| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve Öğretime İlişkin İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 12.04.2022 |
GÜRSEL EROL (Elâzığ) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben, bugün burada, AK PARTİ'nin Türkiye siyasi hayatına katıldığı günden -2002- bugüne kadar Elâzığ'ın bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Her zaman olduğu gibi yine AK PARTİ milletvekilleri arasında yalnızca Zülfü Demirbağ aramızda, kendisine de buradan saygılarımı sunuyorum.
Elâzığ siyasi hayatı, AK PARTİ'nin Türkiye siyasi hayatına girmesiyle birlikte bir değişim yaşıyor. 2002 yılında yapılan seçimlerde ilin milletvekili sayısı 5; 4 milletvekilini AK PARTİ alıyor, 1 milletvekili bağımsız seçiliyor. Bağımsız seçilen milletvekili de şu anda AK PARTİ milletvekilimiz olan Sayın Tolga Ağar'ın babası Mehmet Ağar. 2007 seçimlerinde 5 milletvekilinin 5'ini de AK PARTİ alıyor. 2011 seçimlerinde 5 milletvekilinin 4'ünü AK PARTİ, 1'ini de MHP alıyor. 2015 seçimlerinde ilin milletvekili sayısı 4'e düşüyor, 4 milletvekilini de AK PARTİ alıyor. 2018 seçimlerinde ilin milletvekili sayısı yine 5'e çıkıyor; 4 milletvekilini AK PARTİ alıyor, 1 milletvekili de Millet İttifak'ından Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak ben seçiliyorum.
Diğer taraftan, ilimizin toplam 20 belediyesi var, bunlardan 10 tanesi ilçe belediyesi. 10 ilçe belediyesinin 7 tanesi AK PARTİ, 3 tanesi Milliyetçi Hareket Partisi; 9 belde var, 9 beldenin 6'sı yine AK PARTİ'nin. Yani toplamda 20 belde ve ilçe belediyesinin 16'sı AK PARTİ'nin, 3'ü MHP'nin. Bizim bu 20 belediyede bir tek belediye meclis üyemiz de yoktu, ilk defa bu seçimde merkezden 2 belediye meclis üyemiz oldu. Yani CHP olarak bırakın belediye başkanlığını, belediye meclisi üyesi düzeyinde bile hiçbir ilçede belediye meclisi üyemiz yoktu. Şimdi, böyle bir ilde siyaset yapıyoruz. Bu il, AK PARTİ'nin kurulduğu günden bugüne kadar AK PARTİ'ye inanılmaz destek verdi, Sayın Cumhurbaşkanına inanılmaz destek verdi; sonuçlar da onu gösteriyor. Ama dönelim, AK PARTİ Elâzığ için ne yaptı; esas sorun burada, yatırımlardan bahsetmiyorum. Yalnızca, siyaseten o ile verilen değerin yansıması bir ili siyaseten temsil eden bakandır veya o ilden birinin bakan yapılmasıdır. Şimdi, çevre illerimizi değerlendirelim yani AK PARTİ'ye bu kadar destek veren bir ile AK PARTİ ne yaptı? Çevre illerle ilgili değerlendiriyorum: Malatya'dan AK PARTİ'li bakanımız vardı, Erzincan'dan vardı, Sivas'tan vardı, Diyarbakır'dan vardı, Bingöl'den vardı yani çevre illerimizin hepsinden, komşu illerimizin hepsinden AK PARTİ'li bakanlar vardı. 1980 sonrası kurulan hükûmetlerde Elâzığ'dan bakan olmayan tek iktidar dönemi AK PARTİ dönemi. Mesela, Anavatan Partisi iktidar, Anavatan Partisinden bakan var; değil mi Zülfü Bey? Refah Partisi iktidar, Refah Partisinden Ahmet Cemil Tunç Bey bakan. Hayır, doğru bunlar yani bunlar iddia değil, doğru olan şeyler. Mehmet Ağar Elâzığ'dan bakanlık yaptı, Ahmet Cemil Tunç Bey bakanlık yaptı. Bakanlık verilmeyen dönemler Elâzığ'da AK PARTİ'nin en güçlü olduğu dönemlerdir ve AK PARTİ dönemleridir. Şimdi, buradan nereye gelmek istiyorum? Elâzığ, AK PARTİ'ye siyaseten her zaman inanılmaz bir destek verdi. Peki, ne aldık? Siyaseten bir şey alamadık.
