| Konu: | Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 31.03.2022 |
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün yine AKP'nin yirmi yıllık iktidarının seçim mevzuatındaki 190'ıncı değişikliğini konuşmak üzere toplanmış olan, sabırla toplanmış olan Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu kanunlarda en son 2018'de değişiklik yapan Hükûmet, şimdi de o değişiklikleri de değiştirmek istiyor. Neredeyse her seçime ayrı bir seçim kanunuyla giriyoruz. Değerli milletvekilleri, ama kişiye göre, seçime göre, partiye göre kanun yapılmaz. Kanun, kişiye değil, kişi kanuna uyar.
Şimdi, çarşaf çarşaf "baraj indirimi" diye pazarlanan bir teklif var önümüzde ama bu aslında gerçek bir baraj indirimi de değil çünkü Cumhurbaşkanı hükûmet sistemiyle zaten temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkeleri arasındaki doğrudan bağ çözülmüş durumda. Bakın, Anayasa 67 yürütme ile yasama arasında doğrudan bir bağ olduğunun altını çizerek diyor ki: Etkin yürütme için yönetimde istikrarın, adil yasama için ise temsilde adaletin seçim kanunlarında dengelenmesi gerekir. Ülkemizde de nispi temsil sistemiyle temsilde adalet, seçim barajıyla da yönetimde istikrar amaçlanıyor.
Şimdi, hepimiz darbeyle gelen yüzde 10'luk seçim barajının çok yüksek olduğunun ve tartışmalı olduğunun farkındayız ama asıl mesele 2017'de gelen sistem değişikliği. Gelen sistemde yürütmenin başında aynı zamanda partinin de başkanı olan Cumhurbaşkanı var, hem parti başkanı hem Cumhurbaşkanı. Parti başkanı olarak bakanları atıyor ama Hükûmet Meclisten güven oyu almıyor yani bu sistemde Meclis yürütmeye hiçbir şekilde müdahale edemiyor. Dolayısıyla artık yürütme ile yasama arasında, yönetimde istikrar ile temsilde adalet arasında bir bağ kalmadı. Buna rağmen, teklifinizin yüzde 7'lik baraj gerekçesinde diyorsunuz ki: "Yönetimde istikrarın örselenmemesi." Ya, değerli milletvekilleri, bu sistem, Cumhurbaşkanına öylesine yetkiler veriyor ki bu hâliyle, Meclisin yönetimde istikrarı örseleyebilmesinin hiçbir imkânı zaten yok. Bugün, Mecliste her bir milletvekili değil 14, 600 farklı partiye mensup olsa bile yürütmeye verilen bu yetkiler varken yürütmeyi örseleyemezler. Ama derdiniz, gerçekten, temsilde adalet olsaydı bu barajı 2018'de tamamen kaldırırdınız. Aslında, partinizin vaatleri de bu yöndeydi ama ne oldu? Vaatler unutuldu, değiştiniz. Dün de değişmiştiniz, yarın da değişeceksiniz ama biz, dün olduğu gibi, bugün de bu seçim barajının kaldırılması gerektiğini söylemeye devam edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, Cumhurbaşkanı demişken teklifteki propaganda yasaklarına geleyim. Sistem değiştiği için bu yasaklardan "Başbakan" ibaresi çıkarılmış ama "Cumhurbaşkanı" eklenmemiş. Peki, neden vardı bu yasaklar; hatırlayın. Çünkü seçim zamanı partisi için çalışan Başbakana kanun derdi ki: Partin için propaganda yaparken devletin sana milletin vergisiyle sağladığı imkânları kullanma çünkü o imkânlar kamu hizmeti içindir. Parti propagandası da bir kamu hizmeti değildir; bu kadar basit aslında.
Şimdi, bu yasaklardan hem partili ve seçimde partisi için çalışacak olan Cumhurbaşkanı muaf. Neden? Cumhurbaşkanı, seçim zamanı, ona kamu hizmeti için milletin vergisiyle verilen arabasını da sarayını da hatta kamu hizmetinde görevli memurunu da partisi için kullansın diye.
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; milletin vergisiyle partinizin propagandasını yapamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar) Cumhurbaşkanına tanınan bu muafiyetin gerekçesini de açıklamak zorundasınız. Bakın, aslında, ülkemizde seçim yasaklarına ilişkin yapılması gereken o kadar çok şey var ki ama bu teklifte hiçbiri yok. Bu teklifte kadın temsili yok, genç temsili yok, mühürsüz oylara, trafolara giren kedilere, seçimlerin güvenliğine ilişkin hiçbir şey yok. Adil ve güvenli bir seçime, gençlerin, kadınların temsiline dair söyleyecek hiçbir sözü olmayan bu teklif, sadece iktidarınızın çıkarına hizmet ediyor. Barajı kaldırmıyorsunuz, Cumhurbaşkanı her kuralda azade. Genç temsilini artıracağınıza gençleri Adres Kayıt Sistemi'yle oyalayıp sandıktan uzaklaştırmaya çalışıyorsunuz. İl, ilçe seçim kurulları desek içler acısı. Ya, sayın vekiller, partili avukatların hâkimliğe nasıl geçirildiğine dair hepimizin elinde upuzun listeler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) - Bu gerçekten nasıl bir parti kayırma, nasıl bir sandık korkusudur? Ama bakın, hile oyun kazandırsa da kaderi değiştirmez -tırnak içinde söylüyorum- mevzuatı değiştirip bürokrasiyi alaşağı etseniz de kaybedecekseniz. (CHP sıralarından alkışlar) 2018'de siyasi mühendislikle getirdiğiniz sistem nasıl ayağınıza dolandıysa bu sistem de dolanacak. Çünkü dışarıda insanlar ekmek derdinde ve tek bir adamın bir nikâh yüzüğünden koca bir saltanata evrilen bu koltuk sevdasından da gerçekten bıktılar. İktidarınız bu kibirle devam ettikçe, rant ve rahat peşinde siyasi kutuplaşmayı körükledikçe, halkı kandırmaya, kanunu dolanmaya çalıştıkça kaybedeceksiniz. Çünkü iktidarın yolu halkı kandırmak değil, halkı anlamaktır; kanunu dolanmak değil, ona uymaktır değerli milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) - Herkes bu teklifin halk korkusundan, seçim korkusundan olduğunun farkında ama korkunun ecele, bu önerinizin de gelecek olanın gelmesine hiçbir faydası yok, benden size söylemesi.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)