GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:90
Tarih:12.05.2022

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifi ne müjde ne de bir reform. Kat kat yetkisi ve imkânı olan bir hükûmet sorunu çözmek yerine etrafından dolanır hatta daha da geriye götürecek adımlar atarsa kusura bakmayın ama düzenlemelerin ne inandırıcılığı olur ne de samimiyeti, hepsi sadece lafta kalır. Defalarca söyledik yine söylüyoruz: Göstermelik değişikliklerle toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlik ortadan kalkmadan kadına yönelik şiddeti önleyemezsiniz. Ama siz "toplumsal cinsiyet eşitliği" demekten bile korkuyorsunuz. Yasaların etkin uygulanmadığı gibi ülkemizi uluslararası arenada küçük düşürmeyi göze alarak uluslararası yükümlülüklerden de vazgeçiyorsunuz. Yasalara uygun davranmayıp, etkin uygulamayıp her kamuoyu tepkisi yükseldiğinde TCK gibi temel yasaların maddeleriyle oynama alışkanlığınızdan vazgeçin.

Sayın milletvekilleri, AKP, kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırma niyetindeyse öncelikle eşitlik ilkesini aşındırmaktan vazgeçmelidir. Başta yargı olmak üzere toplumsal hayatın tüm alanlarında eşitlik karşıtı söylem ve uygulamalara son verilmelidir. Yine, ortak akıldan yoksun "Ben yaptım, oldu." çalışması hâli bu yasa teklifinde de bir kez daha karşımıza çıktı. Bir hukuk devletinde yasalar gazete haberlerinde yazan başlıklara cevap olarak yazılmaz; ilgili kurumların, üniversitelerin, baroların, sivil toplum kuruluşlarının görüşü alınarak yapılır. Peki, bu düzenleme böyle mi yapıldı? Tabii ki hayır. Yasa teklifi nasıl geldiyse muhalefetin hiçbir önerisi dikkate alınmadan, tek bir harfine bile dokunulmadan komisyondan geçirildi. Kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin tanımı bile olmayan bu düzenlemeyle sözde cezalar artırılıyor ama toplumun kadına karşı işlenen suçlarda cezasızlık algısını kaldırmıyor, aksine daha da pekiştiriyor, "Pişmanım." diyen kurtuluyor.

Bu düzenlemenin algı yönetimi için getirildiği çok açıktır. Neden mi? Çünkü birçok ceza artırılmış hâliyle bile hükmün açıklanmasının geri bırakılması alt sınırının altında yani yatarı yok. AKP samimi olsa "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmü kadına şiddet ve istismar suçlarında uygulanmaz." derdi ama yapmadılar, yapmayacaklar da çünkü kadına şiddete değil, kadına karşılar; sığ zihniyetleri bu şekilde işliyor.

Değerli milletvekilleri, 10'uncu maddede de benzer şekilde birçok eksiklikler bulunmaktadır. Cinsel saldırı suçlarında avukat isteme hakkı zaten mevcut olmakla birlikte, mağdura hatırlatılması gözden kaçırılmaktadır. Silahların eşitliği ilkesi gereği, şüpheli sanığa resen avukat atanan her suçta, şüpheli sanığa tanınan avukat isteme hakkı suça maruz kalana da tanınmalıdır; resen avukat atanmalıdır, hatta alt sınır kaldırılmalıdır.

Teklifin 10'uncu ve 11'inci maddelerinde, kadın cinayetlerinde ve özellikle kuşkulu kadın ölümlerinde barolar tarafından vekil görevlendirilmesiyle ilgili bir düzenlemenin yer almaması da büyük bir eksikliktir. CMK'nin 234 ve 239'uncu maddelerinin (2)'nci fıkrasına kadın cinayetlerinde ve kuşkulu kadın ölümlerinde bir vekil görevlendirilmesi, baroların ve kadın örgütlerinin müdahil olarak davalarda yer alma hakkı mutlaka eklenmelidir. "Kadına şiddeti önlemek için tüm toplum müdahale etmeli." diyen siz değil miydiniz? Ne oldu şimdi de kadınları şiddet karşısında yalnız bırakıyorsunuz? Samimiyetsizsiniz, samimiyetsiz. Şunu unutmamak lazım: Asıl sorun mevzuatta değil, asıl sorun mağdurlara haklarının hatırlatılmaması ve bu sürecin öznesi baroların ve kadın örgütlerinin sürece müdahil olmalarının engellenmesidir. İşte, İstanbul Sözleşmesi tam da bu yüzden çok önemliydi. Sözleşmeden çıktılar çünkü bu maddede düzenlenen ücretsiz avukat tayinini alt sınır olmaksızın yerine getirmek zorundaydılar. Neden kadın örgütlerinin, baroların davalarda mağdurların yanında olmasını engelliyorsunuz? Kadınların önüne değil, şiddetin önüne engeller koyun, şiddettin.

Değerli milletvekilleri, kadına şiddet konusunda iktidar, defalarca sınandı ve bırakın önlemeyi, daha da artıracak söylemlerle uygulamalara imza attılar. Bu da yetmedi, İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede, hukuksuz bir şekilde çıktılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Bu büyük günahı bu teklifle gideremezler. Şiddetle mücadele, kararlı ve ısrarlı devlet politikalarıyla mümkündür çünkü kadına şiddet politiktir. Kadınlar korkmasın, kadın katillerinin de AKP'nin de karşısında, kadınların yanındayız. Eşitlik gelene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Sözleşmeden imza çekenlerin, gözünü 6284'e dikenlerin bu göstermelik kanun değişikliğiyle kadına yönelik şiddetle mücadele etmesi mümkün değildir. Bu çelişkileri kabul edemiyoruz. Yaptığımız önerilerin, mevcut yasaların etkin uygulanmasını, uygulamayanlara yaptırım uygulanmasını istiyoruz. Bu yüzden, yasalara dokunmayın, yasaları etkin uygulayın diyor, mücadeleden vazgeçmeyeceğimizin sözünü tüm kadınlara veriyoruz. Kötülüğü hep birlikte gönderecek hukukun üstünlüğünü tesis ederek hep birlikte nefes alacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümlenizi alayım.

Buyurun.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Yasaklar, baskılar, cezalar, siyasi kararlarınız ne Canan Kaftancıoğlu'nu ne de bizi susturamayacak.

Geliyor gelmekte olan diyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)