| Konu: | Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 07.04.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlarım.
İYİ Parti olarak bizler, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda ve komisyonlarında yürütülen yasama çalışmalarını ciddiye alıyoruz. Belirttiğimiz görüşlerimizin, ifadelerimizin gelecek senelerde de takip edileceği bilinciyle hareket ediyoruz.
Görüştüğümüz torba kanun teklifinde ise yasama yapma ciddiyeti bir yana, maddenin yazılışı başka, amaçlananın ise bambaşka olduğunu üzülerek görüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun yapma pratiğinde bulunmayan bu yazılış şekli, muhtemelen sarayın ofisleri ile kurullarındaki Meclis ve devlet usulünü bilmeyen kişilerin lisanı olmalı. Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve Kararlar Başkanlığında iyi niyetle çalışanlarla takviye edilerek saraydan gelen bu kanunların ciddiyetle gözden geçirilmeleri şarttır.
Ayrıca, kanun tekliflerinin arka planlarında herkesin akıllarında maalesef, düşündüğü başka bir konu daha var. Bu kanun tekliflerindeki maddeler acaba kimlere, hangi ak elitistlere yarıyor? AK PARTİ iktidarı uzun zamandır aziz milletimiz için çalışmaktansa belli çevrelerin çıkarlarını gözetiyor. Doyamayan ak çevrelerin artan maliyetleri, milletimizin sırtına her geçen gün daha fazla yükleniyor. Ne milletimiz ne de siyaset kurumu artık AK PARTİ'ye güvenmiyor. Ak elitistler için adrese teslim kanun çıkarmanın kamuflajı olarak torba kanun teklifleri özellikle kullanılıyor. Her kanun teklifinde, milletimize açılmış bir veya birden fazla tuzak bulmak hiç de zor değil. Bir milletvekili olarak, devleti yöneten idareye karşı şüphe duyma duygusu -samimiyetle söylüyorum- bizleri fazlasıyla rahatsız ediyor, üzüyor. Böyle bir şüpheyle kanun tekliflerini değerlendirmek istemem ama maalesef, biz bu şüpheye kapılmış durumdayız çünkü AK PARTİ'nin sicili sıkıntılı. Bugünlere bu sorumsuzluklar yaşanarak gelindi, AK PARTİ bu anlayıştan artık sıyrılmalı. İktidarın hem bizlere hem de dünyaya güven telkin etmesi lazım. Genel Kurulumuzda Hazine ve Maliye Bakanlığını ilgilendiren maddeler görüşülürken yabancı yatırımcılar da takip ediyorlar. Meclisimize gelen kanun maddeleri güven vermeli, sorun çözmeli.
İYİ Parti olarak, biz ekonomiyi yalnızca bugün eleştirmiyoruz; ekonomiyi pandemiden de önce, Rusya-Ukrayna krizinden de önce eleştiriyorduk. Yaşadığımız ekonomik krizin göz göre göre geleceğini uyardık. Tarımın içler acısı durumunu ve 128 milyar dolar meselesini siyasi çıkar sağlamak için gündem yapmadık "128 milyar dolar neden buhar oldu?" diye sorduk. Bugün 128 milyar dolar Merkez Bankasında olsa kötü mü olurdu? Neden satıldı, kimlere satıldı? Türk tarımı, ithalat lobisine neden teslim edildi? Bunları sormak, bizlerin asli sorumluluğudur. Bunu gizlemek ve cevap vermemek ise büyük gaflettir.
Değerli milletvekilleri, teklifin 25 ve 26'ncı maddeleriyle, bankacılık ve finans sektörü için kurumlar vergisi yüzde 20'den yüzde 25'e çıkarılıyor. Ayrıca, bu oranın 2022 kazançları için de geçerli olması öngörülüyor. Düzenleme, iktidarın kurumsal bakıştan yoksun, keyfî bir yasama faaliyeti gerçekleştirdiğini gösteriyor.
2020 yılı Ekim ayında Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen bir kanun teklifinde kurumlar vergisinin yüzde 20'den 15'e düşürülmesi, Cumhur İttifakı milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi. Kanun teklifinin Genel Kurulda görüşülmesi sırasında ise itirazlarımız sonucunda kurumlar vergisi oranının düşürülmesiyle ilgili madde tekliften çıkarıldı. Aradan yaklaşık beş ay geçtikten sonra, 2021 yılı Nisan ayında bu kez kurumlar vergisi oranının artırılması teklif edildi. Teklife göre, kurumlar vergisinin 2021 yılında yüzde 25, 2022 yılında yüzde 23 olarak uygulanması öngörüldü. Birbiriyle taban tabana zıt tekliflerin bu kadar kısa süre içinde AK PARTİ iktidarı tarafından uygun bulunması, üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Bunun yanı sıra, çelişkili tekliflerin Cumhur İttifakı milletvekilleri tarafından hiç sorgulanmadan kabul edilmesi ise endişe vericidir. Bu çelişkili durum, iktidarın ne yapacağını bilmediğinin en somut göstergesi. İşte bu yüzden ısrarla söylüyoruz, Türkiye yönetilemiyor; biz buna devlet krizi diyoruz.