Elâzığ tarihinde dönüm noktaları ve kırılma noktaları vardır. Mesela, bunlardan birisi -tarihî bir fırsatı kaçırmışız- Elâzığ'da Keban Barajı'nın yapılması. Rahmetli Süleyman Demirel'in Başbakanlığı döneminde, Elâzığ'da Keban Barajı yapılırken verimli topraklarımız su altında kalmış ama ülke ekonomisine bir enerji kaynağının sağlanmasıyla ilgili dünyada örnek gösterilecek bir proje hayata geçirilmiş. Bu proje, rahmetli Süleyman Demirel'in Genel Müdürlüğü döneminde projelendirilmiş, Başbakanlığı döneminde hizmete sunulmuş.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Millî kaynaklarla ama!
GÜRSEL EROL (Devamla) - Millî kaynaklarla...
Ama biz o dönemi doğru değerlendirememişiz, kaynaklarımızı doğru değerlendirememişiz, kamulaştırmaları doğru değerlendirememişiz, kente bir değer katamamışız; şu anda o yatırımın Elâzığ'a hiçbir getirisi yok.
İkinci tarihî fırsatı ne zaman kaçırdık? Allah Elâzığ'ın yüzüne baktı, 2020 yılındaki depremde Elâzığ inanılmaz hasar gördü ama can kaybımız az oldu; 3 bina yıkıldı, 40'a yakın can kaybımız oldu ama Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şehirde 25 bin konut yaptı. Devlet gerçekten, Elâzığ'a müthiş bir kaynak aktardı. Şimdi kalkıp buradan dersek ki "Devlet Elâzığ'ı mağdur etti, para aktarmadı." vicdansızlık ederiz. Para geldi mi? Geldi. Kaynak aktarıldı mı? Aktarıldı. Peki, bu gelen paralar ve kaynaklar doğru kullanıldı mı? Kullanılmadı. Deprem alanları yalnızca barınma alanları olarak planlandı, bir yaşam alanına dönüştürülmedi; kent yeniden bir çekim merkezi, bir cazibe merkezi yapılmadı; şehre yeni bir değer, yeni bir vizyon katılmadı; yalnızca konutlar yapıldı, müteahhitlik sektörü. Hâlbuki bu kadar kaynak -müthiş kaynak geldi- doğru kullanılsaydı Elâzığ, geçmişte anıldığı gibi yeniden "doğunun Paris'i" olarak anılırdı.
Şimdi gelelim esas meseleye yani bu konuşmayı nereden getirdim, nereye bağlayacağım. 3'üncü fırsat önümüzde, Elâzığ için bu 3'üncü fırsatı eğer değerlendirebilirsek Elâzığ geçmiş yıllarına geri dönebilir. Eğer bu fırsatı da kaçırırsak... Bu da yine bir Allah vergisidir, bu kürsüde, bu konuyla ilgili buradan defalarca konuştum. Nedir konu? Sayın milletvekilleri, ben size de hayret ediyorum. Yani grup ayrımı yapmadan hakikaten hayret ediyorum. Bakıyorum, Türkiye ekonomisini çok ilgilendirmeyen bir ihaleyle ilgili, bir konuyla ilgili çoğu zaman burada tartışmalar, kavgalar çıkıyor ama 30 milyar dolarlık -en az; bakın, en az- bir alanın, maden alanının ihalesiyle ilgili süreci anlatıyoruz, anlatıyoruz, anlatıyoruz; buradan giriyor, buradan çıkıyor; hakikaten hayret ediyorum. Yani bu bir yol değil, bir köprü inşaatı değil; en az 30 milyar dolarlık bir rezerv alanı, en az. Buradaki konuşmalarımız sonucunda, ilimizin milletvekillerinin, ayrım yapmadan tüm parti milletvekillerimizin -AK PARTİ milletvekillerimizin de- tüm belediye başkanlarımızın, siyasi parti il başkanlarımızın, hepimizin, herkesin emeği ve katkısı var; ihale 2 defa iptal edildi, daha doğrusu ertelendi. Ertelenme gerekçesi ne? Şartnamenin revize edileceği, katılımın daha yüksek olması, ihalenin daha şeffaf olmasına yönelik. En son yine ertelendi, şartnameler değişiyor, eski tas eski hamam; değişen bir şey yok. 30 milyar dolarlık bir ihale süreci, Elâzığ bu süreci doğru yönetirse, redevans sistemiyle bu ihale yapılırsa Elâzığ'ın yararınadır, yoksa bu da Elâzığ için... Keban Barajı'nı, deprem sürecini nasıl doğru yönetmediysek bu süreçte Elâzığ'ın lehine dönen hiçbir süreç olmayacak; ayrıca, kamu yararı da yok, yani kamu yararı da yok. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin, tarihimizin en büyük maden rezerv alanının tespit edildiği ve cumhuriyet tarihimizin en büyük ihalesi, en büyük ihalesi.
