| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 14.04.2022 |
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; uluslararası sözleşmeler ile ele alacağım konu arasındaki doğrudan ilişki şudur: İki gün sonra 2017 Anayasa değişikliğinin 5'inci yıl dönümü, 16 Nisan 2017. Anayasa değişikliği uluslararası ilişkileri etkiledi, demokratik anayasaya dönüş de uluslararası ilişkileri etkileyecek. Bu bakımdan, ben 5'inci yılını bu konuşmamda değerlendirmek suretiyle uluslararası ilişkilerle bağlantısını da kuracağım.
5 başlık altında değerlendireceğim. 2017 Anayasa değişikliğine neden ve nasıl gidildi? Oylama nasıl yapıldı ve hangi sonuçları doğurdu? Geçiş dönemi nasıl yaşandı? Uygulama nasıl oldu? "Sorumsuzluk zırhı" ne demektir? Nedir nedenleri? İtici güçler neler? 2017 Anayasa değişikliği uzunca bir süreye yayılan anayasal arayış sonucu mu yoksa 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ürünü mü? İşte birkaç söz:
1) Anayasasızlaştırma: 2013'te zirve yaptı Gezi olayları sırasında; amir Anayasa hükümlerine uymamak, emredici Anayasa hükümlerini ihlal etmek.
2) "Bu hareket Allah'ın bize büyük bir lütfudur." (Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi)
3) Olağanüstü hâl KHK'ler, darbe girişimiyle hiç ilişkisi olmayan hatta yaşamları cemaatlere ve bütün hukuk dışı yapılanmalara karşı mücadeleyle geçen kişi ve kesimlere yönelik kitlesel imha aracı olarak kullanıldı olağanüstü hâl döneminde.
4) Anayasa suçu itirafı: "Ülke yönetimi yasa ve Anayasa'ya uygun değildir ve de suç işlenmektedir." (16 Ekim, Sayın Devlet Bahçeli)
5) Değişiklik teklifi: AKP ve MHP mutfağında hazırlanan 21 maddelik değişiklik paketi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunuldu. (10 Aralık 2016, Başbakan Sayın Binali Yıldırım)
Peki, oylama nasıl yapıldı ve sonuçları neler oldu? Olağanüstü hâl ortam ve koşullarında Anayasa değişikliği yapıldı. 18 maddelik oylama 16 Nisan günü yapıldı ama propaganda ortam ve koşulları ölçüsüzdü. "Evet" lehine devlet olanakları kullanıldı, "hayır"lar sürekli baskılandı. Açık oy, mühürsüz zarf kabul edildi. Burada açık oy verildi Anayasa gizli oyu emrettiği hâlde -madde 175- ama Yüksek Seçim Kurulu mühürsüz zarfları saydı, o nedenle "hayır/evet" dengesi çok az olduğu hâlde "evet" çıktı sonuçta.
Peki, bu mühürsüz oylar, açık ve mühürsüz oylar sonucu hangi kurumlar yok edildi? Tarihimizde ilk kez Hükûmet ilga edildi, siyasal sorumluluk ilkesi kaldırıldı, siyasal karar düzenekleri tasfiye edildi, anayasal denge ve denetim kurumları, düzenekleri ortadan kaldırıldı.
Peki, ne yapıldı? Yine tarihimizde ilk kez devlet başkanlığı ve yürütme birleştirilmek suretiyle kişisel iktidar ihdas edildi. Geçiş dönemi nasıl oldu? Geçiş dönemi:
1) Bir ay içerisinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu lağvedildi, yeniden yapılandırıldı.
2) Bir ay içerisinde Cumhurbaşkanı eski partisinin başkanı oldu.
Ya, altı ay içerisinde yapılması gereken uyum yasaları? Hayır, hiçbir uyum yasası çıkarılmadı, on altı ayda bile uyum yasası çıkarılmadı. Seçim kanununa öncelik verildi, Mart 2018'de seçim kanunu değiştirildi ve Haziran 2018'de seçimler yapıldı; 3 Kasım 2019'da yapılması gereken seçimler 24 Haziran 2018'e alındı.
Peki, ya OHAL KHK'leriyle kıyım faaliyetine ne oldu? Kitlesel kıyımlar seçimler sonrası da devam etti, 24 Haziran seçimleri sonrası da.
Peki, acaba bu uygulama nasıl oldu? 2017 Anayasa değişikliği, bilindiği gibi, 9 Temmuz 2018'de yürürlüğe girdi. Uygulama "parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme" deyimiyle özetlenebilecek bir çerçevede oldu ve esasen kendilerinin savunduğu, oyladığı Anayasa'yı ilkin kendilerinin ihlal etmesi şeklinde bir uygulama oldu. Fiilî durumlar hanesi anayasal suçlarla eş biçimde devam etti; üniversiteler, özerk ve uzman kuruluşlar sarayın gölgesine konuldu.
