GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:81
Tarih:19.04.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda "spor yasası" olarak bilinen Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izlemekte olan aziz milletimizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün Genel Kurulda spor kamuoyunda sıkça dile getirilen ve sporun tüm bileşenleri tarafından istenen, beklenen bir kanun teklifini görüşüyoruz. Ben de bu beklentileri sık sık gündeme getiren bir kardeşinizim; spor kulüpleri ve federasyonlar yasası bir an önce çıkarılmalı, çıkmalı diyenlerden biriyim ve bunu, defalarca hem bu kürsüde hem de Komisyon toplantılarında söyledim. Bakın, 13 Kasım 2020'de Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığın bütçesi görüşülürken Sayın Bakana demişim ki: Spor kulüpleri ve federasyonlar yasası sadece bu yılın veya birkaç yılın değil, Türkiye'de spor kulüplerinin beklediği on yıllık bir beklentidir. Bu noktada bizim de muhalefet olarak görüşümüzü alırsanız Türk futbolu için, federasyonları için hayırlı olacağını düşündüğümüz bu yasanın çıkarılmasına biz de katkıda bulunalım. Bizim de bu konuda fikirlerimiz alınırsa memnun oluruz. El birliğiyle bu yasayı bir an önce çıkaralım. Böyle söylemişim.

Açık söyleyeyim, bu teklifin geç de olsa getirilmesine sevinenlerdendim, "...dendim" diyorum çünkü baktığımda, şimdi, eleştiriye açık birçok maddeyi bünyesinde bulunduran bir teklifle karşı karşıya olduğumuzu görüyorum. Kanun teklifinin Komisyon görüşmelerinde görüşlerimizi ifade ettik, gördüğümüz eksiklikleri dile getirdik, düzeltilmesini istediğimiz hususlara ilişkin önergeler verdik, metinden çıkarılması gereken hususları kanun metninden çıkarılmasını talep ettik, bu gibi taleplerde bulunduk. Kanun maddelerinde gerekli gördüğümüz değişikliklerle ilgili verdiğimiz önergeler, Komisyon aşamasında maalesef reddedildi ancak daha sonra bugün bir gelişme yaşandı. Bugün Meclis Genel Kuruluna teklif gelmeden önce bir toplantı talebi geldi ve bu sabah Grup Başkan Vekillerimiz ve milletvekili arkadaşlarımla birlikte bu toplantıyı gerçekleştirdik, karşılıklı müzakere ederek kanun teklifinin Komisyondan çıkan şekli üzerinde de yapılmasını talep ettiğimiz değişiklikleri sunduk. Bu toplantının faydalı olduğu kanaatimi burada sizlerle paylaşmak isterim. İnşallah, Genel Kurul aşamasında ortak akılla bir kanun çıkarma şansını da elde etmiş oluruz.

Değerli arkadaşlar, bu teklifte yer alan birçok maddenin tartışmalı olduğunu söyledim biraz evvel. Kanun teklifinin maddelerine baktığımızda onlarca sayfadan oluşan bir metin üzerinde konuşacağız bugün. Komisyonda da söyledim, burada da söyleyeyim: 59 madde, 2 de geçici madde; 61 maddeyi konuşacağız. Trabzon Milletvekili olarak tabii buna kayıtsız kalamam. 61'inci dakika bizim için, Trabzon için ve Trabzonspor'a gönül verenler için çok anlamlı bir an. 61'inci dakika, maçın skoru ne olursa olsun Trabzonspor taraftarının her şartta takımının yanında olduğunu gösteren güzel bir an; Türkiye'nin her yerinde, statlarımızda kutladığımız bir an, kutladığımız bir etkinliğimiz. Bu nedenle futbolu ilgilendiren, kulüplerimizi ilgilendiren ve Türk sporunun geleceği için önem arz eden bir kanun teklifinin 61 maddeden oluşmasını da ayrıca anlamlı bulduğumu söylemek isterim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bu teklif, Komisyonda görüşülürken ve Komisyon görüşmeleri sonrasında yaşanan gelişmelerden anladık ki teklif, spor kulüpleri, TFF, federasyonlar, akademik çevreler, spor medyası ve spor kamuoyuyla yeterince tartışılmamış -tartışılmamış diyorum, gelişmelere ilişkin eleştirileri dinledikçe onu anlıyoruz- yani üzerinde konsensüs sağlanmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmiş. Yani her kanun teklifinde olduğu gibi "Benim dediğim dedik, çaldığım düdük." tavrınızı maalesef bu kanun teklifinde de gösterdiğinizi söylemek istiyorum. Bunu her seferinde söylüyorum, yine bugün, burada da söyleyeceğim: Bu "Her şeyi ben bilirim, ben yaptım oldu." mantığınızdan vazgeçin; burada, Genel Kurulda, teklifle ilgili getireceğimiz eleştirileri dikkate alın ve kulak verin diyorum.

