GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:77
Tarih:07.04.2022

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, AKP iktidarının yirmi yıllık sonucu, maalesef otoriterleşen bir sistem. Peki, bu otoriter hâle gelen sistemin görüntüsü nedir? Adalet sisteminde bozukluk var, ülke kaynaklarının bölüşümünde sorun var, STK'lere yani sivil toplum örgütlerine bakış açısında sorun var ve en önemli mesele, cezaevlerinde oluşan ve on yıllardır biriken sorunlar var. Avrupa Konseyi, 49 ülkeye dair tutuklu ve hükümlü istatistiklerini yayınladı. Kişi başına düşen tutuklu ve hükümlü sayısında ilk iki ülke olarak Rusya ve Türkiye yer almaktadır. Rusya'da her 100 bin kişiye 328 tutuklu ve hükümlü düşerken Türkiye'de her 100 bin kişiye 325 kişi düşmektedir. Aynı şekilde, bu ligde yer alan diğer ülkelerde ise Gürcistan'da 232, Azerbaycan'da 216 kişi. Yani cezaevlerinde Türkiye'nin yer aldığı lige bakar mısınız değerli arkadaşlar? Avrupa ortalamasında her 100 bin kişiye 102 kişi düşerken Türkiye'de her 100 bin kişiye 325 kişi düşüyor yani 3 katı fazla bir ülkeden bahsediyoruz. Bu verilere göre Türkiye'de cezaevlerindeki kişilerin sayısında çok büyük artış söz konusudur. Cezaevlerini kapasitenin üzerinde doldurma alanında Türkiye, Avrupa'da ilk sırada yer almaktadır. Peki, kaynaklarda ve cezaevlerine ilişkin mevcut olan harcamalarda Türkiye nerede yer alıyor? Türkiye Avrupa'nın en son sırasında yer alıyor. Yani 314.500 hükümlü ve tutuklu statüsünde kişinin yer aldığı bir ülke, Türkiye harcama konusunda Avrupa'nın en son sırasında yer alıyor. Türkiye'deki verilere göre, şu an itibarıyla, cezaevlerinde 315 bin tutuklu ve hükümlü statüsünde insan bulunmaktadır. Peki, başka ne var? Denetimli serbestlik sisteminden yani herkesin sabıkalı olduğu, herkesin bu rejimde sabıkalı hâle getirildiği -yüz binlerce kişinin sabıkalı hâle getirildiği- denetimli serbestlik sistemine tabi tutulduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Bu, neyi gösteriyor değerli arkadaşlar? Rejimin suçlu ürettiğini, rejimde hukukun olmadığını, demokrasinin olmadığını gösteren verilerdir bunlar ne yazık ki. Bu iktidarla hukuk ayaklar altına alınmış durumda. Yürütmenin yargı üzerindeki etkisini gösteren ve yargının işlemez hâlde olduğunu gösteren verilerdir bunlar. Ülkede demokrasi yoksa, hukuk yoksa, hukuki güvenlik ilkesi yoksa otoriterleşme vardır; otoriterleşmenin en iyi örneği de maalesef AKP Hükûmetidir. Bu hukuksuzluk, toplumsal barışı zedeler niteliktedir ve toplumsal barış zedelenmiş durumdadır; ekonomik çöküntüyü getiren bir sistemdir ve Türkiye'de maalesef şu anda ekonomik çöküntü yaşanmaktadır. Ekonomik çöküş olunca demokrasi olamıyor maalesef; demokrasi olmayınca adalet olmuyor; adalet olmazsa cezaevlerini topluma dayatan bir sistem hâline geliyor maalesef bu şekilde.

İnsanlar artık gündelik yaşamını sürdüremez hâldedir ne yazık ki. Toplumun yüzde 82'si alım gücünden yoksun durumdadır; 60 milyona yakın kişinin alım gücü şu anda zayıf durumdadır; 30 milyona yakın insan şu anda yardım almadan, devlet yardımı almadan gündelik yaşamını sürdüremez hâldedir. Bakın, en temel gıda maddesi olan patates ve soğan, halk tarafından ulaşılamaz hâldedir. İktidar partisi bunun stokçuluktan kaynaklandığını dile getiriyor ne yazık ki. Bakın, beş yıl önce niye stokçuluk yoktu, iki yıl önce niye stokçuluk yoktu? Peki, stokçuluk şu anda varsa elinizi tutan mı var, niye buna karşı bir önlem almıyorsunuz? Değerli arkadaşlar, bu AKP Hükûmeti maalesef toplumu yoksulluğa, maalesef toplumu açlığa sevk etmiş durumda. Bunun tek çözüm noktası seçim sandığıdır, seçimin geldiği noktada da bunları hep beraber göndereceğiz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)