| Konu: | Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 07.04.2022 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi size, aslında, bir kadının, bir Ezidi kadının kısa bir hikâyesini anlatacağım, daha doğrusu trajedisini anlatacağım. 23 yaşındaki Rojda, Ankara'nın Kazan ilçesinde Suriyeli bir IŞİD'li tarafından zorla alıkonuluyordu ve Rojda, aslında 2014 yılında annesi ve 2 kız kardeşiyle beraber kaçırılmıştı. O günden beri de Musul'da, Rakka'da, Deyrizor'da, İdlib'de, birçok farklı yerde farklı insanlara satıldı, birçok defa tecavüze maruz kaldı, darbedildi. Kendisini yaşamına son vermek için araçtan attı ama buna rağmen yaralı bir şekilde kurtuldu ve bütün bu süreçlerin sonucunda Suriyeli bir IŞİD'li onu Ankara Kazan'da, üç yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti devletinin başkentinde alıkoydu. Kişi hasta olduğu için, Rojda hasta olduğu için, artık o Suriyeli aileye, o adama verecek bir şeyi olmadığı için, sürekli kustuğu ve kanaması olduğu için adam bu sefer de Rojda'yı kendi ailesine satmak istedi ve Kanada'daki uzak akrabalarına ulaştı, görüntülü bir şekilde Rojda'yı onlarla görüştürdü ve geçtiğimiz günlerde aile, Avrupa'daki bir kuruluş aracılığıyla 8 bin TL'yi getirip burada verip Rojda'yı aldılar; sağlık durumu çok kötü olduğu için bir gün tedavi ettirdiler, -serum tedavisi ve destek tedavisi- ve daha sonra IŞİD'ten kurtarılan diğer kız kardeşinin yanına, Avrupa'da bir kente götürüldü. Bu, Ankara Kazan'ın Saray Mahallesi'nde oldu yani şurada, yanı başımızda. Bu Suriyeli kişi Gaziantep'te sınır kapısından geçti, eşini, 3 çocuğunu ve Rojda'nın geçici bir şekilde belgesini yaptı ama kimse sormadı "Neden yanında 2 kadın var?" diye ya da kimse Rojda'yı çevirip demedi "Senin bu adamla olan hukukun ne, ilişkin ne?" diye ve yanı başımızda üç yıl boyunca istismara maruz kaldı.
Bir Ankara hikâyesi daha. Şimdi, IŞİD'liler yanı başımızda...
(Uğultular)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Arkadaşlar...
Sayın Başkan, müdahale eder misiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Gerçekten çok gürültü var Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ya, burası Meclis ya!
BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Yanı başımızda, Ankara Kazan'da bunlar olurken bir başka şey daha oluyor: Kobani'de IŞİD barbarlarına karşı insanlar savaştılar ve bugün bu toprakların bir kısmı da IŞİD'in elinde değilse o kahramanlar sayesinde, o insanlar sayesinde ama bugün bizim arkadaşlarımız; Sayın Demirtaş, Sayın Yüksekdağ, Sayın Kışanak bu dava nedeniyle, Kobani süreci nedeniyle yargılanıyorlar. Suçları ne biliyor musunuz? Asıl suçları, aslında IŞİD'e karşı verdikleri mücadele, tıpkı Kobani halkının verdiği mücadele gibi. Onlar taraf oldular; insanlıktan yana, eşitlikten yana, özgürlükten yana, barıştan, sevgiden, güzellikten yana terörizmin karşında, barbarların karşısında taraf oldular ve şimdi, Ankara Kazan'da Rojda'nın istismarına göz yumanlar, bizi Ankara Sincan mahkemelerinde yargılamaya kalkıyorlar; arka kapılardan IŞİD'lileri serbest bırakanlar, kalkmışlar bize mahkemeler aracılığıyla IŞİD hezimetinin hesabını sormaya çalışıyorlar. Biz de buradan söyleyelim: Siz daha bu hezimetlerin çok acısını çekeceksiniz ama bu arada olan ülkemize olacak, halkımıza olacak.
Diğer bir hukuk garabeti -biliyorsunuz çok yazıldı, çok çizildi- Cemal Kaşıkçı davası. Neydi? Bu Suudi Prensin direkt talimatıyla katledilmişti. Türkiye topraklarında, Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda katledildi, bütün PR'ını AKP yaptı değil mi? Dünyaya, bütün basına, uluslararası kurumlara demeçler verdiniz ve direkt Tayyip Erdoğan'ın sözleri var, ne diyor: "Biz bunu bırakamayız, eğer bırakırsak nasıl bir ülkede yaşayacağız?" Direkt onun sözleriyle alıntılayayım: "Kaşıkçı alçakça şehit edildi. Bu cinayetin aydınlatılıp aydınlatılmaması nasıl bir dünyada yaşanacağını belirleyecektir." Peki, şimdi soruyoruz: Ne oldu da Kaşıkçı davasını Suudilere devrediyorsunuz? Yani para için bütün hukuksal haklarınızı, ulusal ve uluslararası hukuktan doğan bütün hakları götürüp Suudi Arabistan'a devrediyorsunuz. İlkeler, insanlık, hukuk, vicdan, merhamet ne varsa her şeyi de ayaklar altına alıyorsunuz. Ama siz yerli, millî oluyorsunuz, siz vatansever oluyorsunuz bütün bu yaptıklarınıza rağmen; bizlerse başka bir şekilde tanımlanıyoruz, bizlerse bu ülkeyi bölmeye çalışanlar oluyoruz.
Son olarak şunu söyleyeyim: Bugün ramazan; hepiniz, bu ülkede birçok insan orucunu açtı. Emine Şenyaşar, Urfa Adliyesinin önünde günlerdir orucunu açıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bu ülkede adalet yoksa herkes kendisini sorgulamalıdır diyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)