| Konu: | Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 29.03.2022 |
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; bakıyorum, Sayın Yazıcı yok; tabii, sıralar çok seyrek olduğu için görebiliyorum, hemen hemen bomboş; olsaydı görürdüm;
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) - Herkes kuliste, kuliste.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Bakıyorum, Sayın Yıldız da yok. Yani...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sakarya burada, Sakarya.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Vekilim, burada; lütfen ya!
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Çok affedersiniz, özür diliyorum. Burada oturduğunuz için... Tamam; Yıldız kazandı, Yazıcı kaybetti.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Sayın Vekilin gözlüğünün numarası biraz az gelince...
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sizi görüyorum Hanımefendi.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Çok teşekkür ediyorum.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Gözlüksüz de görüyorum.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Çok teşekkür ediyorum, önde olduğum için.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Laf atmanıza hiç gerek yoktu. (CHP sıralarından alkışlar) Hiç de böyle üst düzeyde bir şey olmadı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Hocam, oraya fazla sataşma, Sakarya orada. (Gülüşmeler)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Peki.
Efendim, öncelikle teşekkür etmek istiyorum çünkü engellilerle ilgili bir madde ihdas ettiniz; bu önemli. Zira, yaklaşık on sekiz aylık çalışma sonucu, tabii ki kapalı kapılar arkasında, herhangi bir katılımcılığın olmadığı bir çalışma sonucu getirilen bu teklif, on sekiz saat süreyle yine gece karanlığında tartışıldı, konuşuldu ve sabaha karşı -tabii sabahleyin, sabah sekize doğru- sadece on sekiz dakikada bizim 15 ek madde ihdasımız okundu, tutanaklara geçti ama en azından, şimdi birinin kabul görmüş olması sevindirici. Ancak -Sayın Yazıcı yok- nedir dedim? 1'inci Komisyon toplantısı... Birincisi, uzlaşmaydı; ikincisi, oydaşma. Bunun adını sonuna doğru söyleyeceğim ama tabii ki bu, engelliler konusu önemli.
Şimdi, burada, aslında demokrasi gereği... Gerçi, Sayın Yazıcı bizi dinleme gereği duymadı. Şunu söyleyebiliriz Sayın Yıldız: Demek ki yarı yarıya sahipleniliyor bu -Sayın Yazıcı burada bulunmuyor ya da AKP sıralarında yüzde 10 bile yok, yüzde 5 bile yok- demek ki bu kadar sahipleniyorlar. Sahiplenmiyorsunuz, inanmıyorsunuz çünkü bunun Türkiye'nin hayrına olduğuna, Türkiye demokrasisini geliştirici bir yasa önerisi olduğuna inanmıyorsunuz demek ki. (CHP sıralarından alkışlar) İnansaydınız bu sıralar bu şekilde bomboş olmazdı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Millî maç var, dışarıda millî maç izliyorlar.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Peki, buradaki bir sorun da nedir? Bakın, biz, sabaha kadar konuştuk, gece karanlığında, gecenin zifirî karanlığında sanki öbür gün yokmuş gibi, gündüz yokmuş gibi. Şimdi de televizyon yayınlarının olmadığı bir sıraya, geceye rastlattınız; yarın akşam da böyle yapacaksınız. Karanlıklar yasasından hayır gelmez. (CHP sıralarından alkışlar) Karanlıklar yasasından hiçbir zaman demokrasi inşa edilmez, demokrasi geliştirilemez. Hele hele bir toplumun siyasal ve anayasal kazanımları bu kadar ucuz bir biçimde harcanıyorsa hayır gelmez; bunu kabul edelim sayın vekiller. Laf aramızda, nasılsa kimse duymuyor, dolayısıyla buradan demokrasi çıkmaz. Karanlıkta kimse duymuyor, siz duyuyorsunuz sadece, dolayısıyla korkmanıza hiç gerek yok diye düşünüyorum.
Şimdi, birinci bölümde çok konuştuk, değindik. Bakın, hiçbir biçimde -burada beni bir partili olarak görmeyin- yüzde 7 barajını hiçbir hukuki ölçüte vuramazsınız. Yüzde 7 barajı kesinlikle, sizin tümüyle sıfırladığınız bir barajdır; 2017'de bunu sıfırladınız. Hiçbir biçimde yüzde 7 barajını açıklayamazsınız, hiçbir gerekçesi olamaz. Hele hele 2'nci maddeyi 2018'den sonra vazgeçip yeniden yazdığınız şekliyle yüzde 7 barajı savunulamaz. Bu, çok açıktır, bunun savunulacak bir tarafı bulunmamaktadır. Şimdi, bu yüzde 7 barajı aslında, 1983'te askerlerin koyduğu bu barajın çöpe götürdüğü oylardan çok daha fazlasını çöpe götürmektedir. Ben tabii ki "Kim daha demokrat? Askerler mi daha az demokrattı, yoksa siz mi daha az demokratsınız?" böyle bir soruyu sormuyorum ama şu açık: 1983'teki yüzde 10 baraj parlamenter rejimde 2023'teki yüzde 7 barajın çok altında kalmaktadır; bu, açıktır.
