GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:88
Tarih:10.05.2022

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önleme iddiasıyla getirilen bu teklif, 22 Martta KEFEK ve Sağlık Komisyonunda, 29 Martta da Adalet Komisyonunda görüşüldü ve Genel Kurula bir buçuk ay sonra getirildi. Tüm bu acelenin sebebi neydi gerçekten? Şimdi, kamuflaj kötü olunca çok sırıtır arkadaşlar. Şu anda da bu aceleniz yüzünden kapıların ardında düzeltmeler yapmaya çalışıyorsunuz çünkü "toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan kadına yönelik suçlar" demediğiniz, diyemediğiniz için, kadınların kadınlara karşı işlediği suçlara da ağırlaştırılmış cezalar getirdiğinizi fark ettiniz ve ne yapacağınızı şaşırdınız, bunu düzeltmeye çalışıyorsunuz. Oysa komisyonlar daha detaylı çalışabilirdi; kadın hakları savunucularının, sağlık emekçilerinin, meslek örgütlerinin önerileri dinlenebilirdi, komisyonlarda vurguladığımız eksiklikler giderilebilirdi. Bunun yerine iktidar ve onun bağımlı yargısı neyle uğraştı son zamanlarda? Kadın hak savunucularını, sendika üyelerini, siyasetçileri baskılamakla. 8 Mart etkinlikleri gerekçe gösterilerek Diyarbakır'da Rosa Kadın Derneği ve Sağlık Emekçileri Sendikası üyeleri gözaltına alındı. "Aile mefhumunu yok sayarak aile yapısını parçalıyor." İddiasıyla, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformuna kapatma davası açıldı.

Nisan ayında AYM'den de endişe veren 2 karar çıktı. İlk kararda, AYM, dördüncü yargı paketinde getirilen cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçlarında somut delil aranması koşulunun iptal edilmesi talebini maalesef reddetti. AYM'nin 2'nci kararı ise daha vahim; yerel mahkemelerin verdiği koruma tedbiri kararlarının gerekçeli karar hakkını ihlal ettiğine, 2 üyenin itirazına karşın oy çokluğuyla karar verdi.

Daha bitmedi; savcılık, Pınar Gültekin'i öldüren Cemal Metin Avcı'ya tehdit ve hakarette bulunduğu gerekçesiyle anne Şefika Gültekin hakkında dört yıl dört ay hapis istemiyle iddianame hazırladı, iddianame mahkeme tarafından kabul edilerek kamu davası açıldı. Yine bitmedi; kendini Emniyet mensubu sanan bir kişi, Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran'a "Seni çivilerim." dedi. Yer yerinden oynamalıydı, derhâl görevden alınmalıydı ama başta Meclis Başkanı, çoğunuz, hep birlikte pek de güzel sustunuz ama kadınlar konuştu, kadınlar isyan etti. Evet, yargısı, siyasetçisi el ele verip failler yerine, erkek şiddetine itiraz edenleri cezalandırmaya devam ederken Nisan 2022'de erkekler en az 29 kadını öldürdü -bu kadınların 7'si hakkında koruma kararı vardı- 52 kadına şiddet uyguladı, 18 çocuğu istismar etti.

Tüm bunların yanında çok önemli ve beklediğimiz bir gelişme daha yaşandı. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına karşı açılan 10 davanın görüşüldüğü duruşmada Danıştay savcısı yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca çekilme kararının hukuka uygun olmadığını belirterek kararın iptalini talep etti. Evet, devamını bekliyoruz ve sözleşme yeniden yürürlüğe girene kadar da mücadeleye hep birlikte devam edeceğiz.

Değerli vekiller, bölümdeki maddelere ilişkin itirazlarımıza değinmek istiyorum bir kez daha. Öncelikle, 1'inci madde yani takdir indirimi yerine getirilen pişmanlık indirimi; failin duruşmadaki hâlinin, kravat takmasının, takım elbise giymesinin dikkate alınmayacağı ancak yargılama sürecindeki pişmanlığının takdirî indirimde esas alınacağı madde. Şimdi, bu düzenlemeyle faile "'Pişmanım.' nasıl denir iyi öğren, sadece kravat takman yetmez, iyi çalış ve pişmanlığı öğren." diyorsunuz. Failleri pişmanlık rolü yapmaya teşvik eden bu düzenleme, benzer olaylarda mahkemelerin birbirinden oldukça farklı kararlar almasına da yol açacak.

