GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:92
Tarih:18.05.2022

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 327 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve aziz milletimizi hürmetle selamlıyorum.

Kanun teklifinde mevduat ve katılım fonu sigortalama kapsamı genişletilerek resmî kuruluşlar ile kredi ve finans kuruluşlarına ait olanlar dışında kalan ticari mevduatlar sigorta kapsamına alınmaktadır. Böylelikle Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliği ve Avrupa Birliği kriterleriyle uyum sağlanmaktadır. Bu düzenleme, özellikle esnaf ve küçük işletmelerin mevduat ve katılım fonlarının güvence kapsamına alınması bakımından önem arz etmektedir.

2022 Mart ayı itibarıyla 97 milyar lirayı aşan mevduat sigorta rezervinin toplam sigortalı mevduatı karşılama oranı yüzde 7,5 olup gelişmiş ülkelere kıyasla oldukça yüksek seviyededir. Güçlü bir mevduat sigortası sisteminin varlığını gösteren bu oran, mevduat sahiplerinin güvenini artırıcı en önemli unsurlardan biridir.

Kanun teklifinde TMSF Başkan Yardımcısı sayısı 2'den 3'e, daire başkanlığı sayısı 10'dan 12'ye, müdürlük sayısı da 4'ten 6'ya çıkarılmakta, ayrıca destek personeli için lisans mezunu olma şartının aranmaması sağlanmaktadır.

Fon personelinin karar, eylem ve işlemleri sebebiyle yapılan ödemelerin ilgililerine rücu edilmesini öngören mevcut düzenleme "Fonun kusurlu bulunan ilgililerinden talep etme hakkı saklı tutulması" şeklinde değiştirilmektedir. Bu konuda Devlet Memurları Kanunu ile İcra ve İflas Kanunu'nun ilgili hükümlerine benzer bir düzenleme getirilmektedir.

Fonun kayyum olduğu şirketlerde hukuki koruma getirilen kişiler arasına iflas idare memurları da dâhil edilmektedir. TMSF'nin kayyumluk göreviyle ilgili olarak devlet aleyhine açılan uluslararası davaların takibine ilişkin Cumhurbaşkanlığınca verilen görevlere dair giderlerin Fon bütçesinden karşılanabilmesi düzenlenmektedir.

TMSF'nin ticari ve iktisadi bütünlük satışlarında finansal kiralama sözleşmeleri öncelikli alacaklar kapsamına alınmakta, satış bedelinden yapılacak ödemelerin kriterleri açık olarak belirlenmektedir.

Tasfiyesini TMSF'nin yürüttüğü bankalardaki tasfiye bakiyesinin başta hâkim ortaklar ve yöneticiler olmak üzere cezai ve hukuki sorumluluğu olanlara ödenmemesi düzenlenmektedir. Ayrıca TMSF'nin kayyumluk yetkisinin kullanılmasında şirketlerin etkin şekilde yönetimi ve çözümlenmesinin yanı sıra ticari hayatlarını ve ekonomiye katkılarını sürdürebilmeleri amacıyla düzenlemeler yapılmaktadır.

Kanun teklifinde Varlık Fonuyla ilgili yapılan düzenlemelerde Fona devredilen şans oyunları lisanslarıyla ilgili ortaya çıkan kamu payının Fon veya Fon tarafından kurulacak şirket tarafından gelir kaydedilmesi öngörülmektedir.

Ayrıca, 6741 sayılı Kanun'un muafiyet ve istisnaları düzenleyen maddesinde hâkim hissedar olarak kurulacak şirketler ayrımı getirilerek "şirket" ifadelerindeki karmaşa giderilmekte ve bedelini ödemek suretiyle sermayesinin yarısından fazlasına sahip olunan şirketler ve bağlı ortaklıklarının KİT'lere uygulanan mevzuata tabi olmaması düzenlenmektedir. Varlık Fonu bünyesinde olup hâlen Sayıştay tarafından denetlenen kuruluşların denetim sisteminde bir değişiklik söz konusu değildir.

