GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YERALTI SULARI HAKKINDA KANUN İLE KAMULAŞTIRMA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:66
Tarih:14.02.2013

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Parlamentonun çok değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Suyu konuşuyoruz. Bize hayat veren her şeyimizi borçlu olduğumuz su ama tabii ki sadece yer altı sularını konuşacak değiliz. Mutlaka günlük hayatımızda bize can veren, kan veren su. Su temel bir haktır, bir yaşam hakkıdır, ücretini ödeyemeyenlerin elinden alınabilecek ticari bir mala asla dönüştürülmemesi gerekiyor. Su, aynı zamanda, çok uluslu şirketlerin eline, vicdanına ve insafına terk edilmemesi gereken bir varlık. Dünya literatüründe bir kişinin minimum su ihtiyacı olarak belirlenen değer baz alınmalı ve bu miktar kadar su yurttaşlara ücretsiz bir şekilde verilmelidir.

Değerli arkadaşlar, dünyada yaklaşık olarak 7 milyar insan yaşıyor. Birleşmiş Milletler Gıda Örgütünün vermiş olduğu son rapora göre 1 milyar insan suya ulaşamamaktadır ve temiz su içmemektedir arkadaşlar.

Şimdi, bugün, dünya su pazarı üç büyük tekelin elindedir, üç büyük Avrupa şirketinin elindedir, onun kontrolü altındadır. Bunlardan bir tanesi Suez, bir tanesi   Vivendi, bir tanesi RWE'dir. Bu şirketler, bütün dünyanın ülkelerinde kentlerin su ve kanalizasyon işlerinin özelleştirilmesinin aslan payını alıyor ve almaya da devam etmektedirler. Bugüne kadar, dünya su devi şirketler dünya su forumlarının baş katılımcıları olmuşlardır. Acaba neden ve niçin? İnsanları çok mu seviyorlar? Halka ücretsiz hizmet mi getirmek istiyorlar? Tabii ki hayır. Buradaki esas amaç kapitalizm mantığıdır arkadaşlar. Daha fazla kâr olduğuna göre özelleşecek suları daha ucuza mı satacaklar? Tabii ki değil.

Ödeme güçlüğü içerisindeki çiftçilerin, köylülerin elinden tarlaları birer birer alınarak dev çiftlikler oluşturulmaktadır. Yani ortada sadece suyun özelleştirilmesi değil, aynı zamanda tarımsal üretimin de tekellerin eline geçmesi oyunu var.

Sulama suyuna sayaçlar takılmaya başlandı ya da başlanmak üzere. Yani çiftçi sulamada kullanacağı suya peşin ödeme yapacak, su satın almazsa verimi düşecek, güç durumda kalacaktır. Peki ne yapacaktır güç durumda kaldığı zamanlar? Bankaya koşacak, bankadan kredi almaya çalışacaktır. Banka krediyi verecek, çiftçi mahsulünü sulayacak ama para etmediği zaman da bankadan almış olduğu kredi nedeniyle çiftçinin traktörüne, tarlasına ipotek koyacak, o güzelim tarlaları da ellerinden alınacaktır arkadaşlar.

Şimdi, kentlerde de durum ise daha farklı bir yönde gelişiyor. Su tekellerinin ve dolayısıyla Dünya Su Forumu'nun öngörüsüne göre aşırı büyüyen kentler susuzluk baskısı altında kalacaktır. Bu da su hizmetlerinin aksaması demektir, çözüm olarak da tabii suyun özelleştirilmesi demektir arkadaşlar. Susuz yaşayamayacağına göre insanlarımız, kentler özel sektörün insafına kalacak, onların vicdanına terk edilmiş olacaktır.

Bunlar hayalî varsayımlar değildir arkadaşlar, dünyada yaşanmış çok önemli örnekleri vardır, bunlardan bir tanesi de Bolivya'da. Bolivya'da suyun özelleştirilmesinden sonra, fakir halkın çatılardan akan suyu toplamaları üzerine, haklarında dava açılarak cezalandırılmıştır. Bu, bize Tohumculuk Yasası'nı da anımsatmaktadır. Tohumculuk Yasası'na göre de kendi sertifikasız tohumunu ekene ceza öngörülmektedir.

Şimdi, Sayın Bakan, getirmiş olduğunuz bu düzenlemeyle köylüye, çiftçiye su sayaçlarını takacaksınız, onların kontrollü su kullanmasını isteyeceksiniz ama seçimlerden sonra onların ücretli hâle gelmesi için de burada yeni bir kanunu çıkartacaksınız. Bunu açık ve net bir şekilde biz görmekteyiz. Şu anda Selçuk'ta, Torbalı'da, Menderes'te, İzmir'in ilçelerinde Kemalpaşa'da, Urla'da, Seferihisar'da, Selçuk'ta, Ödemiş'te, Tire'de, Bayındır'da, Bergama'da, Kemalpaşa'da, Kınık'ta, Dikili'de, Foça'da insanlarımız, çiftçilerimiz, köylülerimiz panik hâldeler. Neden? Su sayaçlarının takılması hâlinde bunların bir süre sonra paralı hâle geleceğini biliyorlar.

Şimdi, siz, getirdiğiniz bu düzenlemeyle bunu bir yıl ertelemeye çalışıyorsunuz ama bu seçimden sonra, bu sayaçlarla birlikte paralı hâle getireceksiniz ve su sayaçlarının parasını da çiftçiye yoruyorsunuz.

Son sözüm, Sayın Bakan, aynı zamanda Orman Bakanısınız. İzmir'in şirin bir ilçesi var, Selçuk. Selçuk'a bağlı Barutçu köyü vardır. Barutçu köyünde, bir aile geliyor, hiç orayla ilgisi yok, ilişkisi yok; 2.700 dönüm araziyi "özel ormancılık, ağaçlandırma" adı altında kiralamaya kalkıyor. Muhtarı ayarlamışlar, oradaki birkaç insanı ayarlamışlar ve köylünün yüz yıldır kullanmış olduğu, mezarların bulunmuş olduğu o alanı orada ele geçirmeye çalışıyorlar. Bu vatandaşlarımızın dilekçelerini ben şimdi size vereceğim ve bir kez daha, parasız su insan hakkıdır, temel bir hakkıdır. Çiftçimizin, köylümüzün?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA ÇAM (Devamla) - ?tarlalarına su sayaçlarının takılmamasını ve bu sayaç ücretlerinin de DSİ tarafından ödenmesini talep ediyor, önergemizin bu konuda oylanmasını istiyoruz ve sizlerden destek bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çam.