Değerli arkadaşlar, adına "spor yasası" denilen bir kanun teklifini görüşüyoruz; yediden yetmişe, kadın-erkek, yaşlı-genç, zengin-fakir, eğitimli-eğitimsiz tüm bireyleri ilgilendiren bir teklif üzerinde konuşuyoruz. Gelin, bu kanun teklifini ortak akılla değerlendirelim ve ortak paydalarda birleşerek birlikte düzenleyelim ve Meclisten öyle çıkaralım.

Değerli arkadaşlar, teklifin maddeleri üzerinde eleştirilerimiz var tabii. Maddelere geçtiğimizde birazdan gördüğümüz eksiklikleri, yapılması gereken ilaveleri, olmaması gerekenleri de söyleyeceğiz. Bu kanun teklifinin ülke ve dünya gerçeklerinden uzak ve en önemlisi Türkiye'de yaşanan tecrübeleri göz ardı ederek hazırlanmış bir kanun teklifi olduğu yönünde de ciddi eleştiriler var, bunu da burada söyleyeyim.

Kanunun maddelerine baktığımızda, her şeyde söz sahibi olanın ve karar vericinin Bakanlık olduğunu görüyoruz arkadaşlar. Kulüplerin kuruluşundan başlayarak kongrelerine, yöneticilerinin kim olacağına, faaliyetlerine Bakanlığın karar verdiği bir kanun teklifi var önümüzde. Burada bununla ilgili olarak teklif metninden bazı örnekler vermek isterim: Mesela 13'üncü maddede, temel yetkiler Gençlik ve Spor ve İçişleri Bakanlığına veriliyor; bir şikâyet olmadan istedikleri anda denetleyebiliyor ve kovuşturma başlatıp işten el çektirebiliyorlar. Mesela madde 28'e göre genel kurul toplantıları, tüm toplantı ve seçim süreci Bakanlıkça belirleniyor. 28'inci maddenin (5)'inci bendinde "Olağanüstü genel kurul -tırnak içinde söylüyorum- Bakanın istemiyle yapılır." deniyor. Mesela 29'uncu maddenin (5)'inci bendinde "Genel kurul delege sayısının yüzde onu Bakanlık delegelerinden oluşur." deniyor. Mesela, 33'üncü maddede "Denetim kurulu; iki üyesi genel kurul tarafından seçimle belirlenen, üç üyesi -gene tırnak içinde söylüyorum- Bakanlık tarafından görevlendirilen beş üyeden oluşur." deniyor. Mesela 35'inci maddede "Spor federasyonunun talebi hâlinde Bakan tarafından genel sekreter ataması yapılabilir." deniyor ve ayrıca "Genel sekterlikte aranılacak diğer şartlar ile çalışma usul ve esasları -tırnak içinde söylüyorum- Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." deniliyor,.