Şimdi, bu bölümde yer alan ikinci husus, il ve ilçe seçim kurullarıdır. İl ve ilçe seçim kurullarının neden kaldırıldığına dair hiçbir gerekçeniz yoktur ve bunu da koyamadınız, koyamadınız, koyamayacaksınız. Gelin, sayın vekiller, Sayın Grup Başkanı, Sayın Yıldız; çok geç olmadan -nasıl ki engellileri koydunuz, çok iyi yaptınız, teşekkür ediyorum- bu il ve ilçe seçim kurullarında kıdem usulünden vazgeçmeyelim, yapmayalım yani bizim demokrasimizin yetmiş yıllık tarihi var, yetmiş yıllık tarihte çok az ilke bu şekilde istikrarlı olarak korunabilmiştir. Bunu yapmayalım yani buna ortak olarak kendi geçmişimize, kendi birikimimize ihanet etmeyelim; etmeyelim çünkü bunun bir sakıncası yok. Eğer bazı olumsuz tarafları varsa, eleştirilecek tarafları varsa bunu düzeltelim ama bunu ortadan kaldırdığınız zaman hiçbir biçimde bunu gerekçelendiremezsiniz, bunu izah edemezsiniz. Zamanımız var, bunu tutalım çünkü zaten bunu bombalayan, seçim sandığını bombalayan bir düzenleme 2017'de yapıldı. Hiçbir biçimde, bütün devlet güçlerini uhdesinde toplayan kişinin bir siyasal parti genel başkanı olarak davranamayacağını, diğer partilerle eşit ve özgür bir biçimde yarışarak seçime giremeyeceğini hepimiz biliyoruz. Kaldı ki burada yasaklardan da bağışık tuttunuz, yardımcısını da yasaklar faslına sokmadınız; o zaman bu çok açık. Yani bu bile sizi tatmin etmiyor mu da neden bunu değiştiriyorsunuz?
Bakın, ben ne Komisyonda ne de burada "Kimi getireceksiniz?" sorusunu sormadım, "Niçin götürüyorsunuz?" dedim ama açıkçası, hiçbir yanıt veremediğiniz için ben de hukukçu olarak en son aklıma gelmesi gereken şeyi... Peki, iyi de yani kimi getireceksiniz? Neden getireceksiniz? O zaman bu soruları sormak benim için meşru ve haklı. Yani bu kurulları lağvetmenin hiçbir hukuki, haklı ve meşru dayanağı bulunmamaktadır, bu itibarla bundan vazgeçelim. Kaldı ki üç ay içerisinde bunları değiştirip yenilerini getireceksiniz. Ama Anayasa'nın maddeleri açık; Anayasa madde 37, madde 67, madde 79, madde 138, madde 139 açık. Hatta Komisyonda, üç ay içerisinde gidecek olan, götürülecek olan, görevden alınacak olan hâkimlerin mesleki haysiyetini de zedeleyeceğini söyledim; Anayasa 17'ye de aykırı. Bu kadar aykırılık varken neden ısrar ediliyor doğrusu hiçbir biçimde anlaşılır değildir.
Bu açıdan, tabii, diğer seçim özgürlüğünü, özgür oy, adil seçim kuralını bozan, esasen devlet başkanlığı yoluyla parti başkanlığına baktığımız zaman, orada, birinci konuşmamda söylediğim gibi, Anayasa'nın birçok hükmü askıya alındığı için -esasen 67, 68, 69- sayın vekiller, 2'nci maddenin içeriğini boşaltıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına dayanan, demokratik ve laik, sosyal bir hukuk devletidir. 2'nci maddedeki demokratik devlet ancak 67'nci maddenin, 68'inci maddenin, 69'uncu maddenin saygı görmesiyle savunulabilir ve tabii ki diğer maddelerin, 13'üncü maddenin. Şimdi, siz, Anayasa'nın değiştirilmez maddelerine sıra gelince "Biz Anayasa'nın değiştirilmez maddelerini sahipleniyoruz." diyorsunuz ama Anayasa'nın değiştirilmez maddesi olan 2'nci maddenin içeriğini boşaltıyorsunuz. O zaman samimi olun "Biz, 'Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına dayanan, demokratik ve laik, sosyal bir hukuk devletidir.' kuralını benimsemiyoruz." deyin, biz de bilelim bunu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Açıkça sizinle hangi dilde konuşacağımızı, hangi dilde tartışacağımızı bilerek o dili kullanırız ama bunu yapmaksızın, siz, Anayasa'nın diğer maddelerini, seçim güvenliğini, sandık güvenliğini güvenceye alan maddeleri teker teker ihlal ettikten sonra "Hayır, biz Anayasa madde 2'yi sahipleniyoruz, değişmez maddesi, bizim sahiplendiğimiz bir maddedir." demenizin, demenin bir anlamı bulunmamaktadır. Sandık sadece 67, 68 değil, 2 değil; 127'nci madde de öyledir, kayyuma kadar giden süreç budur, gerek ulusal demokrasi gerek yerel demokrasi. Cumhurbaşkanına verilen yetkilerle Cumhurbaşkanı siyaset yapmıyor. Tek siyasal makam burasıdır ama burası da müzakere edemiyor. İşte, Anayasa Komisyonunun birinci oturumunda uzlaşma, ikinci oturumunda oydaşma; üçüncü oturumunda eğer bu çok sakıncalı, çok yönlü olarak Anayasa'ya ve demokrasiye aykırı hükümlerin en azından bir kısmı ayıklanmazsa bu, inatlaşmadır ve inatlaşma yoluyla, sayısal üstünlükle dayatmadır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)