Şimdi de bu fazla kâr eden kuruluşlardan vergi artırımı gündemimizde. 2021 yılında yaptığımız teklifle prensipte doğru bulduğumuz kararın usulü çok yanlış. Kurumlar vergisine tabi bankalar, finans kuruluşları; geçtiğimiz yıl ortalama yüzde 323 gibi inanılmaz kâr artışları yaşadılar. Bu artış, Merkez Bankasının bankalara yüzde 14'le para satıp onların da hazineye yüzde 27'yle, vatandaşa da yüzde 35'le satmasına göz yumulmasıyla yaşandı; devlet resmen soyuldu. Bu kârı elde etmede bankaların hiçbir kabahati yok, sorumluluk direkt iktidarındır. Yanlış temel politikalarla soygun düzeninde ekonomik dengeler tamamen şaştı. Bu emrivaki vergi artırımıyla iktidarın her kâr eden sektörün cebine sanki el atıyormuş gibi bir intiba uyandıran yönetim anlayışı, Orta Asya modeli devlet etme şeklidir. Hâlbuki devlet etmede istikrar olur. Yerli, yabancı yatırımcılara güven telkin etmek için istikrarın hissettirilmesi şarttır. "Faize karşıyız." deyip yüzde 108 faizi, kur korumalı mevduat hesabı gibi icatlar üzerinden milletin tamamen üzerine yüklemek günahtır. Bir yandan manevi duygularımızı suistimal edecek söylemlerde bulunup bir yandan da tam tersini yapmak bir AK PARTİ klasiği ama Türkiye Cumhuriyeti devleti idarecilerine yakışmaz.
Değerli milletvekilleri, çiftçilerimiz borçlarını ödeyemiyorlar. Tarımsal üretim alanında verilen desteklemeler, girdi maliyetlerinde yaşanan artışı karşılayamıyor. Türk tarımını tekrar ayağa kaldırabilmek için, borçlu çiftçilerimizin faiz ödemeleri muhakkak silinmeli. Düzenlemede teklif edilen "çiftçilerin borç faizlerinin kesin aciz vesikasına bağlanması" şartı olumludur ama Türk tarımının ve çiftçilerimizin büyük dertlerine çare değildir. Aciz vesikasına sahip çiftçi sayısı, milyonlarca çiftçi içinde yalnızca 25 bin. Bu nedenle görüştüğümüz kanun teklifine geçici madde eklenmesi talebinde bulunduk. Çiftçimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının yapılandırılmasını, yapılandırmada faiz uygulanmamasını ve beş yıllık yapılandırmanın 2023 yılı Ekim ayında başlatılmasını önerdik. AK PARTİ tarafından millî güvenlik sorunu hâline getirilmiş olan Türk tarımının bugünkü durumuna çare bulmalıyız.
Kuraklık, salgın, savaş gibi sebeplere bağlı olarak gıdaya erişim ve tarımsal üretimin stratejik önemde olduğunu artık tüm dünya kabul ediyor. Bu nedenle, hazine taşınmazlarının çiftçilere indirimli satışı yerine, ücretsiz tahsis edilmesi sağlanmalı, tarımsal üretimi artırmak ana amaç olmalı. Ak elitistlerin vergileri milyar milyar silinirken 29'uncu maddeyle teklif edilen vergi bilincinin oluşturulması amacıyla kamu spotu yayınlanmasını tebessümle karşıladık. Vergi bilinci ilkokul 1'inci sınıftan itibaren başlatılmalı ve devleti yönetenlere de sirayet etmeli. Vergi tahsilatı yüzde 80'lere düşmüşken başta ülkemizi idare edenlerin ve göz önündeki zenginlerin örnek olmaları gerekirdi, olamıyorlar.
32'nci, 33'üncü ve 34'üncü maddeler; finansal kiralama, factoring ve tasarruf finansman şirketleriyle ilgili düzenlemeleri içeriyor. Finansal şirketler tabii ki dijital ortamda faaliyet gösterebilirler ancak factoring kurumları içinde kurumsallaşmış firmalarıyla birlikte kurum kimliğine bürünmüş tefecilerin de olduğu unutulmamalı. Onlara dijital ortamda reklamlarını verme, şubelerini açma imkânı tanınmamalı.
Tasarruf finansman şirketleri gibi ismi kulağa hoş gelen ama insanımızın manevi ve dinî hassasiyetlerini suistimal eden firmalar seneler önce de yurt dışındaki kardeşlerimizi dolandırıp paralarını batırmışlardı, şimdi yine bazı şehirlerimizde çok büyük paralarla vatandaşlarımızı dolandırdılar. Aynı önceki yöntemlerle duygu ve inanç istismarı yapan dolandırıcı şirketlerin kontrolsüzce büyümesine AK PARTİ'nin yine göz yumması anlaşılır gibi değil. Anlaşılıyor ki bu, bir gelenek. Dün de göz yumuldu, bugün de göz yumuluyor. Yarın yumulmayacağını kim garanti edebilir? Bu konuda ayrıntılı bir kod kanun düzenlenmeli. Madde teklifi, mağduriyeti tam olarak çözmüyor. Tasarruf finansman şirketleriyle ilgili yapılan düzenlemelerde organizasyon bedeli olarak tahsil edilen paralar, ödenmiş KDV'ler, enflasyon farkı mağdurlara ödenmiyor. Ayrıca, bizler bu şirketlerin sahiplerini merak ediyoruz. Bunlarla ilgili hangi işlemler yapılıyor?
Diğer bir maddeyle düzenlenen devletin denetim elemanlarının konaklama ve yolluk bedelleri, artan enflasyonla birlikte çok düşük kalmış durumda. Geçici madde 2'yle onların mağduriyetleri giderilmiyor; yapılan artışı hiç yeterli bulmadık; bu madde mutlaka gözden geçirilmelidir.
İYİ Parti olarak ülkenin her meselesinde yapıcı eleştiri ve önerilerimizle makulü temsil etmeye devam edeceğimizi belirtir, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)