Değerli arkadaşlar, saydığım maddelere benzer başka maddeler de var, ben hepsini burada sıralamadım. Buradan anlıyoruz ki bu kanun teklifiyle kulüpler ve federasyonlara "Bakanlık olmadan nefes bile alamazsınız." deniliyor. Kulüpler, Dernekler Kanunu'yla İçişleri Bakanlığına, şirketleriyle Ticaret Bakanlığına ve Türk Ticaret Kanunu'na veya şirketi halka açıksa Sermaye Piyasası Kanunu'na, liglerde Türkiye Futbol Federasyonuna, Avrupa liglerinde ise UEFA'ya bağlı iken getirilen bu teklifle -tüm yetki- Spor Bakanına bağlanıyor. Sporun yönetimini kulüplerin özerkliğe kavuştuğu günlerden daha da eskiye götüren bir sistem mi inşa edilmek istenmektedir diye kuşkularımız var arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, kanun teklifinin 3'üncü maddesinde, spor kulüpleri ve spor anonim şirketleri kısmında spor kulüplerinin kurulması ele alınmış; maddede, kuruluş ve tüzel kişiliğin kazanılmasıyla ilgili düzenlemelere yer verilmiş. Değerli milletvekilleri, spor kulübü kurmak için, eskiden, önce dernek kurulur, sonra da bu dernek Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce spor kulübü olarak tescillenirdi, bu işlemin neticelenmesi de en çok bir hafta süre alırdı. Yeni düzenlemeyle dernek ortadan kaldırılıyor, dernek işlemlerinde olduğu gibi tüzük hazırlanıp en az 7 kişinin imzasıyla Bakanlığa başvuruluyor yani başvuru makamı Ankara, Bakanlık da bunu altmış gün içinde inceleyip uygun görürse spor kulübü olarak sicile işliyor. Burada şunları sormak isterim: Niye altmış gün süre veriliyor? Neden bu süre daha da azaltılmıyor? Niçin daha hızlı işlem yapılmasına imkân verilmiyor? Bu tür uzun süreli prosedürlerin Türk sporu için bir nevi caydırıcı etkisinin olacağı düşüncesindeyim.

Değerli arkadaşlar, doğrudan Bakanlığı muhatap almak kurucu olarak imza atacak kişileri de olumsuz etkileyebilir. Mahallî dernek kurmak ve derneğin tüm işlemleri için yerel yetkilileri muhatap almak başka doğrudan Bakanlıkla muhatap olmak başkadır. Profesyonel spor dalları bu işlerin üstesinden gelebilir ama yerelde, mesela, gençlerce kurulacak spor kulüpleri epey zora girer. O yüzden bu işleri yokuşa sürmemek lazımdır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, kanun teklifinin 8'inci maddesiyle ilgili de bir şeyler söylemek isterim. Bu madde de spor kulüplerinin birleşmesi ve mal varlıklarının devriyle ilgili düzenlemeler var. Kanun metninde özetle deniliyor ki: Bir kulüp ancak bağlı bulunduğu ildeki başka bir kulüple birleşebilir. Bunun mantığı nedir, niçin aynı ilde olması şartı konulmuştur? Bu konu da izaha muhtaçtır. Ayrıca, bu işlemin gerçekleşebilmesi için kulüplerin genel kurulunda oy çokluğunun sağlanması ve Bakanlığın onayı istenmektedir. Bu madde de bürokrasi artırılmıştır. Kulüplerin genel kurulları böyle bir karar almışlarsa hem kendi illerindeki bir kulüple ya da diğer illerdeki bir kulüple birleşebilir. Ayrıca, ilgili kulüplerin karar, onay ve gerekçeleri sadece federasyona gönderilmeli ve tescili sağlanmalıdır. Bu kararların Bakanlık onayına gönderilmesi, spor sisteminin merkezîleştirilmesinin yanında sporun bürokratik yükünü de artırmaktan başka bir şey değildir.