Teklifteki diğer bir düzenlemeyle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca yapılarak devredilmiş raylı ulaşım sistem ve metro projelerine dair borçlular için belediyenin genel bütçe vergi geliri paylarından yapılacak kesinti oranının yüzde 5'i aşmaması öngörülmektedir. Böylelikle, bu konudaki Anayasa Mahkemesi iptal kararı doğrultusunda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin sınırları belirlenmektedir. Ayrıca, projenin müstakil işletilebilir durumda olması veya kombine taşımacılığa hizmet etmesi hâlinde mülkiyet devrine konu edilmeksizin raylı sistemin işletmesinin bakanlık veya bağlı, ilgili, ilişkili kuruluşları eliyle yürütülmesine Cumhurbaşkanınca karar verilebilmesi, bu durumda belediyenin vergi gelirleri paylarından kesinti yapılmaması düzenlenmektedir.

Teklifteki bir başka düzenlemeyle kurumların 31 Mart 2022 tarihli bilançolarındaki yabancı paraların da Türk lirasına dönüştürülmesi durumunda faiz ve kâr payı ile diğer kazançlar istisna kapsamına alınmaktadır. Kur farkı kazancı ise istisna kapsamında değildir. Bu maddeyle sağlanan istisnanın 30 Haziran ve 30 Eylül 2022 tarihli bilançolardaki yabancı paralar için de uygulanması konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir. Ayrıca, bu istisnanın 2022 yılı sonuna kadar yenilenen hesaplara da uygulanması düzenlenmektedir.

Kur korumalı mevduat hesaplarının toplam büyüklüğü 819 milyar lirayı aşmıştır. Komisyonda verilen bilgilere göre 8 Nisan tarihine kadar vadesi dolan kur korumalı hesaplara toplam 14,8 milyar liralık destek ödemesi yapılmıştır. Geçen ayki kur varsayımıyla bir yıllık toplam destek ödemesi öngörüsü 22,3 milyar liradır, ancak son günlerde kurda yaşanan yükselme nedeniyle maliyet de artacaktır. Kur şokuna karşı geçici olarak uygulamaya konulan kur korumalı mevduat hesabı banka bilançolarındaki Türk lirası payını artırırken fonlama vadesini uzatmış; yatırım, üretim, ihracat ve istihdam kararlılığını olumsuz etkileyecek gelişmeleri önlemiştir.

Değerli milletvekilleri, küresel ekonomi büyük ölçekte kırılganlıklara ve belirsizliklere neden olan salgından henüz tam olarak kurtulamamışken 24 Şubattan itibaren Rusya ile Ukrayna'nın savaşı enerji ve gıda güvenliğini tümüyle zedelemiş, bundan kaynaklı zincirleme sorunlar bütün coğrafyaları sarmıştır. Küresel tedarik zincirlerinde yeni dar boğazlar oluşmuş, küresel ham madde fiyatlarında büyük artışlar meydana gelmiştir. Küresel enflasyonun tırmanışı her ülkenin ortak sorunudur.

Bakınız, Dünya Bankasının emtia piyasaları verilerine göre son iki yılda fiyatlar yaklaşık olarak doğal gazda 10 kat, kömürde 5 kat, Brent petrolde 4 kat, üre gübresinde 4 kat, ayçiçeği yağında 3 kat artmıştır. Avrupa'da birçok ülkede temel gıda ürünlerine ulaşım zorlaşmış, marketlerde rafların boşaldığı ve gıda ürünleri satışlarına adet sınırlamaları getirildiği günler yaşanmıştır. Yüksek enflasyon ekonomiler için ciddi bir sorundur ve ekonomik dengelere zarar vermektedir. Ülkemizde de enflasyon yüksek seviyelere çıkmıştır, hayat pahalılığı her insanımızı vurmuştur. İnsanımızın refahını ve geçim standartlarını olumsuz etkileyen enflasyonla mücadele kararlı biçimde sürdürülmektedir. Alınan etkili önlemlerle fiyat istikrarı mutlaka sağlanacaktır. Enflasyonda kalıcı düşüşleri yakalayacağımız günler uzakta değildir. Bu kapsamda yeni tedbirlerin uygulamaya konulacağına ve başta emeklilerin, çalışanların, küçük esnafın ve çiftçilerimizin gelirlerinde artış sağlayacak, mali yüklerini azaltacak yeni kararlar alınacağına inanıyoruz.