Ben 2 dosya hazırlamıştım, bir dosyayı AK PARTİ Grup Başkan Vekiline verdim, bir dosyayı Özgür Özel Bey'e, kendi partimin Grup Başkan Vekiline verdim ve bu kürsüden dedim ki: İhaleden sonra bu dosyayı açın, bu ihaleyi kimin alacağına dair iddialarla ilgili söylemler bu dosyada var. Şimdi, ayın 21'inde ihale var. Bakacağız, bu ihaleye kaç kişi katılacak, katılabilecek olan, cesaret eden var mı ve ihaleyi kim alacak? Öyle değil mi Zülfü Bey? Haksız mıyım? Elâzığ'ın gerçeği bu, Elâzığ'ın... Gerçi sizi zor duruma sokmak için söylemiyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Alakası yok.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Bak, Elâzığ'ın gerçeği bu.
Şimdi, gelelim önümüzdeki sürece. Sizin aslında Elâzığ'la ilgili "Ya, biz hizmet etsek de etmesek de, o kentle ilgilensek de ilgilenmesek de, bakan versek de vermesek de zaten bize oy verdiler; kime verecekler?" Vallahi bugüne kadar doğru; bak, bu tespit doğruydu. Bugüne kadar Elâzığ halkı sandığa gittiği zaman hizmet edilsin edilmesin hiçbir şeye bakmadan şartsız ve koşulsuz AK PARTİ'ye oy verdi. Ama önümüzde yapılacak -Elâzığ'la ilgili- ilk seçim sonuçlarını ben bu kürsüden açıklarım, açıklamak isterim. Bakın, ilimizin 5 milletvekili var, siz bizi böyle boşa alın, Elâzığ'ı adam yerine koymayın, "Bildiğimizi yaparız." deyin, bakın Elâzığ ne yapacak. Ben yapacağını bugünden söylüyorum, iddiaya giren herkesle de iddiaya girerim: 1 milletvekili İYİ Partinin, 1 milletvekili MHP'nin, 1 milletvekili CHP'nin, 1 milletvekili AKP'nin, 5'inci milletvekiline de yarışacağız. Bunu da bırakmayacağız, aramızda 5'inci milletvekili için yarışacağız, bunu da yarışacağız.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Yanlışın var, 1 de HDP'nin...
GÜRSEL EROL (Devamla) - Şimdi, mesele, siyaseten gerçekten Elâzığ yok edilmemeli ve yok görülmemeli. Bu kentin değerleri var, iddiaya giren herkesle girerim, İYİ Partinin 1 milletvekili, MHP'nin 1 milletvekili, CHP'nin 1 milletvekili, 1 milletvekili de AK PARTİ'nin; 4 milletvekili 1'e düşer, 2'nci milletvekili için de yarışacağız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ben o gün bu kürsüde olacağım, yeni dönemde bu kürsüde yine seçileceğim, geleceğim ama bana laf atanların bu kürsüde, burada olup olmayacağını göreceğim. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Garantiye aldı.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Ben burada olacağım ama sizin burada olup olmayacağınızı bizzat göreceğim. Yazın, yazın, yazın!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Hayırlı olsun, hayırlı.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Bu düşüncelerle saygılar sunuyorum, hayırlı iftarlar diliyorum, hayırlı ramazanlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)