Mesela bir 10'uncu madde var arkadaşlar; bu maddeye baktığımızda, kamu kurum ve kuruluşlarının spor salonları, sahaları ve tesislerinin verimli kullanılması ile bu tesislerden spor kulüplerinin ortaklaşa yararlanabilmesi için gerekli tedbirlerin alınması amaçlanmıştır. Evet, amaç doğrudur, güzeldir ama uygulamada yaşanan sorunlar var arkadaşlar ve bu sorunların ortadan kaldırılmasına ilişkin esaslar metinde yok. Yani bu tesisler ortak kullanılabilir, çok da iyi olur; bunların tamiri, bakımı, temizliği, işletmesi, ısıtması, soğutması, en önemlisi kullanım takvimi ve giderleri kime ait olacaktır? Bu konular çok önemli ve sıkça ihtilafa düşülecek konulardır. Uygulamada karşılaşılacak ihtilafları ortadan kaldıracak, belirsizliğe mahal vermeyecek kalıcı esaslar muhakkak ortaya konulmalıdır.

Değerli arkadaşlar, kanun teklifine baktığımızda görüyoruz ki Dernekler Kanunu ile diğer kanunların karışımı, karma bir kanun teklifi olarak hazırlanmış. Spor kulüplerinin sivil toplum kuruluşu olduğu görmezden gelinerek, sivil toplum iradesi âdeta yok sayılarak genel kurullarının yetkileri ellerinden alınmıştır. Ayrıca derneklerin sahip olduğu kendine bağlı şirketleriyle olan bağına dikkatlerinizi de çekmek isterim. Bu bağın nasıl ve ne olacağı teklifte açık olarak ortaya konulmamıştır. Yani bu hususta belirsizlik söz konusudur. Mevcut durumda, kulüplerin hissesinin ne kadarının kimlere satılacağına derneklerin genel kurulları karar veriyordu, eğer bu konuda karar veremezlerse köklü kulüplerde manevi huzursuzluklar ve hukuki sıkıntılar yaşanabilir diyorum. Şu anda derneğe bağlı şirketlere atanan yöneticiler, dernek genel kurullarının seçtiği yönetim kurulları tarafından doğrudan atanıyordu. Şirketlerde hâkim hisse sahibi olan dernekler için bu konu çok çok önemli. Bu durum değişirse satılacak hisse miktarı engeli ortadan kalkmaz mı diye soruyorum, asırlık veya yarım asırlık spor kulübü dernekleri aleyhine bir durum ortaya çıkmaz mı diye soruyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle tartışmaya açılan önemli bir husus daha var, bu da: "Kulüpler ve federasyon nasıl özerk olacak?" Bu kanun kapsamı her ne kadar birtakım yeni düzenlemeler içeriyor olsa da genel itibarıyla spor kulüpleri ve federasyonlar bir anlamda yürütmeye ve yürütmenin denetimine bağlanıyor. Federasyon ve kulüplerin yönetimiyle ilgili birçok işlemi direkt ya da dolaylı olarak Bakanlığın uhdesinde tutmak, onları merkezî idarenin hâkimiyeti altına almaktan başka nedir diye soruyorum.

Şimdi, bakın, Spor Bakanlığına sınırsız denetim yetkisi veriliyor; Bakanlık dilediği zaman gelip kulübü, federasyonu denetleyebilir. İyi, güzel de bu kulüpler şirkete çevriliyor. Kulüpler, şirket oldukları için vergi yönünden Maliye; diğer yönlerden ise İçişleri ve Ticaret Bakanlığı -Sermaye Piyasası Kanunu, Türk Ticaret Kanunu- MASAK, TFF, UEFA, Kulüp Lisans Kurulu gibi birçok kurum tarafından zaten denetleniyor. Burada yapılmak istenen, kulüplerin, Türkiye Futbol Federasyonunun özerkliğini ortadan kaldırmak ve diğer federasyonların bağımsız hareket etme alanını daraltmak değil de nedir acaba?