Emeklilerin ve kamu çalışanlarının aylıklarına temmuz ayında yüksek oranda artış yapılacak, enflasyon farkı aylıklara yansıtılacaktır. Ayrıca, milyonlarca kamu çalışanı ve özellikle de emeklilerin aylıklarında iyileşme sağlayacak ek gösterge çalışmasında sona gelindiği açıklanmıştır.

Diğer yandan, esnaf ve sanatkâr kesimini güçlendirecek destek programları uygulamaya konulmalıdır. AVM ve zincir marketlerin şehir merkezinde şube açmaları, adil rekabet şartlarını bozmayacak şekilde kurallara bağlanmalıdır. Başta gıda ürünlerinde olmak üzere ihracat nedeniyle iç piyasada fiyatların artmasının önüne geçecek tedbirler alınmalıdır. Hem sebze ve meyve üreticimizin alın terinin karşılığını alabilmesi hem de tüketicinin ucuz ve kaliteli mal tüketmesi esas alınarak Hal Kanunu bir an önce yeniden düzenlenmelidir. Esasen hal esnafı, üreticimize girdi ve finansman desteği sağlamakta ve ürünlerini pazarlamaktadır. Bu yapı korunarak kayıt dışı ticaretin ve fahiş fiyatlandırma yapanların üzerine gidilmelidir. Her alanda fahiş fiyat artışı yapan fırsatçılara ve stokçulara yönelik denetimlere daha da etkinlik kazandırılmalı, cezalar mutlaka caydırıcı hâle getirilmelidir. Ticaret Bakanlığımızca özverili bir şekilde yapılan denetimlere vergi müfettişlerinin de dâhil edilmesi isabetli olacaktır.

Daha önce ayçiçeği yağı, şeker gibi ürünlerde yapıldığı gibi bugünlerde de buğday ve ekmek fiyatları üzerinden spekülasyon yapılmaktadır. Fiyatları yükseltmek amacıyla spekülasyon yapanlar doğduklarına pişman edilmelidir. Türkiye'de buğday sıkıntısı yoktur. Ülkemizin, buğday ihracatını durduran Hindistan'dan buğday talebi söz konusu değildir. Buğdayda yeterlilik oranımız yüzde 100'ün üzerindedir. Anadolu coğrafyası, binlerce yıldır bereketin diyarıdır. Konya, ülkemizin tahıl ambarıdır. Bununla birlikte, dünyanın gıda krizine doğru gittiğini de dikkate alarak gerekli önlemleri almak zorundayız. Yüksek girdi maliyetleri altında üretimini fedakârca sürdüren çiftçimizin, besicimizin ve süt üreticimizin ürettiği ürünlerden elde ettiği geliri artıracak ve daha fazla üretmesini sağlayacak köklü tedbirleri uygulamaya koymamız lazımdır. Tarım sektöründe üretim planlaması yapılmalı; destekler üretici refahını artıran, verimliliği yükselten, üretim maliyeti ve ürün fiyatı dengesini gözeten bir anlayışla ve üretime başlanmadan önce belirlenmeli ve zamanında ödenmelidir. Temel ürünlerde gerçek maliyetlere göre alım garantisi verilmelidir. Ayrıca tarım sektörü üretim, işletme ve pazarlama boyutlarıyla bütüncül bir yapıya kavuşturulmalı, gençlerin ve kadınların tarım sektörüne yönelmeleri teşvik edilmelidir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye büyüyen, güçlenen ve yükselen bir ülkedir, Türk ekonomisinde çarklar dönmektedir. Türkiye, tüm güçlüklere rağmen üretmekte, üretimini var gücüyle devam ettirmektedir. 2021 yılında yüzde 16,6 büyüyen sanayi üretimi, 2022 yılının birinci çeyreğinde de yıllık bazda yüzde 10,3 artış kaydetmiştir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı 2022 Nisan ayı itibarıyla yüzde 77,8 seviyesine kadar çıkmıştır. Sanayi üretimi, uzun süredir devam eden arz kısıtlarına rağmen esnek ve dayanıklı yapısıyla büyümeyi ve iş gücü piyasasını desteklemektedir.

