| Konu: | Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 06.04.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Belirsiz bir gerekçeye sahip yeni bir torba kanun teklifini görüşüyoruz. Demokratik tüm ülkeler daha iyi bir yasama faaliyeti yapmak için yöntemler geliştirirken AK PARTİ, yasama süreçlerindeki ön hazırlık aşamalarını bile uygulamıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama faaliyetlerini kalitesizleştiren torba kanun teklifleri ilgili ihtisas komisyonlarında tartışılmıyor. Torba kanun teklifinde yer alan maddeler zorunlu olarak tek bir komisyona gönderiliyor ve diğer ihtisas komisyonlarının uzmanlığından yararlanılmıyor. Kanun teklifleri âdeta kaçırılarak Genel Kurula getiriliyor. Bu anlayışa İYİ Parti olarak itiraz ediyoruz. Gerek komisyon görüşmelerinde gerekse Genel Kurulda İYİ Parti olarak kanun tekliflerine objektif katkılarımızı sunuyor, elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. AK PARTİ iktidarı müzakere ve uzlaşıdan uzak bir davranış içinde olsa bile beklentimiz ifade ettiğimiz görüşlerimizin dikkate alınmasıdır. Aksi takdirde, milletimizin dertlerine çözüm üretmenin merkezi olması gereken Meclisimiz, iktidar partisinin ve çevresinin çıkarları doğrultusunda hareket ettirilen bir yapı olmaktan öteye gidemez. Ruhunu tam olarak yansıtamayan Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun makinesi olarak görülüyor olmasından rahatsızlık duyuyoruz.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyet tarihimizin en derin ekonomik krizini yaşıyoruz. Verimli kanunlara, yapısal sorunları çözecek düzenlemelere ve güven veren bir iktidara acil ihtiyaç var. Hem memleketim Erzurum'da hem de geçtiğimiz haftalarda tüm İYİ Parti milletvekillerimizle ziyaretlerde bulunduğumuz İstanbul'un ilçelerinde esnaflar, gençler, emekliler, çiftçiler, işçiler çok büyük sorunlarla karşı karşıyalar. Bu sorunlara çözüm bulmak yerine günü kurtarmaya yönelik torba kanun tekliflerini görüşmek aziz milletimizin dertlerini yok farz etmektir. Özellikle, Anadolu'da ve İstanbul'un varoşlarında nesiller önce yaşanmış ve unutulmaya yüz tutmuş fukaralık günleri tekrar yaşanıyor. Milletimizin günlük hayatına olumlu yansımayacak, sorunlarını çözmeyecek bu tip kanunlardan ziyade, yapısal ve sorunlara köklü çözümler bulacak kanunlara ihtiyaç duyuluyor. Üstelik içinde bulunduğumuz krizi, krizi çıkaran, cumhuriyet tarihimizin en yetersiz siyasi kadrosuyla aşmaya çalışıyoruz. Düşünün ki ekonomimizin başında bulunan Sayın Bakan yabancı yatırımcılara yatırım yapacakları ülkede devletin olmadığını ispatlamaya çalışıyor. Türk lirasının ne kadar dibe vurduğunu, daha fazla batamayacağını açık açık söyleyebilen, bundan gurur duyan bir Hazine ve Maliye Bakanına sahibiz, maalesef. Ticaret Bakanımız "Gayrimenkul fiyatları arttığı için enflasyon artıyor." diyerek cehalette sınır tanımıyor. Bir başka ak devletli "Çanakkale Köprüsü ücreti 200 yerine 195 lira olsa..." aziz milletimizi kandırabileceklerini söylemekten ar duymuyor. Ekonomiyi direkt etkileyen Tarım Bakanı göreve gelir gelmez Türk tarımını bırakmış, Sudan tarımını merceğine alıyor. Ben bir Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olarak bu beyanlardan utanıyorum; inşallah, kendileri de bu utançtan biraz pay alırlar.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifine makro açıdan baktığımızda teklifin bir planın parçası olmadığını görüyoruz. "Bir soruna çözüm bulayım." derken farklı yerleri bozan uygulamalarla karşı karşıyayız. Teklifin geneline bakınca, hazinenin çok acil para arayışına girdiği anlaşılıyor. Hazinenin geçtiğimiz hafta 2 milyar dolarlık dış borcu neredeyse yarısını faiz ödeyerek aldığını da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Kanun teklifinde "Ne var ne yok satalım." anlayışı hâkim. Hem batık hem iş bilmez iktidarın ülkemizi daha büyük bir felakete götürdüğünü lütfen görelim. Bu çağrımı AK PARTİ içinde olduğunu bildiğim ülkesini seven, sorumlu AK PARTİ milletvekillerine de yapıyorum.
Dolara endeksli, ucu açık faizli kur korumalı mevduat hesaplarıyla ilgili Sayın Hazine ve Maliye Bakanına sorduğum "Bunun bir mevduat üst limiti olacak mı?" soruma hâlâ bir cevap alamadım. 600 milyar liraya yakın hesaplar açıldığını görüyoruz; hazineye, dolayısıyla milletimizin omuzlarına çok büyük yükler biniyor. Bu soruma yanıt beklediğimi tekrar ifade etmek isterim. İş bilmez yönetimden dolayı hazinenin çok acil paraya ihtiyacı olduğu biliniyor ama bu durumun devlete yakışan anlayışla ele alınmasını ve devlet aklı, devlet üslubuyla çözülmesini dilerdik; AK PARTİ anlayışı, hele ki Nebati Bey üslubu bu büyük dert için çok çok yetersiz.