Değerli arkadaşlar, kanun teklifinin FIFA ve UEFA kural ve kaideleriyle uyumluluğu hususunda da bir iki cümle etmek isterim. Biliyorsunuz, 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'a göre ülkemizde futbol faaliyeti özerk Türkiye Futbol Federasyonu tarafından FIFA ve UEFA kural ve kararları da dikkate alınarak yürütülmekte, düzenlenmekte ve denetlenmektedir. Dolayısıyla futbol kulüpleri ve Federasyon hakkında yapılacak her ulusal düzenleme -bugün yapacağımız düzenleme gibi- mevcut uluslararası düzenlemeler ve ulusal düzenlemelerle entegre şekilde, mevcut ilkeler göz önünde bulundurularak ele alınmalıdır, yapılmalıdır diyorum. Özellikle bu geçiş dönemlerinin titizlikle planlanması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu teklife baktığımız zaman ana hatlarıyla arz ettiğim noktalara gerekli ihtimamın gösterilmediğini de görmekteyim. Bir noktaya burada dikkatinizi çekmek isterim, burada şu noktaya dikkat edilmeli: Uluslararası arenada istenmeyen durumlarla karşılaşmamamız adına gerekli hassasiyet bu konuda özellikle gösterilmelidir.

Değerli arkadaşlar, bugün burada Türk sporu ve kulüplerimizin geleceğiyle ilgili önemli bir düzenlemeyi konuşuyoruz. İnşallah, üzerinde hepimizin ittifak edeceği bir teklif hâlinde kanunlaştırırız, hâlâ daha bu konuda umudum var; bizim uyarılarımızı, taleplerimizi dikkate alırsınız diye düşünüyorum.

Ancak önemli gördüğüm bir hususu burada arz etmek isterim. Burada hangi düzenlemeyi yaparsak yapalım, hangi kıstasları getirirsek getirelim siyaset, sporun üzerinden elini çekmedikçe getireceğimiz düzenlemelerin bir anlamı kalmaz arkadaşlar. AK PARTİ iktidarının mevcut spor karnesi, bugüne kadarki spor politikası ve uygulamaları bu uyarıyı yapma zorunluluğunu hasıl etmiştir.

Değerli arkadaşlar, sporu sağlıklı bir neslin yetişeceği alan olarak görmek zorundayız. Yirmi yıllık AK PARTİ iktidarında gördük ki bugün Türkiye'yi idare edenler, sporu, siyasi iktidarın mevziyi kuvvetlendirme mecrası olarak görmektedirler. Bu yanlışınızdan dönün, bu yanlışınızdan dönün; bu yanlış, sporla gelişmeyi bekleyen gençlerimize yapılan çok büyük bir haksızlıktır. Şunu söylemek zorundayım değerli milletvekilleri: Kamuoyu algısını kontrol etmek isteyen siyasi iktidar, spor kulüplerini ve tribünleri de kontrol etme arzusunda olduğu sürece hangi düzenlemeyi yaparsak yapalım sonuç elde edemeyiz. Bugün olduğu gibi, Futbol Federasyonunu, onun Başkanını, yöneticilerini, kurullarını siz atarsanız hatta ve hatta yedektekilerin sıralarını siz belirlerseniz, oralara kadar müdahil olursanız ve bu alışkanlıklarınıza devam ederseniz buradan ne yaparsak yapalım sonuç değişmez. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Ben yaptıklarınızdan sadece birkaç örnek verdim, hatta siz bunlarla da yetinmediniz, Anadolu'da yüz binlerce taraftarı olan şehir takımları alt liglerde mücadele ederken yakınlarınızı kamu kaynaklarıyla Süper Lig'de kulüp sahibi yaptınız. Sayenizde seyircisi olmayan ama her şeyiyle sizin olan bir kulüp ve siz atadığınız için sözünüzden çıkamaz hâle gelmiş Federasyonumuz var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Son dönemde Türkiye Futbol Federasyonunda yaşanan istifalar ve özellikle Federasyon Başkanının istifasının nedenine ilişkin açıklamaları ya da hakemlerin önce işten el çektirilip sonra tekrar göreve çağrılmaları gösteriyor ki AK PARTİ iktidarı birçok konuda olduğu gibi sporda ve özellikle de futbolda gerçeklerle yüzleşmelidir. Biliniz ki "Her şeyi ben bilirim, ben yaparım; benim dediğim dedik, çaldığım düdük." tavrınız futbolda da duvara toslamıştır, onarılması zor hasarlar meydana getirmiştir.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)