Öte yandan teklifte takdirî indirim gerekçelerinin kararlarda açıklanması gerektiği düzenlenmiş. Oysa zaten gerekçe yazılması Anayasa'da yapılmış bir düzenlemedir, 141'inci madde bunu düzenler, her karar gerekçeli olmalıdır. Aynı zamanda TCK 62/2'de "Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir." şeklinde düzenlenmiştir. Yani teklifteki düzenlemeyle hâkime özel bir vurguyla "Gerekçe yaz." demeniz "Faile uygulanacak cezasızlığa yeterli kılıf uydur." diyerek hatırlatma yapmaktan öteye geçmeyecek. İlla bir düzenleme yapacaksanız yapılması gereken şudur: Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı, kadına yönelik, LGBTİ+'lara yönelik ya da nefret suçlarının tamamında iyi hâl indirimi de haksız tahrik indirimi de uygulanmamalıdır.

Evet, Türkiye'de neredeyse her gün en az bir kadın katlediliyor ama teklifte kadına yönelik şiddetin açık ve net bir tanımı yok, nedenleri de yok. Meselenin biz asla ceza artırımıyla çözüleceğini yani sadece bununla çözüleceğini düşünmesek de suç işlemekten alıkoyacak bir ceza artırımı da yok.

Teklifte yer alan, ısrarlı takibin suç sayılmasına ilişkin düzenlemeyi aslında yıllardır talep ediyorduk ve aslında ısrarlı takip 6284'te suç olarak tanımlanmasına rağmen TCK'de ceza karşılığı yoktu. Şimdi TCK'de özel bir suç olarak tanımlandı ancak bu hâliyle yine eksik kalacak. Öncelikle, teklifin gerekçesinde bu suçun oluşabilmesi kriterlerinden biri olarak ısrarlı takip fiilinin mağdur üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşturması gösteriliyor. Şimdi, ciddi bir huzursuzluk oluşturması ne demek Allah aşkına? Bunun ne olduğu da belirsiz, hâkimin takdirine ve keyfî yorumlara açık bırakılıyor. Ayrıca, teklif edilen ceza artırımları, mevcut infaz düzenlemeleri nedeniyle de yeterli değil; altı aydan iki yıla kadar öngörülen hapis cezasının yatarı yok. Bu durumda suç fiiliyatta yine cezasız kalacak. Ölümle sonuçlanan birçok şiddet vakasının öncesinde kadınların failin ısrarlı takibine maruz kaldığını biliyoruz. Ciddi can güvenliği tehdidi oluşturan ısrarlı takip, sistematik eziyet ve işkence suçudur; Ceza Yasası'nın 96'ncı maddesindeki eziyet suçu altında özel bir suç olarak tanımlanması ve bu suç için iki ila beş yıl hapis cezası uygulanması gerekir. Israrlı takip suçu hakkında soruşturma şikâyete bağlı olarak değil, mağdurun fail tarafından baskı altına alınmış olabileceği, mağdurun ruh hâli gibi durumlar gözetilerek resen yapılmalıdır. Evet, ayrıca ısrarlı takip suçunun yalnızca çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşanılan eşe karşı işlenmesi durumunda nitelikli hâl olarak düzenlenmesi de büyük bir eksiklik çünkü resmî nikâhlı olmadıkları partnerlerinden, aile bireylerinden ya da daha önce hiç tanımadıkları, karşılaşmadıkları erkeklerden gördükleri şiddet kapsam dışında kalırsa bu tamamen eksik bir düzenleme olacaktır.

Evet, sonuç olarak, bu düzenlemeyi de tüm uyarılarımızı, tüm taleplerimizi, eleştirilerimizi göz ardı ederek Genel Kurula getirdiniz, "mış" gibi yaptınız; birçok arkadaş da ifade etti. İki üç erkek ahalinin oyu için çekildiğiniz İstanbul Sözleşmesi'nin vebalini silmeye çalışmaktasınız. Olmuyor ama, nafile. Ne zaman olabilir biliyor musunuz? Gerçekten, kadınlara, mücadele edenlere kulak verince olabilir. Sizde ise uzun yıllardır bir kulak tıkanıklığı olduğu için sizden bu konuda bir beklentimiz yok zaten ama eğer gerçekten gerekirse sahici kanunlar ancak mücadeleyi yürütenlerce yapılacak.

Bu arada, az önce hatibiniz KADES uygulamasından söz etti ve herkesin bunu indirmesi gerektiğini söyledi. KADES uygulamasından ne akıllı telefonu olmayan kadınlar yararlanabiliyor ne de Kürt kadınlar yararlanabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Çünkü KADES uygulamasında Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca ve Rusça var; Kürtçe yok. Vallahi, ne diyeyim, neye inanıyorsanız onunla ıslah olun; başka diyecek sözüm yok.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)