne erişiliyor ama fiyatlarına erişilemiyor. Peki, vatandaş ne yapsın? Kemal Sunal'ın "Tokatçı" filmindeki gibi cama ekmek banarak mı erişsin? Bu ifadeler vatandaşın aklıyla alay etmekten başka bir şey maalesef değil. Açlık sınırının -utanarak söylüyorum- asgari ücreti geçerek 4.682 lira olduğu, 4 kişilik bir ailenin yalnızca gıda harcamasının 3.130 lira olarak hesaplandığı ekonomik bir ortamda, bu kürsüden defalarca, iktidarın sebep olduğu yüksek enflasyon yüzünden asgari ücretin buhar olup uçacağını söyledik. Yüzde 50 zamlı asgari ücret sadece iki aydır vatandaşlarımızın cebine giriyor ve girdiği gibi de gidiyor. Eskiden, hatırlarsınız "Ay sonunu getiremiyoruz." denilirdi, artık ücretli çalışanlar ay ortasını bile getiremiyor, eksi bakiyelerle kredi kartlarına taklalar attırarak yaşamaya çalışıyorlar. Maliye Bakanı bir gelsin de şimdi o insanlara "Rahat olun." desin. "Özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde üç ayda bir asgari ücret güncellenmeli." dedik, hâlen de diyoruz. Son günlerde de konuyu anladınız zannettik ama Sayın Çalışma Bakanı "Asgari ücret tartışmalarını anlamlı bulmuyorum." dedi, kapıyı da sert bir şekilde kapattı yani asgari ücretliyi bir kez daha kaderine terk etti. Ama vatandaş bu beyanınızı anlamlı buluyor, sandıkta daha da anlamlandıracak, hepiniz bir kerede anlayacaksınız. Vatandaşı derin yoksulluk sarmalının içine iten sizler onların "Geçinemiyoruz!" çığlığını anlamsız bularak herkesi yoksullukta eşitleme niyetindesiniz, belli. Herkesin açlık sınırının bile altındaki asgari ücretle eşitlendiği maaşları biz kabul etmiyoruz. Yüksek oranda asgari ücret asgari ülke yaratır diyoruz; asgari ülke değiliz, olmak da istemiyoruz. Bizi, yoksul bir ülkenin kaderini kabullenmiş mazlumları yapamazsınız. Vasat halklar vasatlığa razı olur, biz olamayız; refahı hep beraber hak ediyoruz. Bugün bir kez daha anladık ki yoksulluk AK PARTİ iktidarlarının halka dayattığı kadardır bunu değiştirmek de İYİ Partinin kaderidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
İYİ Parti fırsat eşitliğini sağlayan, yoksulluk döngüsünü kıran, hak temelli bir sosyal devlet anlayışıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin de Türk halkının da hak ettiği demokrasiye, adalete, refaha taşınmasına aracılık edecektir.
Özetle, üretimde mağdur, tüketimde mağdur, tarımda mağdur, konutta mağdur yani memleket mağdurlar memleketi oldu. Siz, ekonomiyi düzelteceğinize kanunları eğip büküp günü kurtarma peşindesiniz. Bu kadar mağduriyet yaratan zihniyetin mağlubiyeti de yakındır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)