| Konu: | Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 20.04.2022 |
MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sibel Balaç 123 gündür, Gökhan Yıldırım 117 gündür hapishanelerde açlık grevinde. Çünkü hapishaneler bir cehenneme dönmüş durumda. Son üç ayda 15 hasta tutsağın cenazesi geldi ve ATK'ler ve orada kendini doktor sanan memurlar bu ölümlerden bire bir sorumlu hâldeler. Hasta tutsaklar tedavi görmüyor, hastaneye gidemiyor çünkü kelepçeyle muayene ediliyor. Çıplak arama yapılıyor; hak ihlalleri, şiddet, işkence hapishanelerde genel uygulama hâline gelmiş durumda. Ferhat Yılmaz Silivride, Garibe Gezer Kandırada işkence ve baskıyla öldürüldü ya da ölüme zorlandı. İşkence bir insanlık suçudur, zaman aşımı yoktur. 12 Eylül darbecileri, Metrisle, Mamakla, Diyarbakır zindanlarıyla anıldılar. 93 sürecinin hükûmetleri, yargısız infazlar, kayıplar, ölüm üçgeni ve köy boşaltmayla anıldılar. AKP iktidarı, Silivriyle, Şakranla, Tarsusla, Diyarbakırla, Kandırayla, Kırıklarla anılacak. Bilin ki işkencede eğer zaman aşımı yoksa sorumluları, işkenceyi yapanlar, göz yumanlar ve onları koruyanlar, hepsi yargılanacak.
Süleyman Demirel, Yahya Demirel'in hayalî ihracatıyla anılır. Turgut Özal, damadının Jaguar arabasıyla anılır. Tansu Çiller, bakıcısının Pelister Çiftliği'yle anılır. AKP "level" atladı, gemiciklerle, damatlarla, dolar dolu ayakkabı kutularıyla, pudra şekeriyle, 5'li çeteyle anılıyor. Ülkeyi daha önce bir cihatçı otobanına çevirmiştiniz, şimdi uyuşturucu otobanına çevirdiniz; dünyanın uyuşturucusu Türkiye üzerinden Avrupa'ya akıyor. Geçmiş hükûmetler karaborsayla, sigara, benzin, tüp kuyruklarıyla anılıyordu. AKP Hükûmeti, ucuz ekmek kuyruğuyla, ayçiçeği yağı kuyruğuyla, bedava çorba kuyruğuyla, pazarda satılan çeyrek lahana, ejder meyvesi, saray iftarları, kışlık, yazlık, yüzen, uçan, kaçan saraylarıyla anılacak ve AKP Hükûmeti, halk yoksulluk içinde boğuşurken, halk emekli maaşına, emekli ikramiyesine zam beklerken, EYT'liler emekli olmayı beklerken yardımcılarına, danışmanlarına, yakınlarına üçer, beşer, onar verdikleri maaşlarla anılacak. Bu iktidar ve bu iktidarın çoğunluğunun bu ülke halklarına herhangi bir çözümü yok.
Ben buradan ülke halklarına çok açık bir çağrı yapıyorum: Bu Meclisten, bu iktidarın çoğunluk olduğu Meclisten size bir hayır yok. Bu yetmiyor, sadece Meclisten hayır çıkması değil, bu iktidarın bu sorunları çözme şansı da yok. Yapılacak bir tek şey var; halkın harekete geçmesi, sözünü söylemesi gerekiyor. Eğer kaderimizi iktidara bırakmayacaksak, eğer kaderimizi ne zaman kurulacağı belli olmayan bir sandığa teslim etmeyeceksek yapılacak bir tek iş kalıyor; sokağa çıkmak, sözümüzü söylemek, mücadeleye atılmak ve 1 Mayıs tam da bunun günüdür. 1 Mayıs işçinin bayramı değildir; 1 Mayıs, işçinin mücadele günüdür, sendikasızlaştırılan, güvencesizleştirilen, kölece çalışmaya zorlanan işçinin mücadele günüdür. 1 Mayıs, hakkı çalınan KHK'linin mücadele günüdür; 1 Mayıs, KHK'li öğrencilerin mücadele günüdür; üniversite öğrencilerinin, geleceği çalınmış lise öğrencilerinin ve hayatları çalınan kadınların mücadele günüdür. Biz buradan herkesi bu mücadele gününde yan yana gelmeye, 1 Mayıs meydanlarına akmaya, dosta da düşmana da, sermayeye de iktidara da gücünü göstermeye çağırıyoruz. 1 Mayısta "Nevroz"daki coşkunun, 8 Marttaki coşkunun büyük şehirlerin, metropollerin meydanlarında kendini göstermesini bekliyoruz. Biz ayağa kalktığımız an karşımızdakilerin ne kadar küçüldüğünü göreceğiz. Biz ayağa kalktığımız an milyonlar olduğumuzu, karşımızdakinin bir avuç çapulcu olduğunu göreceğiz ve o zaman onları yeneceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
MUSA PİROĞLU (Devamla) - Ben yılgınlığa kapılmış, umutsuzluğa düşmüş, bütün halklara Yılmaz Güney'in sözleriyle seslenerek sözümü bitirmek istiyorum: En güzel günlerimizi kâbusa çevirenleri mutlaka bir gün tatlı uykularından uyandıracağız. Dost ve düşman bilsin, kazanacağız, mutlaka kazanacağız. (HDP sıralarından alkışlar)