GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:81
Tarih:19.04.2022

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, Değerli Genel Kurul; şimdi, bu meseleyi aydınlatabilmek için iki soru sormak gerekir. Bu uzak ülkelerde, Sudan'da ve Nijerya'da bu işleri yapmak rasyonel mi, rantabl mı? Rantabl mı diye bakalım; orada üretilen ürünün buraya getirilmesi, iç piyasaya arzı, aradaki nakliye giderleri, navlun vesaire dikkate alındığında elbette kârlı bir yaklaşım olmayacak. Peki, bu işin rasyonalitesi nerede? Rasyonalitesi de yok. O da şundan kaynaklı yok: Türkiye'de çok geniş tarım alanları tarıma küsmüş durumdayken, 26 milyon hektardan 22 milyon hektara kadar tarım alanları düşmüşken, 9 milyon 700 bin hektar buğday ekim alanı 6 milyon küsur hektara düşmüşken akıllıca olan şey, rasyonel olan şey herhâlde bu alanları artırmak, çoğaltmak ve kendi çiftçimizin küsmüş olduğu tarıma yeniden dönmesini sağlamak suretiyle tarımı burada kalkındırmak. Ama bir şey söyleyeyim: Bu yapılamaz yani iktidar bunu yapamaz. İktidarın 2002'den beri sahip olduğu uluslararası angajmanlar sebebiyle ürünleri burada üretmesi, Toprak Mahsulleri Ofisinin bu ürünleri depo etmesi zaten Dünya Ticaret Örgütü anlaşmasıyla yasaklanmış durumdadır, çok açık söylüyorum. Yani 1994 yılında Dünya Ticaret Örgütü kurulduğunda, direktör o zaman demişti ki: "Dünya Ticaret Örgütünün sözleşmesini okudunuz mu siz kardeşim? Bütün devletler sıra oldunuz, bunun altına imza atıyorsunuz." Direktörü şaşırmıştı, Türkiye de imza atanlardan bir tanesiydi ve Dünya Ticaret Örgütü şunu söylüyordu esas olarak: "Artık yeni bir dünya düzeni var, öyle 'Bir şeyi ben üreteceğim, her konuda kendime yeterli olacağım.' diye bir şey yok, artık ihtiyacın varsa alacaksın. Bunun adı neoliberal yeni dünya düzenidir." Bizim akıllılar da o zaman imzayı attılar, AKP de o izlekte devam ediyor. O sebeple, uluslararası bir ticareti yapmanın... Yani Sudan'dan ya da Nijer'den, iki devlet arasındaki ticaretmiş gibi mütalaa edilen bu şeyi bu sebeple yapmaya çalışıyorlar. Ben devrik Bakana sormuştum "Ya, niye yapıyorsunuz bunu?" diye. Dedi ki: "Riskler var, küresel riskler. Bu risklere memleketi kavi hâle getirmemiz lazım, bu risklerden memleketi uzak tutmamız lazım." Nedir o riskler? "Memlekette küresel iklim değişikliği, şu, bu, bilmem ne olursa ve bu ürünler üretilemezse biz gıda güvencesini sağlamış olacağız." demişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Demişti ama ayçiçeği yağını önüne kırmızı halı serip bando mızıkayla karşıladıktan sonra bu ettiği lafın lafügüzaftan başka bir şey olmadığını hep beraber gördük. Demek ki bu "Zihni Sinir" projelerle, uzakta yapılan üretimlerle, ithalatçı kafayla, Dünya Ticaret Örgütünün altına atılan imzalarla Türkiye tarımını uluslararası sermayenin ve emperyalizmin sultasının altına sokma vesilesiyle atılacak hiçbir adımda memlekette en ufak bir rahatlama, ürün bolluğu olmayacak. Geçen Erdoğan söyledi "Yazın gıda enflasyonu düşecek ve daha ucuza yiyeceğiz." diye. Yiyemeyeceğiz arkadaşlar, kimseyi kandırmayın, böyle bir şey yok. Tarihî zirvede şu anda üretici enflasyonu yani tarladaki enflasyon tarihî zirvede. Yaz boyunca düşmesi gereken fiyatlar da düşmeyecek. Ne zaman düşer biliyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RIDVAN TURAN (Devamla) - Selamlayabilir miyim Sayın Başkan?

BAŞKAN - Buyurunuz, selamlayın efendim.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Yeni bir tarım politikasında değil, yeni bir tarım felsefesine ihtiyacımız olduğunda anlaşır ve aslında bizde var olan geleneksel tarım yöntemlerimize; toprağı koruyan, çiftçiyi koruyan, çok istihdama dayalı, biyoçeşitliliği temel alan, kadın istihdamını temel alan bir ata üretim tarzına, atalık üretim tarzına dönersek bu memleket toparlar, onun haricinde, ihracatçılıkla falan filan gideceğimiz yer kıtlıktır; zaten başladığı kanısındayım.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)