2020 yılında küresel ekonomi yüzde 3,3 daralırken Türkiye ekonomisi yüzde 1,8 oranında büyümeyi başarmıştır. Türkiye, 2021 yılında yüzde 11 büyüme oranıyla dünyada en yüksek büyüme kaydeden birkaç ülke arasında yer almıştır. Öncü göstergeler 2022 yılının ilk çeyreğinde de yüzde 7'nin üzerinde ekonomik büyüme kaydedeceğimizi göstermektedir. Büyümenin dinamiklerinden olan makine ve teçhizat yatırımları dokuz çeyrektir üst üste artış kaydetmiş olup yıllık ortalama büyüme oranı yaklaşık yüzde 20 seviyesindedir.

İstihdam 2022 yılı birinci çeyreğinde, bir önceki çeyrek döneme göre 188 bin, geçen yılın aynı çeyreğine göre 2 milyon 183 bin kişi artmıştır. İşsizlik oranı önceki çeyreğe göre cüzi bir artış gösterse de yıllık bazda 1,7 puan, genç işsizlik oranıysa 4,3 puan düşmüştür.

Son dönemde Türkiye'nin küresel ticaretteki konumu önem kazanmış, ekonomimizin sahip olduğu göreli avantajları değerlendirebileceği bir fırsat penceresi oluşmuştur. Bu dönemde ekonomimiz hızla bölgesel bir üretim ve lojistik merkezine dönüşmektedir.

Ülkemizde yerli ve millî üretimi artırma, stratejik alanlarda dışa bağımlılığı azaltma yönünde politikalar ağırlık kazanmıştır. Türkiye, 2021 yılı Küresel İnovasyon Endeksi'nde 10 basamak birden yükselerek tarihindeki en iyi sıralamaya ulaşmış; en büyük sıçrama kaydeden ülkeler arasında 2'nci, orta-üst gelirli ülkeler grubunda da 4'üncü sıraya çıkmıştır. Türkiye, özellikle yerli ve millî savunma sanayisinde zirvededir. Millî teknoloji hamlemizin sonuçları alınmaktadır. Yakın zamanda kara yollarında millî otomobilimiz TOGG, gökyüzünde de insansız savaş uçağımız Kızılelma Türk milletine büyük bir gurur daha yaşatacaktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Ekonomik büyümede ihracat odaklı bir dönüşüm yaşanmaktadır. İhracatçılarımız tüm zorluklara meydan okumakta, maşallah, her ay tüm zamanların en yüksek ihracat rakamlarına ulaşmaktadır. İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi nisan ayında 54,4'e yükselmiş olup ihracat ikliminde güçlenme sürmektedir. Salgına, savaşa, yaptırımlara, girdi fiyatlarındaki yüksek artışa ve nakliye sorunlarına rağmen ihracatta sağlanan başarının ithalat artışı öne sürülerek gölgelenmesi mümkün değildir. Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle enerji fiyatları keskin bir şekilde yükseldiğinden 2022 Ocak-Nisan döneminde gerçekleşen 33,2 milyar dolarlık ithalat artışının 20,7 milyar dolarlık kısmı enerji ithalatındaki artıştan kaynaklanmaktadır. Karadeniz'de keşfettiğimiz ve konutların otuz yıllık ihtiyacını karşılayacak seviyede olan 540 milyar metreküp doğal gaz rezervimiz inşallah 2023 yılında kullanılmaya başlanacaktır. Ayrıca, 2 milyon kişinin elektrik ihtiyacını karşılayacak Konya Karapınar GES başta olmak üzere devreye girecek yenilenebilir enerji kaynaklarımızla birlikte en fazla dışa bağımlı olduğumuz enerjide ithalatımız azalacaktır.