AK PARTİ, kendi malum şirketlerinden milyar milyar vergileri hukuksuzca silerken 1'inci maddeyle yapılan düzenleme, şirketlere daha fazla vergi ödeyerek cezalandırmayı tercih ediyor. Temsilci atamayan sosyal ağ sağlayıcılarına karşı caydırıcılığın bu maddeyle gerçekleşeceğini düşünmüyoruz. Yasaklı sosyal ağ sağlayıcılarının kimler olduğunun kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor; aksi takdirde, reklam veren vergi mükellefleri mağdur olurlar. Sağlık kuruluşlarıyla sözleşme karşılığı çalışan hekimlerin serbest meslek erbabı olarak vergilendirilmeleri hem hekimlik meslek ruhuna aykırı hem de özel hastane sahiplerinin çıkarlarını dikkate alan bir düzenleme olup vergi kaybına da yol açacaktır. Bazı özel durumlar için düzenlemeyi anlamakla birlikte genellemenin yanlış olduğunu düşünüyoruz.
İktidarın asıl odaklanması ve çözüm üretmesi gereken sorun, hekimlerimizin ülkemizde mesleklerini icra etmekte zorlanmaları ve artık ülkemizden uzaklaşmayı tercih etmeleridir. İstifa eden doktorların önemli bir kısmı ülkemizden ayrılarak çalışmaya yurt dışında devam etmeyi neden tercih ederler? İktidar, yetişmiş vatandaşlarımızı ülkeden kovmak yerine, sağlık sistemimizdeki yapısal sorunlara odaklanmalı. Bu insanlar kolay mı yetişiyor?
Teklifin 4, 5 ve 6'ncı maddeleriyle, sahte fatura kullanarak vergi kaçıranlara verilen cezaların üst sınırları düzenleniyor; ayrıca, adli yargıda uygulanmakta olan etkin pişmanlık müessesesinin vergi alanında da uygulanması sağlanıyor. "Zincirleme suç" kavramını onaylamakla birlikte mesafeli yaklaştığımız birkaç husus bulunuyor; bunlardan ilki, böylesine önemli hukuki düzenlemeleri içeren maddelerin tali komisyon görüşü olmadan Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş olması. Vergi kaçıranların alacakları cezaların hukuk sistemimiz içerisinde değerlendirilmesi gerekirdi. Bir başka husus ise suçu bilerek işleyen ile sehven işleyen arasındaki farkın netleştirilmemesi. Suçlu ile suçsuzu ayırt edebilecek denetim sistemi yerine moral değerlere bakılmaksızın salt para tahsilatına yönelik düzenlemelere teklifte yer veriliyor. Bu maddeyle, suç şebekelerine gözdağı verilmiyor, yol veriliyor.
Teklifin 7'nci maddesi Komisyonda görüşülürken, yeniden değerleme oranının yüzde 50'sine kadar indirilmesine Sayın Cumhurbaşkanının karar vermesi öngörülüyordu. Komisyon görüşmeleri sırasında İYİ Parti olarak hazırladığımız önergeyle, Sayın Cumhurbaşkanına yetki verilmesinin yerinde olmadığını dile getirmiştik. Gerekçemizde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun yapma yetkisinin yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanına ait bir sorumluluk olmadığını, uygulanacak yeniden değerleme oranında Cumhurbaşkanı tarafından yapılabilecek indirimin geçici maddeyle düzenlenmesini savunduk. Önergemiz Cumhur İttifakı oylarıyla reddedilmiş olsa bile aynı mahiyette önerge hazırlayan AK PARTİ Grubu, kendi önerge teklifinin kabulüyle, maddeyi İYİ Partinin talep ettiği hâle getirdi; kendilerine teşekkür ederiz, mutluyuz; istişareden kaçan yasama faaliyetini benimsemiş olsa da İYİ Parti olarak yapıcı muhalefet anlayışımızla millet iradesi nezdinde katkı sunmaya devam edeceğiz.
Teklifin 14, 15, 16 ve 18'inci maddeleriyle hazine taşınmazlarının satılması ve hızlı tahsilatı amaçlanıyor. Maddelerin yazımında devlet dili ve birikimine uymayan bir üslubun tercih edildiğini yine üzülerek ifade etmeliyim. İmar uygulamaları ve parselasyon çalışmalarıyla birtakım kişilere önce hazine taşınmazları kullandırılmakta, sonra bu kişilere belirlenen değerler üzerinden ihalesiz satışlar yapılması öngörülüyor. Anayasa'ya birçok madde üzerinden aykırılık oluşturan imtiyazlı satış uygulaması bu maddelerde yer alıyor. Belli kişi ve zümrelere rant sağlayacak bu işlemlerin ekonomimize ve sosyal huzurumuza faydadan çok zararı olur. Ak çevreleri kollamaktansa ülke ekonomisine katkı sağlayacak düzenlemeleri hazırlamak önceliğimiz olmalı. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle başlayan ve son bir yılda iyice derinleşen ekonomik krizin neticesinde kamuya ait varlıkların satışlarıyla hazineye geçici kaynak oluşturulması milletin derin fukaralık sorununu çözmez, iktidarın derin israfına günlük pansuman olur. İsrafa kaynak sağlamak amacıyla kamu malları satılmamalı, devletin parası milletin parasıdır; idare o parayı, vergileri helal ettirmelidir. Şatafatı, israfı geçtik, "kur korumalı mevduat" gibi akıl dışı, hesapsız icatlara yüzde 108 faizi tüm milletin sırtına yüklemek vicdansızlıktır, haramdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Tamamlayın, buyurun.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Devlet yönetimindeki keyfiyet sonlandırılmadan yeni kaynakların da boşa harcanacağını, ayrıca ekonominin gerçekleri dışındaki akıl dışı icatların ülkemize fayda sağlamayacağını ifade eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)