Bu dönemde yasasızlaştırma ivme kazandı, bu Meclis, şu anda sol tarafı viran olan Meclis yasasızlaştırmaya imza attı. Nasıl attı? Özellikle CHP, HDP, İYİ Partinin önergeleri, AKP ve MHP'nin oylarıyla kategorik bir biçimde reddedildi. En yaşamsal yasalar, Nükleer Düzenleme Yasası, Turizmi Teşvik Kanunu ve diğer yasalar -tıpkı, oyladığımız Seçim Yasası gibi- gece yarılarında, televizyon yayınlarının yapılmadığı sırada oylandı ve bu yasalarda özellikle Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine geçit verilmek suretiyle âdeta bu yüce Meclis sürekli yasasızlaştırmaya imza attı. Yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı yerini sarayın güdümüne bıraktı. Dün, burada ele aldığımız Cemal Kaşıkçı dosyası bunun tipik ve hazin bir örneğidir.
Kurumları, kuralları ve değerleri sürekli aşındırma ile toplumsal ayrıştırma ve yoksullaştırma arasında belirgin bir paralellik ortaya çıktı. Araçsallaştırılan din, aynı zamanda yoksullaştırmanın aracı oldu ama yoksullaştırma yoluyla kullanılan din, çözümün de aracı olarak kullanıldı "Ya sabır!" dendi. Peki, burada 5'inci halka nedir, bu fiilî durum ve Anayasa dışı uygulamada? Sorumsuzluk zırhıdır. Anayasa neden değiştirilir sayın vekiller? Yalnızca 2 liderin, 2 kişinin iktidar hırsına indirgenebilir mi? O dönemde bir kısmına değindiğim hukuk dışılıklar, bakın, 5 yasayla sorumsuzluk zırhına büründürüldü. 2016, 6749 sayılı Yasa; 2016, 6755 sayılı Yasa; 2018, 7071 sayılı Yasa; 2019, 7194 sayılı Yasa; 2020, 7256 sayılı Yasa; hepsi şununla bitiyor: "...hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk doğmaz." Yani bu zaman diliminde, olağanüstü hâl döneminde ve sonrasında olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinden kaynaklanan hukuksuzluklar, tümüyle, yapma, ihmal ve kasıt biçiminde -hangisi olursa olsun- sorumluluk doğurmaz. İşte, sorumsuzluk zırhının 5 halkası. Demek ki bu Anayasa değişikliklerini 5'inci yılında bu 5 aşamada serinkanlı bir biçimde düşünebilmek için bu 5 sorumsuzluk halkasını mutlaka dillendirmek gerekir, gündeme getirmek gerekir -ayrıntılı bilgi önümde var ama zamanınızı almayacağım- bu 5 halka bu döneminin karartılmaması açısından, kapatılmaması açısından çok önemli.
Peki, uluslararası ilişkiler ne oldu? Uluslararası ilişkiler, en çok kurumlardan uzaklaşıldığı, kurallardan uzaklaşıldığı bir dönemde rastlantılara bırakıldı, kişisel tercihlere bırakıldı. Uluslararası yükümlülükler çıkar ilişkileri doğrultusunda dönüşüme uğratıldı ve bu ilişkilerde savrulmalar bizim 1949'dan bu yana üye olduğumuz Avrupa Konseyi nezdinde gözlemlendi. Avrupa Mahkemesi kararlarına meydan okuma veya Anayasa'ya aykırı olarak bir gecede İstanbul Sözleşmesi'nden çıkış veya Paris Sözleşmesi'ni imzaladığımız hâlde çevre düşmanı yasaların buradan oylanmaya devam edilmesi ya da Kaşıkçı davasında gördüğümüz durum; bütün bunlar, uluslararası ilişkilerde kuralsızlık, kurumlara saygı duymama ve uluslararası ilişkileri rastlantılara bırakma iradesinin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle, demokratik Anayasa'ya dönüş, demokratik hukuk devletine dönüş, esasen bu 5'li halkadan kurtulmanın ötesinde, uluslararası ilişkilerde de kurumlara ve kurallara dönmenin, Türkiye'nin cumhuriyetin başından bu yana yürüttüğü, uyguladığı onurlu politikaya dönmenin bir aracı olacaktır.
Sonuç olarak, 5 sözcük bütün bu beş yıllık tarihi özetliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sistemsizlik, kuralsızlaştırma, kurumsalsızlaştırma, tarihe yabancılaştırma, tarihten toplumu uzaklaştırma ve değersizleştirme; bu 5 sözcük, demokratik rejime, demokratik parlamenter rejime, Anayasa'nın 2'nci maddesinde yazan insan haklarına dayanan demokratik, laik ve sosyal hukuk devletine dönüşün aciliyetini ve gerekliliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Sayın vekiller, hepinize, lütfen, Anayasa değişikliğinin 5'inci yılında serinkanlı düşünelim diyeceğim ama sol taraf viran. (CHP sıralarından alkışlar) Meclisin bu viran durumu acaba sarayın gölgesine girmesi sonucu mu oldu?
O nedenle ben halkımıza sesleniyorum: Türkiye'nin acil demokratik hukuk devletine ihtiyacı var, anayasal düzene dönüşe ihtiyacı var. Türkiye Cumhuriyeti kişisel, keyfî tutum ve tavırlarla yönetilemez.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)