GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:83
Tarih:21.04.2022

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu, bu ülke tuhaf bir ülke yani kabul edin, birçok konuda bu tuhaflığı hepimiz hissediyoruz. Mesela, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara yürürken geçmişte "YÖK'ü kaldıracağım." diye söz vermişti topluma. YÖK'ü kaldırmadı yirmi sene süresince ve aksine, YÖK'ü daha da pekiştirdi, daha da otoriterleştirdi ve merkezîleştirdi.

Şimdi, bu vakıf üniversiteleri meselesi de böyle. Yine, hatırlayacaksınız, efendim, sizin Parti Başkanınız ve Sayın Cumhurbaşkanımız dedi ki: "Ya, bu vakıf üniversiteleri kazanç kapısı olmuş." Herkes biliyor bunu. Herkes biliyor ki bunlar ticari işletme ve vergi vermiyorlar değerli arkadaşlar. Kendi şirketleri anonim şirket statüsünde, istedikleri gibi kaynak aktarabiliyorlar. Dikkat edin, her sene bu vakıf üniversiteleri bir inşaat yaparlar veya bir harcama yaparlar ve bu harcama esas itibarıyla vergiden muaftır ama ticari anlamda bir işlevi vardır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin bu önergesi gerçekten önemli bir önerge yani eğer eğitim gibi bir mesele kafanıza takılıyorsa lütfen bu meseleye eğilin. Yani hasbelkader ben bu üniversitelerde uzun zaman yönetici olarak çalışmış bir insan olarak şunu söyleyebilirim ki YÖK'ün denetim fonksiyonunun herhangi bir anlamı yoktur. Bakın, son iki yılda YÖK'ün verdiği 500 tane denetim ve uyarı raporu var fakat ne oluyor? Hiçbir şey olmuyor. Hiçbir şey olmuyor ve olan şey -yani zamanım olsa daha uzun konuşmak isterim ama- şu değerli arkadaşlar: Bakın, ilk zamanlar, vakıf üniversiteleri ilk kurulduğunda aralarında rekabet ediyorlardı ve rekabet de daha iyi üniversite hocalarını almaya yönelikti ve dolayısıyla da üniversite hocalarının ücretleri çok yüksekti görece olarak, devletten çok yüksekti. Fakat ne oldu? Arkadaşlar, tıpkı bir ticari işletme gibi, bu vakıf üniversiteleri bunun maliyet unsuru olduğunu gördükleri için ücretleri düşürmenin yollarını aradılar; bunun bir sürü yolu vardı, bunu becerdiler ve şimdi, hâlen de devam eden bir problem.

Son birkaç cümle de -zamanım hızla eriyor- şöyle: Değerli arkadaşlar, bu "vakıf" kelimesi, Müslümanlığın devrimci olduğu zamanlarda başka bir içerikteydi yani Hazreti Ömer'in vakfettiği söylenen topraklarda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

...miras yoluyla devredilemeyeceğini söyledi, parayla satılamayacağını yazdırdı vakıf senedine ve bütün Osmanlı boyunca da vakıflar, dışarıdan baktığımızda "Aa, ne iyi, kamu hizmeti gören kurumlar." gibi geldi ama değerli arkadaşlar, aynı zamanda, tımar sisteminden dirlik sistemine geçerken servet biriktirmiş olan birtakım tefeci bezirgânların da miras yoluyla edindikleri servetleri miras yoluyla devretmelerinin imkânı olarak açıldı. Bu "vakıf" kavramının ve vakıf üniversitelerinin de bence bu çerçevede değerlendirilmesi lazım. Yani kısaca söyleyeyim: Vakıf üniversiteleri birer ticarethanedir; hepsi için aşağı yukarı bunu söylüyorum, istisnalar olabilir, bu tartışılabilir ama genel durum budur. Dolayısıyla da bunların denetim altına alınmalarıyla ilgili neler yapılabileceğinin bu Meclisin gündeminde olması lazımdır diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)