| Konu: | Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 21.04.2022 |
NURAN İMİR (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; cezaevlerinde rehin tutulan bütün arkadaşlarımızı ve halkımızı buradan selamlıyorum.
Sayın Başkan, dünya siyasal tarihine baktığımızda, yolsuzluğa bulaşıp ülkenin kaynaklarını yandaşlarına peşkeş çeken iktidarlar ayakta kalmak için her zaman faşizmin sınırlarını genişletmişlerdir. Türkiye'deki AKP ve MHP iktidarı da her gün faşizm dalgasını bir üst seviyeye ulaştırmaya çabalıyor, Türkiye'deki ekonomik krizin ve yolsuzluğun görülmemesi için tek çözümü Kürtlere ve demokrasi çevrelerine saldırmakta görüyor. Bu saldırıların merkezi hâline gelen Şırnak'tan birkaç örnek vermek istiyorum.
Hatırlarsanız, birkaç ay önce Cizre'de bir polis, kullandığı aracıyla "Abdulgaffar Dayan" adlı bir gencimizi ezerek katletmişti. Ailenin şikâyetçi olmaması için Vali, Kaymakam ve bürokratlarınız Dayan ailesinin evine âdeta karargâh kurdu. Dayan'ın ölümüne sebebiyet veren polis memuru da hâlâ görevinin başında. Tabii, olay bunlarla bitmiyor. Birkaç ay sonra yani geçtiğimiz hafta, yine başka bir polis memuru Şırnak'ta bu kez Dayan'ın avukatı olan Serkan Karakaş'ı arabasıyla ezdi, avukat Karakaş günlerce hastanede kaldı. Bütün bunlar tesadüfi olaylar değildir. Faşist dalgadan etkilenen polisler ve mülki idare amirleri halkın can güvenliğini gerçekten hiçe sayıyorlar, iktidarın gözüne girmek için de her türlü hukuksuzluğu ve yolsuzluğu yapıyorlar. Neden sadece bizim bölgede polis araçları sivilleri eziyor ve katlediyor? Diğer bölgelerdeki polisler araç kullanmıyor mu? Buna benzer bir sürü olay olmasına rağmen bunları hiç sorguladınız mı, hakikaten, tekrar buradan sormak istiyorum. Bölgedeki polisler suç işleme konusunda neden bu kadar rahatlar? Cezasızlık politikasının rahatlığıyla kendilerince halka devletin şiddetini göstermek istiyorlar; olacak iş midir? Çünkü bütün suçların arkasında duran iktidarınızı görüyorlar. O yüzdendir ki bir yandan araçlarıyla sivilleri eziyorlar, diğer yandan da parti binalarımızın kapılarını kırıp her gün baskınlar yapıyorlar.
Bakın, Cizre ilçe binamız dört ay içerisinde 2 kezdir basılıyor. Geçtiğimiz hafta sabahın köründe yine parti binamızı destursuzca basıp talan ettiler. Ben gördüklerimle inanın dehşete düştüm, bu nasıl bir kin, bu nasıl bir nefret dedim. Kitapları yırtmak, duman külüyle karalamak ne demek? Arkadaşlar, soba borularından çıkardıkları izlerle kitapları, duvarları, kapıları, panoları, fotoğrafları, parti içinde ne varsa hepsini özel olarak kirletmişler, bilgisayarları kullanılamaz hâle getirmişler, paramparça etmişler. Bundan daha barbar bir zihniyet olabilir mi? İşte, Vandalizm budur. Biliyorsunuz, biz de biliyoruz, halkı korkutmak istiyorsunuz, algılar oluşturuyorsunuz ve böyle parti binalarımızı basıyorsunuz. Her gün fiziki olarak takip ettiğiniz ilçe eş başkanlarımızı ifadeye ne zaman çağırdınız da gelmediler? Fakat faşizm dalgasını yükseltmek için gece gündüz kapısında nöbet tuttuğunuz parti binalarımızı ve ilçe yöneticilerimizin evlerini korsanvari basmayı tercih ediyorsunuz, çocukları korkutmayı, yaşlıları iterek yere atmayı marifet ve kendi hukukunuz sayıyorsunuz. Bu nasıl bir güç zehirlenmesidir, bu nasıl bir şuursuzluktur? Evet, amacınız korku salmak, bunu biliyoruz ama Cizre halkı korkmaz, Cizre halkı sinmez. Halkımız bu baskına cevaben üç gün üç gece parti binalarının önünde partilerine ve parti yöneticilerine sahip çıktılar; işte HDP, direnen bu onurlu halkın kendisidir. Biz bir kez daha söylüyoruz, ikiyüzlü politikalarınızdan bir an evvel vazgeçmelisiniz. Sizden öncekiler şu an yaptıklarınızın aynısını yapmışlardı ama hepsi tarihin çöp sepetinde yerlerini aldılar. Defalarca denenen ama aynı sonuçları doğuran savaş ve kaos seçeneğinin dışına çıkmak zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz, tamamlayınız efendim.
NURAN İMİR (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Siz de gördünüz ve çok iyi biliyorsunuz ki Kürtler, Botanlılar kirli hesaplara, faşist uygulamalara ve operasyonlara diz çökmeyecektir. Kürtler demokratik mücadele zeminini de terk etmeyecektir, partisi HDP'yle birlikte var olmaya, mücadele etmeye devam edecektir. O yüzden, kendi iktidar politikalarınızdaki bu inkârı ve baskıyı terk edin diyoruz, "Nevroz"larda yükselen seslere kulak verin diyoruz, sorunun tek çözümü olan barış ve diyaloğun yolunu bir an evvel açın diyoruz. Bu yolda bizler mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizim yolumuz barış yoludur, bizim yolumuz demokrasi yoludur.
Bu vesileyle bir kez daha direnen Cizre halkımızı, bütün Botan halkımızı sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)