Türkiye turizmde de rekor kırmaktadır. 2022 yılı birinci çeyreğinde elde edilen 5,5 milyar dolarlık turizm gelirimiz, tarihî rekorlar kırdığımız 2019 yılının birinci çeyreği rakamını aşmış ve geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 122,4 artmıştır. Turizm gelirimiz bu yıl hedeflenen 35 milyar doları inşallah aşacaktır. İhracatta veya turizm gelirlerindeki yüksek artış ve enerji ithalatındaki azalma, ödemeler dengesinde olumlu katkı sunacaktır. Sürekli döviz fazlası verir hâle gelmemiz de hem finansal istikrar ve fiyat istikrarı hem de sürdürülebilir yüksek büyüme açısından önemlidir.

Türkiye, kamu borçluluğu, reel sektör borçluluğu ve hane halkı borçluluğu bakımından da benzer ülke ortalamalarının oldukça altında, düşük bir riskliliğe sahiptir. AB tanımlı borçluluk oranı ülkemizde yüzde 42 iken AB üyesi ülkelerde ortalama yüzde 90'ın üzerindedir. Bankacılık sektörümüz sağlam bir bünyeye sahip olup sermaye yeterliliği standart oranı yüzde 20'ye çıkmış, kredilerin takibe dönüşüm oranı ise yüzde 2,8 düzeyine kadar inmiştir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme politikası ve millî teknoloji hamlesiyle; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin güçlü yönetim yapısıyla; çok yönlü, insani, dengeli ve etkin dış politika anlayışıyla; millî birlik ve dayanışma ruhu içinde lider ülke Türkiye'ye doğru kutlu yürüyüşünü kararlılıkla sürdürmektedir. Yalanlarla, dezenformasyonla, algı operasyonlarıyla bu milletin önünü kesemezler, kutlu yürüyüşünü durduramazlar. Toplumsal mühendislik hesaplarıyla Türkiye'yi kavga, kargaşa ve iç çatışma iklimine sokmaya, ülkemizin rotasını değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir. Geleceğin parlak günleri kesinlikle Türk milletinindir. Allah milletimizi her türlü musibetten, belalardan, kötü niyetlerden korusun ve namerde muhtaç etmesin.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destek verdiğimiz bu kanun teklifinin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini diliyorum. Büyük Türk milletinin ve değerli gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Millî Mücadele kahramanlarına ve aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyor, muhterem anılarını hürmetle yâd ediyorum.

Bu arada, Süper Lig şampiyonu Trabzonspor'umuzu tebrik ediyorum.

SALİH CORA (Trabzon) - Bravo!

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) - Ayrıca, kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünde Süper Lig'de 3'üncü olarak Avrupa Konferans Ligi elemelerine katılmaya hak kazanan Konya'mızın gururu, Anadolu Kartalı İttifak Holding Konyaspor'u kutluyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu başarıda emeği olan ve elim bir kazada hayatını kaybeden futbolcumuz Ahmet Çalık'ı rahmetle yâd ediyorum. Başta vefakâr taraftarlarımıza, tüm futbolcularımıza, İlhan Palut Hocamıza ve teknik kadroya, Kulüp Başkanımız Fatih Özgökçen ve yönetimine Konya'mıza bu sevinci ve gururu yaşattıkları için teşekkür ediyor, sevdamız Konyaspor'a Avrupa'da başarılar diliyorum. Ve diyorum ki: "Avrupa, Konyaspor geliyor." (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)