| Konu: | Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 20.04.2022 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gençlik, geleceğimizdir. Bu bağlamda gençlere sağlanan her türlü imkân ve gençliğe yapılan yatırımlar, ülkemize her alanda başarı olarak geri dönecektir. Eğer sportif faaliyetlerde de bir başarı bekliyorsak ele alınması gereken ilk konu, gençliğin bu alanda desteklenmesi, teşvik edilmesi ve en önemlisi sportif faaliyetlerde altyapıya yatırım yapılmasıdır.
15 milyon civarı gencimiz, ilk ve ortaöğretimde eğitim almaktadır. Bu genç nüfus ve kaynağa rağmen hâlâ Avrupa'nın çok gerisinde lisanslı sporcu sayısına sahip olmamız, tek kelimeyle sporu ve gençlik politikalarını iyi idare edemediğimizin açık bir delilidir.
Ülkemizde spor deyince akla ilk futbol gelmekte, futbol kulüpleri de özellikle son dönemlerde başarılarından çok borçlarıyla anılmaktadır. Borçluluk sadece futbol kulüplerinin değil, bütün spor branşlarında faaliyet gösteren kulüplerin genel sorunudur. Profesyonel futbol, basketbol ve voleybol kulüplerinde bu sorunun temeli, dış transfer harcamalarından oluşsa da diğer branşlarda ve amatör kulüplerde kaynak yetersizliği borçlanmanın temelini oluşturmaktadır.
Sportif faaliyetlerde başarının ilk durağı amatör kulüpler ile altyapılardır. Türkiye'de spor altyapıları kurumsal bağlamda yetersizdir, altyapılarda gereken önem ve değer verilmemektedir. Ülkemizde özellikli ve uluslararası düzeyde sporcu sayımızın azlığından yakınıyorsak bunun başlıca nedenlerinden biri altyapılarda sporcu seçerken, illere, bölgelere bile sportif yatırım yaparken kayırmacı anlayış ve yaklaşımın hâkim olmasıdır. Stadyum yatırımlarına bütçe harcanıyor ama bu tesislerden ileride yararlanacak olan sporcuların yetişmesi için altyapıya yatırım neredeyse yok. Devşirme sporculara yatırım yapan federasyonlar, kulüpler kendi sporcu öz kaynağımızı harekete geçirmek için ne kadar harcama yapıyor? Kıyaslarsak devede kulak misali. Aslında bu konu da tartışılır ancak kulüplerin öncelikli dertleri transfer harcamaları nedeniyle oluşan geçmişten gelen borçlar. Bütçelerimizde neden sporcu sağlığı ve performans geliştirme merkezleri gibi yatırımlara yer verilmiyor? Toplumda spor kültürü oluşturmak adına kim ne yapıyor? Buna yönelik planlar nelerdir? Söylerken söylenen sadece "cek, cak" -"Yaptık." değil- "Yapılacak, edilecek." Sporu sporun dışındakiler yönetiyor. Bu hem federasyonlar için geçerli hem de spor teşkilatı bürokrasisi için de. Spor teşkilatını yöneten üst bürokraside sporu bilen, sporu yapan idareci sayısı yok denecek kadar az.
Bir istisnayı belirtmeden geçemeyeceğim. Ata sporumuz güreşte son Avrupa Güreş Şampiyonası'nda millî takımımız tarihî bir başarı elde etti. Kadınlar Serbest Güreş Millî Takımı'mız tarihinde ilk defa takım hâlinde 1'inci oldu. Erkekler Serbest ve Grekoromen Güreş Millî Takımı'mız takım hâlinde 2'nci oldu. Emaneti ehline verirseniz, siyaset spordan elini çeker ise bu başarı sporcularımızın uluslararası alanda da başarılı olacağının açık bir göstergesidir. Dışarıdan ilgisiz ve deneyimsiz bürokrat atandığı bir yapıda bu durumun spor teşkilatına, Türk sporuna ne faydası olabilir? Bakınız, son yıllarda ülkemiz kapılarına kilit vurulan amatör kulüplerle doludur. Spor bilgi ve kültüründen uzak yöneticiler nedeniyle ortaya konulan doğru dürüst bir gençlik projesi yoktur. Ne yazık ki "gençlik projesi" diye sunulan birçok projenin arkasında da bazı malum ve mahtum vakıfların reklamı yapılmaktadır.
Gençlik ve Spor Bakanlığı karma bir bütçeyle oluşan bir kuruluştur. Bu bütçelendirme yapılırken hangi illere hangi yatırımların yapılacağı ve bu yatırımların yaklaşık maliyetleri öngörülerek bütçe oluşturulur. İllere yatırım belirlenirken olması gereken kriterler o illerde lisanslı sporcunun, kulübün, nüfusun, okul çağındaki öğrencinin sayısıdır. Bu gibi kriterler göz önüne alınarak yatırımın planlanması gerekirken her zaman olduğu gibi siyasilerin istekleri göz önüne alınmaktadır. Oysa tüm illerimiz yatırımı hak etmektedir ama tercihler kritere uygun olarak seçilip yapılmamaktadır ve ne yazık ki bunun denetimi de yapılamamaktadır. Sayıştayın Gençlik ve Spor Bakanlığına ilişkin hazırladığı 2020 raporunda yer alan vurgular bunun en bariz kanıtı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Ne diyor, ne yazıyor raporda? "Bakanlığın taşra teşkilatı olarak teşkil edilen gençlik ve spor il-ilçe müdürlüklerinin mali faaliyetleri Bakanlığın bütçe ve muhasebe sistemi dışında yönetilmekte ve faaliyet sonuçları Bakanlık mali tablolarında yer almamaktadır. Gençlik ve Spor Bakanlığının 2020 yılı Faaliyet Raporunu hazırlayarak süresinde kamuoyuna duyurmadığı ve Sayıştaya göndermediği tespit edilmiştir. Faaliyet raporlarının süresinde hazırlanmamasının, bu raporları hazırlamanın temel amaçlarından olan mali saydamlık ve hesap verme sorumluluğunun sağlanmasını engellediği düşünülmektedir."
61 maddelik kanun teklifinin en göze çarpan kısmı, bundan sonra spor kulübü yöneticilerinin borçlanmalarda kendi dönemleriyle ilgili sorumlu tutulacak olmasıdır. Keşke icra makamındaki siyasi iktidarın, devlet kurumunu yönetenlerin, belediye başkanlarının da kendi dönemleriyle ilgili hatalı, yanlış planlamalarından kaynaklı oluşan kamu zararlarından sorumlu tutulmaları mümkün olsaydı. Bakın o zaman KİT'ler zarar ediyor mu, bütçe açık veriyor mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Özetle, siyaset kurumunun kendisi düzelecek ki devamında bütün kurumlar gibi sporla ilgili federasyonlar da kulüpler de düzelebilsin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)