| Konu: | Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 30.03.2022 |
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Evet, şimdi, bir seçim yasası tartışıyoruz. Aslında iktidar sadede gelmiş oldu. Hani hep böyle anlatıyordunuz "Biz kazanıyoruz, biz halkın desteğini alıyoruz, ülkede hiçbir sorun yok, ülkede açlık yok, sefalet yok, her şey yerli yerinde, adalet var, toplum iktidara güveniyor, hiçbir problemimiz yok, biz kazanacağız." diyordunuz ya, e, ne oldu? Niye şimdi seçim yasasını değiştiriyorsunuz? Niye hileli hurdalı yollara başvurarak kendi kazanabileceğiniz yeni bir seçim yasası getirmek istiyorsunuz. Aslında siz de ikrar ettiniz, kaybediyorsunuz, bunu kabul etmiş oldunuz. Aslında bu yasa tam da bunun ikrarının kendisidir. Boşuna artık bu sözleri söylemekten vazgeçin.
Şimdi, bir seçim yasası niye değişir? Daha demokratik olsun diye, daha adil bir seçim olsun diye, halkın iradesi sandığa yansısın diye ve sandıktan da çıkabilsin diye olur ama siz nasıl bir yasa getiriyorsunuz? "Acaba nasıl olurda biz halkın iradesini bir kez daha gasbederiz -aynı kayyumlarda yaptığınız gibi- yeniden koltuklarımızı nasıl sağlama alırız, yeniden kendi iktidarımızı nasıl koruruz?" diye bir yasal düzenleme getirdiniz. Peki, halkın ihtiyacı bu mu? Halk şu an açlıkla, yoksullukla karşı karşıya, işsizlikle karşı karşıya, aldığı ücret hayatını idame ettirmesine yetmiyor, insanlar binbir güçlük altında yaşıyor ama sizin derdiniz, şu güzel koltuklarınız. Aman koltuklarınız elinizden gitmesin, yeter ki elinizden gitmesin; halka ne olmuş, halk açlıkla, sefaletle mi karşı karşıya, adaletsizlikten mi yakınıyor, umurunuzda değil.
Şimdi, 5'inci maddede ne diyorsunuz? Diyorsunuz ki: "En kıdemli hâkim yerine, sandık kurulları başkanlıklarına, üyeliklerine biz kurayla seçeceğiz." Bunu niye diyorsunuz? Çünkü anlaşılan, yargı içerisinde tümden hâkimiyetiniz yok, en kıdemli olanlar arasında sizin istediğiniz gibi kararlar vermeyecek onlar var; o zaman ne yapalım, özellikle de sizin son süreçlerde atadığınız hâkimler arasından "Sandık kurulu başkanları, üyeleri yapalım." diyorsunuz. Niye diyorsunuz? "Çünkü bunlar bizim sözümüzden çıkamaz." diyorsunuz ama en kıdemli hâkimin çıkma ihtimali var, sizin talimatlarınızı uygulamama ihtimali var, seçimi sizin adınıza, sizin lehinize yorumlamama ihtimali var. İşte, bu korkunuz yüzünden şimdi bir maddeyi daha değiştirerek antidemokratikliğinize, gasp zihniyetinize bir nokta daha eklemek istiyorsunuz.
