GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:90
Tarih:12.05.2022

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz maddeyle 5271 sayılı Kanun'un 234'üncü maddesinde değişiklik yapılması amaçlanmaktadır. Yapılmak istenen düzenlemeye baktığımızda, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan, çocukların cinsel istismarı ve ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence ve eziyet suçları madde kapsamına dâhil edilmektedir. Böylelikle, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde, özellikle, şiddet mağduru kadınların, istemleri hâlinde, baro tarafından görevlendirilecek avukatın hukuki yardım ve desteğinden ücretsiz şekilde faydalanmaları sağlanarak hak arama yollarını etkin bir şekilde kullanabilmelerine imkân tanıma amacı güdülmektedir. Düzenleme olumlu olmakla birlikte, yine burada da aslında karşımıza işleyiş sorunu çıkıyor. Ama öncesinde belirtmek isterim ki insan yaşamını ilgilendiren en ağır konuların bile ancak Cumhurbaşkanı talimat verirse gündeme gelmesi başlı başına bir soruna işaret etmektedir. Söz konusu hakların bir kısmı zaten yasada mevcut ancak işleyişte ve zihniyette sorun var; zihniyet sorunu, olduğu yerde durmaya devam ediyor. Bu haklar var olmasına rağmen, aslında şu aşamaya kadar yeterince anlatılamamakta yani dediğimiz gibi, işleyiş sorunu karşımıza çıkmakta. Kadına yönelik şiddetin ve çocuklara yönelik istismar vakalarının bu kadar arttığı bugünlerde bizce avukat tahsisinin isteğe bağlı olması oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçmekte etkisiz kalacaktır yani kanunen istenilen amaca ulaşılamayacaktır. Bu sebeple, bu durumun isteğe bağlı olmaktan çıkarılması ve zorunlu müdafilik olarak düzenlenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'de neredeyse her gün bir kadın katlediliyor ama teklifte kadına yönelik şiddetin açık net bir tanımı ve nedenleri dahi yok. Meselenin sadece ceza artırımıyla çözüleceğini asla düşünmüyoruz ancak suç işlemekten alıkoyacak bir ceza artırımının olması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak teklifte bu da yok yani caydırıcı cezalar da öngörülmüyor. Yine, bu teklifin gerekçesinde, bu suçun oluşabilmesi kriterlerinden biri olarak ısrarlı takip fiilinin mağdur üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşturması gösteriliyor. Soruyorum buradan: "Ciddi bir huzursuzluk oluşturması" kavramından ne anlıyorsunuz ya da hâkim ne anlayacak? Aslında burada da yasadaki bu boşluk, yine bu durumu hâkimin takdirine yani hâkimin keyfî yorumuna bırakmış oluyor; bu da yine bir eksiklik olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte, teklif edilen ceza artırımları mevcut infaz düzenlemeleri nedeniyle de yeterli değildir çünkü altı aydan iki yıla kadar öngörülen hapis cezasının yatarı yok. Bu durumda suç fiiliyatta yine cezasız kalmış olacak ve nasıl olsa cezası yok diye bu suçlar işlenmeye devam edilecek.

Sayın milletvekilleri, hepimizin bildiği üzere ölümle sonuçlanan birçok şiddet vakasının öncesinde kadınların, failin ısrarlı takibine maruz kaldığı biliniyor. Dikkatinizi çekmek isterim ki ciddi can güvenliği tehdidini oluşturan ısrarlı takip, sistematik eziyet ve işkence suçudur aslında. Bu sebeple, ısrarlı takip suçunun Ceza Yasası'nın 96'ncı maddesindeki "eziyet suçu" altında özel bir suç olarak tanımlanması ve bu suç için iki ile beş yıl arasında hapis cezası uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz. Ancak bu şekilde kanunun istediği amaca ulaşılabilir.

HDP olarak bir diğer önerimiz, ısrarlı takip suçu hakkında soruşturmanın şikâyete bağlı olarak değil, mağdurun fail tarafından baskı altına alınmış olabileceği, mağdurun ruh hâli gibi durumlar da gözetilerek resen yapılması gerektiğidir. Bununla birlikte, ısrarlı takip suçunun yalnızca çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşanılan eşe karşı işlenmesi durumunda "nitelikli hâl" olarak düzenlenmesi, kadınların resmî nikâhlı olmadıkları partnerlerinden, aile bireylerinden ya da daha önce hiç tanımadıkları ve karşılaşmadıkları kişilerden gördükleri şiddeti kapsam dışında bıraktığı için de bu yönden de eksik kalmış bir düzenlemedir.

Bu değişiklikle İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme günahınızı aklamaya ve bu vebalden kurtulmaya çalışıyorsunuz ancak bu çabanız nafile. Gerek Komisyonda gerekse de Genel Kurulda yapılan eleştirileri dikkate almadınız, şu anda da almıyorsunuz. Tek adam, tek erkek tek başına milyonlarca kadının hayatını ilgilendiren İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı verdi, bir tepki göstermediniz ve hatta tepki gösteren AKP'li kadınları tasfiye ettiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Bu sorunun çözümü için ancak kadınlara ve bu uğurda mücadele edenlere kulak verirseniz bu günahı telafi edebilirsiniz ancak sizde o ışığı göremiyorum çünkü defalarca burada ifade edildi; sorun yasalarda değil, sorun zihniyette. Bu konuyu kapatmakla birlikte yasaya ilişkin düşüncelerimizi ifade ettik.

Yakın zamanda, hepinizin bildiği üzere, Cübbeli Ahmet Hoca birden fazla kez HDP ve HDP'lilere karşı ağza alınmayacak hakaretler, HDP düşmanlığı, Kürt düşmanlığı barındıran ifadeler kullandı. HDP'lilerin Cübbeli Ahmet Hoca'ya sözünü buradan ifade etmek istiyorum: Cübbeli, "..."(x)

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)