GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:5
Birleşim:71
Tarih:24.03.2022

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Türkiye'de genel olarak engellilere, özel olarak da otistik bireylere sunulan sağlık, eğitim ve istihdam hizmetleri yetersizdir. Milyonlarca engelli yok sayılarak kamu hizmetlerinin planlanmaması temel hak ve özgürlüklerin ihlaline yol açmaktadır. Otistiklerin ve ailelerinin görüşü ve önerileri alınmadan oluşturulan Otizm Eylem Planı ve uygulamaları sorunları çözmek yerine ağırlaştırmaktadır. Engelliler ve aileleri sadece engellilik konusunda değil ülkenin tüm meseleleri hakkında dikkate alınmak istiyorlar. Otistik çocuğu olan ve çığlığını sosyal medyada duyurmaya çalışan Karadenizli bir annenin kendi dilinden kaleme aldığı yazıyı sizlerle paylaşarak sesini duyurmaya çalışacağım; Âşık Serdari'nin bir dörtlüğüyle başlıyor anne:

"Nesini söyleyeyim canım efendim

Gayri düzen tutmaz telimiz bizim

Arzuhal eylesem -yar yar- deftere sığmaz

Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim."

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca alınan bir kararla 2 Nisan tarihi Dünya Otizm Farkındalık Günü olarak belirlenmiştir. Ülkemizde 2013 yılında tanımlanan ama geçen sekiz yıllık süre içerisinde uygulamaya konulmayan Otizm Eylem Planı'nı hemen uygulayın desem sekiz yıldır kimin umurunda olmuş ki şimdi umurunda olsun; hangi yasa, hangi genelge, hangi anayasa uygulanmakta ki bizim talebimiz dikkate alınsın. Üniversite yerleştirme sınavında en yüksek puanı alıp, ilk bin öğrenci arasında olma başarısını gösterip, Boğaziçi Üniversitesine kayıt yaptıran öğrencisinin talebine şiddetle yanıt veren erkten mi talep edeyim? Yerel seçimlerde seçtiği belediye başkanının görevden alınmasına, seçme seçilme hakkının elinden alınıp iradesinin yerine kayyum atanmasına, demokratik eylemlerle itiraz ederek protesto edeni dayaktan geçiren erkten mi talep edeyim? Yıllarca çalıştığı kamuda gecelik KHK'lerle, sorgusuz sualsiz işinden alınarak hem özelde hem de kamunun diğer hiçbir biriminde görev yapmasına izin vermeyen erkten mi talep edeyim? Her türlü insan hakları ihlallerini Mecliste, yaşam ve çalışma alanlarında, sokaklarda teşhir ederek vicdanlarınızı rahatsız eden, milletvekillerinin vekilliğini elinden alan erkten mi talep edeyim? Pandemi koşullarında işinden aşından olan, çalışma olanağı olmadığı en zor günlerinde devleti yanında hissetmediği için intiharı tercih eden, canına kıyan yurttaşına, esnafına sahip çıkmayan erkten mi talep edeyim? Muhalefetin her türlü söylemini, talebini, önerisini görmezden gelerek sürekli dışlayan, aşağılayan, ötekileştirici dil kullanıp üstenci kibirle alay eden erkten mi talep edeyim? Hükûmet olarak uyguladığı politikalar ve kullandığı dille yanlı ve yandaş medya aracılığıyla yıllarca algı yaratarak insanları sorma, sorgulama, düşünme, hak hukuk arama taleplerini bölücülükle, teröristlikle eş değer gören erkten mi talep edeyim? Çevreye, toprağına, yaylasına, ırmağına sahip çıkarak doğanın ve yaşamın sadece insanlar için değil, bütün canlılar için var olduğunun bilinciyle hareket ederek doğa ve çevre katliamlarına itiraz edenleri zulümden geçirip yok sayan erkten mi talep edeyim? "Yaradılanı severiz, Yaradan'dan ötürü." diyerek farklı inancın, farklı kimliğin, farklı cinsin taleplerini yok sayan, üstelik imzasının bulunduğu tüm dünyada İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen sözleşmeden çekilen erkten mi talep edeyim? Velhasıl bu liste uzayıp gider.

Sonuçta Hollanda'da, Norveç'te yaşamıyoruz ki sosyal devletin gereği yerine getirilsin. Serzenişimiz, sitemimiz dikkate alınarak çözüm bulunsun, sorunlar son bulsun. Bugün ilgili bürokratlar, seçilmişler, atanmışlar, müdürler günün önemine binaen "cek" "cak"la biten sevgi dolu cümleler kurarak konuşmalar yapacak. Sakın inanmayın, ateş düştüğü yeri yakıyor. Biz, bu masalları yıllardır dinliyoruz ve inanmıyoruz; siz de inanmayın. Çocuklarımız her yeni yılda bir yaş daha aldıkları için sorunları artıyor. Onların ve biz ailelerin talepleri sürekli değişiyor. Çığ gibi büyüyen sorunlar "Allah yardımcınız olsun." denilerek ilahi güce havale ediliyor. Dolayısıyla bunca sorunun, bunca derdin, bunca çığlığın duyulmadığı, görülmediği; ne dirisinin ne ölüsünün önemsenmediği bir ülkede milyonlarca engellinin arasında damla olan otizmli bireyler için talepte bulunmak insana zül geliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) - Sabır tükenmedi. İyi ki güzel hısım ve akrabalarımız var; iyi ki güzel arkadaşlarımız, dostlarımız var; iyi ki güzel komşularımız var; iyi ki güzel yol arkadaşlarımız var. Yaşam sizinle güzel, yaşam sizinle anlamlı; sağ olun, var olun, "..."(x) (HDP sıralarından alkışlar) Ülkeyi içine soktuğunuz durumu gayet açık dille dile getiren bu koca yürekli anneyi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Ben de annemize şunu söylüyorum: Elbette sabır tükenmedi, umut bitmedi. Size söz verdiğimiz gibi bizler HDP olarak kimsesizlerin kimsesi, sesini duyuramayanların sesi ve halkımızın umudu olmaya devam edeceğiz.

Tüm halkımızı sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)