Şimdi, bugüne kadar neler yaptınız? Şimdi "Yargıya güvenin, adalete güvenin, hâkimlere güvenin." diyordunuz ya, biz sizin ilçe teşkilatlarınızdan, il teşkilatlarınızdan gelen hâkimlere mi güveneceğiz? Sizin istediğiniz gibi karar alan hâkimlere mi güveneceğiz? Şu an yargıda yaşanan tam da bu değil mi? Size en yakın örneğinden bahsedeyim, Kobani davası. Bu dava için biz kumpas davası diyorduk; bu, bilerek hazırlanmış, özel hâkimler tarafından yürütülen, sizin talimatlarınızla yürüyen bir davadır diyorduk; siz "Yok efendim, o yargının kendi kararı, iddianameyi onlar hazırlıyor, biz karışmıyoruz, bağımsız yargı var." diyordunuz. Ne oldu? Kobani davasının ilk hâkimi, başkanı şimdi çete üyeliğinden, dolandırıcılıktan içeride. Pardon, gözaltına aldınız ama tutuklamaya cesaret edemediniz, artık hangi ilişkiler onu serbest bıraktırmanıza yol açtı, o kısmını bilemiyorum; ev hapsiyle şu an içeride. Şimdi, aynı hâkimle iş birliği yapan, birlik yapan diğer üyeler Kobani kumpas davasında hâkimlik yapmaya devam ediyor. Biz nasıl güveneceğiz? Kimler yargılıyor bizim arkadaşlarımızı? Kimlerin talimatıyla yargılıyorsunuz? Hangi kararları almasını istediniz? Sonucun ne olacağının belli olduğu bir yargıya bizim güvenmemizi mi bekliyorsunuz? Bu gözaltı... Bir çetenin ikinci adamı olarak gözaltına alınmış bir hâkimin sürdürdüğü yargılama sürecinden gelecek olan sonuca biz güvenecek miyiz, bu halk güvenecek mi? Güvenmeyecek ve bir kez daha bu gözaltının kendisi, aslında Kobani kumpas davasının nasıl bir süreçle yürütüldüğünün çok açık göstergesi oldu. Şimdi, diyorsunuz ki: "Hâkimlere güveneceksiniz." Vallahi, bizim hâkimler değil; buyurun size örnek. Sadece bu örnek değil ki bunun gibi bir sürü örnekle karşılaşıyoruz. Sürekli hâkimleriniz, savcılarınız birtakım operasyonlarla gözaltına alınıyor. En büyüğü de işte "FETÖ" dediğiniz operasyonlardı, bunlar da sizin hâkimleriniz değil miydi, siz atamamış mıydınız? Ne oldu şimdi? Hepsini gözaltına alıp tutukladınız.
Diğer bir mesele, Yüksek Seçim Kurulu. Onu zaten ele geçirdiniz, maşallah, kararları muhteşem(!) Neler yaptı? KHK'li 6 belediye eş başkanımızı, seçimi kazandıktan sonra "KHK'lidir bunlar, yetkileri yoktur, yeterlilikleri yoktur." diye mazbatayı vermeyip AKP'lilere verdi. Bu mu "adil seçim" dediğiniz sistem? "Güvenlik" adı altında sandıkları taşıdınız, YSK'nin -tamamı 19 ilde- sandık taşıma ve birleştirme kararıyla binlerce seçmen oy kullanmak için yer değiştirmek zorunda kaldı. Nerelere götürdünüz sandıkları? Korucu olan köylere taşıdınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Korucuların silahlarının gölgesi altında insanları oy kullanmaya zorladınız. Bu da yetmedi, sizin YSK'niz skandal bir kararla "Mühürsüz oy pusulalarını geçerli kılacağım." dedi ve yine halkın iradesini gasbetti. Şimdi, gasbetmek için yeni yöntemler bulmaya çalışıyorsunuz, yeni yollar denemeye çalışıyorsunuz ama şunu unutuyorsunuz: Karşınızda milyonlarca halk var, kendi iradesine sahip çıkacak halk var, kadınlar var, gençler var, ezilenler var. Bu ülkede ötekileştirdiğiniz, yok saydığınız, nefret suçlarına kurban ettiğiniz LGBTİ+'lar var. Bu ülkede engelliler var, oy kullanmasını bile sağlamadığınız, oy kullanmasının önüne geçtiğiniz binlerce engelli var.
İşte, sizin yaptığınız bu zulme karşı binler bir arada olacak, hem sandıklarına hem geleceğine sahip çıkacak, bu ülkenin barışına sahip çıkacak, adaletine sahip çıkacak, kendi geleceğini kendi kuracak, koltuklarınızdan da sizi edecek emin olun. (HDP sıralarından alkışlar)